Hesiodos: Tanrıların Tarihçisi

Hesiodos Kimdir? Yunan Mitolojisinin Didaktik Şairi

Yunan mitolojisinin en büyük iki şairi denildiğinde akla önce Homeros ve Hesiodos gelir. Homeros, İlyada ve Odysseia ile kahramanlık destanlarının sesi olurken, Hesiodos ise tanrıların kökenini, insanın kaderini ve emeğin değerini anlatan öğretici dizeleriyle öne çıkar.

MÖ 8.-7. yüzyıllarda yaşamış olan Hesiodos, edebiyat tarihinin ilk didaktik (öğretici) şairi kabul edilir. Onun en önemli eserleri Theogonia (Tanrıların Doğuşu) ve İşler ve Günlerdir. Bu iki eser yalnızca Yunan mitolojisinin değil, Batı kültürünün de en temel kaynakları arasında yer alır.

Hesiodos’un şiirlerinde yalnızca tanrılar ve kahramanlar değil, aynı zamanda insan yaşamı, ahlak, adalet ve emek de konu edilir. Bu yönüyle Hesiodos, mitolojiyi sadece bir efsane dizgesi olmaktan çıkarıp evrenin düzenini açıklayan bir sistem haline getirmiştir.

🟠 Hesiodos, mitolojiyi yazıya döken, tanrıların soy ağacını düzenleyen ve insanın yaşamına rehberlik eden şairdir.

1. Hesiodos’un Hayatı ve Kökeni

Hesiodos’un yaşamı, Homeros’a kıyasla daha çok ayrıntıyla bilinir. Kaynakların aktardığına göre Hesiodos, Boiotia bölgesindeki Askra köyünde doğmuştur. Babası bir deniz tüccarıydı; Küçük Asya’dan Yunan anakarasına göç ederek Askra’ya yerleşmişti. Bu nedenle Hesiodos’un kökeninde Anadolu bağlantısı da vardır.

Hesiodos’un yaşamına dair en önemli bilgileri kendi şiirlerinden öğreniyoruz. İşler ve Günler adlı eserinde, ailesinden ve köy yaşamından bahseder. Ona göre babası tüccarlıktan çok kazanç sağlayamamış, bu yüzden tarıma yönelmiştir. Bu deneyim, Hesiodos’un şiirlerinde tarım, emek ve alın teri konularına sıkça yer vermesini sağlamıştır.

Hesiodos’un şair oluşu da mitolojik bir anlatıyla süslenir: Kendisi, Helikon Dağı’nda çobanlık yaparken Mousalar (ilham perileri) tarafından ziyaret edildiğini anlatır. İlham perileri ona şiir söyleme gücü vermiş, böylece Hesiodos tanrıların soyunu ve insanların kaderini yazıya döken bir şair olmuştur.

📌 Yaşadığı dönem: Hesiodos’un kesin doğum ve ölüm yılları bilinmiyor. Antik tarihçi Herodotos, Homeros ve Hesiodos’un kendisinden yaklaşık 400 yıl önce yaşadığını aktarır. Modern araştırmalar da dil, tarım bilgileri ve toplumsal göndermelere bakarak Hesiodos’un MÖ 750-650 yılları arasında, yani Homeros’la aynı dönemde ya da biraz sonrasında yaşadığını gösterir.

Onun hayatının sonu hakkında net bilgiler yoktur. Antik geleneklerde, Hesiodos’un Lokrida’da öldürüldüğü ve oraya gömüldüğü anlatılır. Ancak başka kaynaklarda mezarının Orchomenos’ta olduğu söylenir. Bu rivayetler, onun halk arasında ne kadar saygı gördüğünü ve eserlerinin ne kadar etkili olduğunu gösterir.

🟠 Hesiodos’un hayatı, sıradan bir köy yaşamından evrensel mitolojik düzeni anlatmaya uzanan bir yolculuktur. Bu yönüyle o, hem halkın sesi hem de tanrıların tarihçisi kabul edilir.

2. Hesiodos’un Eserleri

Hesiodos, Yunan mitolojisini düzenli bir sisteme oturtan ilk şairdir. Onun eserleri sayesinde hem tanrıların soyağacı hem de insanlığın tarihi günümüze ulaşmıştır. Antik dünyadan günümüze iki temel eseri ulaşmıştır: Theogonia (Tanrıların Doğuşu) ve İşler ve Günler (Erga kai Hēmerai).

🔹 Theogonia (Tanrıların Doğuşu)

Theogonia, tanrıların doğuşunu ve evrenin düzenini anlatan yaklaşık 1.000 dizelik bir şiirdir. Yunan mitolojisinin en kapsamlı soyağacı kaynağıdır.

  • Evrenin başlangıcı: Şiir, “Önce Kaos vardı” ifadesiyle açılır. Kaos’tan Gaia (Toprak), Tartaros (Yeraltı boşluğu) ve Eros (Aşk) doğar.
    “Önce Kaos doğdu; sonra geniş göğüslü Gaia, her şeyin sağlam temeli.” (Theogonia, 116)
  • Uranos ve Kronos: Gaia, gökyüzü tanrısı Uranos’u doğurur. Uranos’un çocuklarını hapsetmesi üzerine Titanlardan Kronos, babasını devirerek evrenin hakimi olur.
  • Zeus’un yükselişi: Kronos’un çocuklarını yutması, Rhea’nın Zeus’u kurtarması, ardından gelen Titanomakhia (Tanrıların Titanlarla savaşı) ve sonunda Zeus’un göksel düzeni kurması detaylıca anlatılır.
    “O gün Kronos, çocuklarını geri kustu; önce taşı, sonra kutsal kardeşlerini.” (Theogonia, 497)

Bu eser sayesinde Yunan mitolojisindeki tanrıların kökeni, Titanların soyları ve Olimpos’un kuruluşu sistemli biçimde aktarılmıştır.

🔹 İşler ve Günler (Erga kai Hēmerai)

Hesiodos’un ikinci önemli eseri olan İşler ve Günler, kardeşi Perses’e hitaben yazılmış öğretici bir şiirdir. Şair, adalet, çalışkanlık ve insanlığın yozlaşması üzerine öğütler verir. Eserin en dikkat çekici bölümü ise Beş Çağ Miti’dir.

1.Altın Çağ

Altın Çağ, insanların tanrılarla uyum içinde yaşadığı, acının, hastalığın ve savaşın bilinmediği bir devir. Toprak kendiliğinden ürün verir; emek, zahmet, kıtlık yoktur. Hesiodos bu mutluluğu “Önce Altın ırkı yarattı ölümsüz tanrılar; tanrılar gibi yaşadılar, kaygısız ve acısız” sözleriyle tasvir eder (İşl. & Gün., 109–120). Bu devrin gölgesinde Kronos’un barışçıl hakimiyeti hissedilir; ölen insanlar dahi bütünüyle yok olmaz, “koruyucu ruhlar” gibi insanlığa rehberlik etmeyi sürdürür. Altın çağ, hem Hesiodos’ta hem de Ovidius gibi sonrakilerde cennete benzer bir uyum hayalinin kaynağıdır.

“Önce Altın ırkı yarattı ölümsüz tanrılar… Tanrılar gibi yaşadılar, kaygısız ve acısız.” (İşler ve Günler, 109–120)

Bu çağda Kronos hakimdir; düzen ve huzur onun adıyla anılır.

2. Gümüş Çağ

Altın Çağ’dan sonra gelen Gümüş Çağ’da düzen bozulur. İnsanlar uzun süre çocuk kalır, olgunlaşınca kısa ve huzursuz bir ömür sürer; en önemlisi, tanrılara saygı ve kurban törenleri ihmal edilir. Hesiodos, “Ne tanrıları onurlandırdılar ne de kurban sundular ölümsüzlere” diyerek (127–142) bu uygunsuzluğun ilahi düzeni nasıl çökerteceğini vurgular. Burada mitolojik mesaj açıktır: Zeus’un adaleti sadece yıldırımlarda değil, ahlâk düzeninin korunmasında da tecelli eder; tanrıları hiçe sayan kuşak, varlığını sürdüremez.

“Gümüş ırkı yarattı sonra… Ne tanrıları onurlandırdılar ne de kurban sundular ölümsüzlere.” (İşler ve Günler, 127–142)

Bu çağ, tanrılara başkaldırının simgesi olup Zeus’un adaletine vurgu yapar.

3. Tunç Çağı

Ardından, Tunç Çağı sahneye çıkar; insanın kalbi kadar evi ve silahı da tunçtan keskindir. Sanat, tarım, barış ve merhamet geri çekilir; hüküm süren tek değer kaba kuvvettir. Hesiodos, “Kalplerinde kaba kuvvet, ellerinde korkunç silahlar vardı” derken (143–155) bu çağın Ares’in gölgesi altında yaşandığını sezdirir; insanlık, dışarıda düşman aramaksızın kendi şiddetiyle kendini tüketir. Bu, mitolojide dev savaşları (Gigantomakhia gibi) ve ölçüsüz öfkenin trajedisini çağrıştırır.

“Tunçtan yapılıydı bu soy; kalplerinde kaba kuvvet, ellerinde korkunç silahlar vardı.” (İşler ve Günler, 143–155)

Bu çağdaki savaşçı ruh, mitolojideki Gigantomakhia ve savaş tanrısı Ares ile özdeşleştirilir.

4. Kahramanlar Çağı

Hesiodos, karanlığın içinde bir ara aydınlık gibi beliren Kahramanlar Çağına ayrı bir yer açar. Bu çağ, önceki soyların aksine bütünüyle mahkum edilmez; yarı tanrı kahramanların yiğitlikleriyle anılır. Thebai ve Troya savaşlarının ünlü isimleri Herakles, Akhilleus, Odysseus bu devrin çocuklarıdır. Şair, tanrısal kahramanların bir kısmının ölümden sonra Elysion ovalarına götürüldüğünü söyler. Hesiodos’un bakışında bu çağ, ilahi hiyerarşi ile insan yiğitliğinin buluştuğu, şan ve ölçünün yeniden kurulabildiği kısa bir denge anıdır.

“Bir başka nesil daha yarattı yeryüzünde… Tanrısal kahramanlar, yarı tanrılar. Onları yeryüzü örttü, ama kimilerini uzak diyarlarda, Elysion ovalarında yaşatıyor Zeus.” (İşler ve Günler, 156–173)

Herakles, Akhilleus, Odysseus gibi destan kahramanları bu çağın sembolleridir.

5. Demir Çağı

Son olarak Demir Çağına gelinir; bu, Hesiodos’un kendi zamanı ve en ağır hükümleri verdiği dönemdir. Emek artık kaçınılmazdır; gece gündüz süren zahmet, yoksulluk, haksız kazanç, komşuya ve kardeşe düşmanlık dünyayı kuşatır. Adalet tanrıçası Dike insanların arasından çekilmiş, göğe yükselmiştir; ilahi ölçü, yeryüzünden uzaklaşır. Şair, yalnız sosyolojik bir teşhis değil, ahlaki bir uyarı da verir: Emek, adalet ve saygı olmadan toplum çöker; Zeus’un düzeni, kendisini inkar eden kuşağı yeryüzünden silmekte tereddüt etmez. Demir çağ, mitolojik zamanın ahlak pusulasıdır; tanrılarla bağ koptuğunda insanın insana yaptığı zulmün hangi uçuruma varacağını gösterir.

“Demir ırkı yaşıyor şimdi; gece gündüz zahmet içindeler. Tanrılar bile bu soydan yüz çevirecek.” (İşler ve Günler, 176–201)

Bu çağda tanrılarla bağ kopmuştur; Hesiodos, adalet tanrıçası Dike’nin insanlardan ayrılıp göğe çekildiğini söyler.

Böylece “Beş Çağ” anlatısı bir kronoloji olmaktan fazlasına dönüşür: Altın Çağ’daki Kronos barışından Demir Çağı’ndaki dağılmış adalete uzanan hat, Yunan mitolojisinin çekirdeğinde yer alan ölçü (metron) fikrini sahneye taşır. Gümüş’teki küstahlık, Tunç’taki şiddet, Kahramanlar’daki yiğitlik ve Elysion umudu, son olarak Demir’deki emek ve yozlaşma; tümü birlikte, Hesiodos’un dünyasında tanrısal düzenle insan yaşamı arasındaki gerilimi açıklar. Okur, bu anlatıda yalnız geçmişin bir masalını değil, bugüne bakan bir ahlak dersini bulur: Tanrılara saygı, adalete bağlılık ve ölçülü yaşam olmadan bereket de, şan da, huzur da kalıcı değildir.

🔹 Diğer Atfedilen Eserler

  • Kalkan (Aspis): Herakles’in kalkanını destansı biçimde tasvir eder.
  • Kadınlar Kataloğu (Katalogoi Gynaikon): Tanrıların ve kahramanların soyunu kadınlar üzerinden anlatır, ama tam hali günümüze ulaşmamıştır.
  • Bu eserlerin Hesiodos’a ait olup olmadığı kesin değildir.

🔹 Eserlerinin Önemi

  • Theogonia, tanrıların kökeni ve evrenin düzenini anlatan ilk sistematik kaynaktır.
  • İşler ve Günler, insanın ahlaki yozlaşmasını ve çalışmanın değerini öğreten ilk didaktik şiirdir.
  • Beş Çağ Anlatısı, insanlığın yükselişten düşüşe giden yolculuğunu, tanrılar ve kahramanlarla iç içe sunar.

🟠 Hesiodos, sadece bir şair değil; Yunan mitolojisinin ilk tarihçisi ve ahlak öğretmeni kabul edilir.

3. Hesiodos’un Mitolojik Katkıları

Hesiodos, Yunan mitolojisinin en önemli mimarlarından biridir. Onun şiirleri yalnızca estetik değil, aynı zamanda mitolojiyi düzenleyen ve sistemleştiren kaynaklardır. Bugün elimizdeki Yunan tanrılarına dair bilgilerin büyük bölümü onun sayesinde günümüze ulaşmıştır.

Tanrıların Soyağacı – Theogonia:

Hesiodos’un Theogonia’sı, tanrıların doğuşunu ve birbirleriyle olan ilişkilerini sistemli bir soyağacı haline getirir. Kaos’tan Gaia ve Uranos’un doğması, Kronos’un Uranos’u devirmesi, Zeus’un Titanları yenerek Olympos’u kurması gibi mitler, ilk kez Hesiodos’un kalemiyle bütüncül bir çerçeveye kavuşmuştur. Bu eser olmasa, tanrıların birbirleriyle bağları bu kadar açık ve düzenli olmayacaktı.

Kozmogoni ve Düzen:

Hesiodos, mitolojiyi yalnızca tanrıları anlatan hikayeler olmaktan çıkarıp bir kozmos teorisine dönüştürür. Evrenin kaostan doğuşunu, göksel düzenin nasıl kurulduğunu ve yeraltı dünyasının katmanlarını şiirsel ama aynı zamanda öğretici bir dille sunar. Bu yönüyle Theogonia, Batı düşüncesinin en eski kozmogonik metinlerinden biridir.

İnsanlığın Tarihi – İşler ve Günler:

Hesiodos, İşler ve Günler ile insanın evrendeki yerini ve ahlaki sorumluluklarını belirler. Beş Çağ Miti, insanlığın altın dönemden demir çağına inişini anlatırken, aslında yozlaşmanın ahlaki sebeplerini gözler önüne serer. Pandora’nın kutusu efsanesiyle de kötülüğün dünyaya nasıl girdiğini, umut kavramının nasıl tek teselli kaldığını gösterir.

Ahlak ve Adalet Vurgusu:
Hesiodos, mitolojiyi bir ahlak dersi olarak da kullanır. Ona göre insanlar tanrılara saygı göstermediğinde, kardeş kardeşe adaletsizlik ettiğinde, toplum çöküşe sürüklenir. Bu, yalnızca bir dini inanç değil, aynı zamanda sosyal düzenin korunması için bir öğüttür. Adalet tanrıçası Dike’nin göğe çekilmesi anlatısı, Demir Çağı’nın yozlaşmasını sembolize eder.

Mitolojiyi Evrenselleştiren Yaklaşım:
Hesiodos’un katkısı, yalnızca Yunan dünyasıyla sınırlı kalmamış, Roma şairleri (özellikle Ovidius ve Vergilius) onun eserlerinden ilham almıştır. Rönesans döneminde Avrupalı düşünürler de Hesiodos’u “tanrıların tarihçisi” olarak görmüştür.

Özetle Hesiodos’un mitolojiye en büyük katkısı, dağınık haldeki tanrı ve insan hikayelerini bir araya getirip onları kozmik bir düzenin parçası haline getirmesidir. Onun sayesinde Yunan mitolojisi bir folklorlar toplamı olmaktan çıkıp, evreni, insanı ve tanrıları açıklayan bütünlüklü bir sistem olmuştur.

4. Hesiodos’un Etkisi

Hesiodos, Antik Yunan dünyasında yalnızca bir şair değil, aynı zamanda mitolojinin sistemleştiricisi ve ahlak öğretmeni olarak kabul edilmiştir. Onun eserleri, yüzyıllar boyunca hem Yunan hem de Roma kültürlerinde, hatta modern Avrupa düşüncesinde iz bırakmıştır.

Antik Yunan’daki Etkisi

  • Hesiodos’un Theogonia’sı, tanrıların kökeni konusunda en güvenilir başvuru kaynağı olmuştur. Filozoflar ve tarihçiler tanrıların soyağacını anlamak için bu esere başvurmuşlardır.
  • İşler ve Günler, özellikle tarım toplumlarında büyük değer taşımış; çiftçilere bir tür takvim ve rehber kitap işlevi görmüştür. Aynı zamanda adalet, ölçülülük ve çalışkanlık üzerine verdiği öğütler, halk arasında ahlaki bir ders niteliği taşımıştır.

Roma Dünyasındaki Etkisi

  • Romalı şair Ovidius, Metamorfozlar’ında Hesiodos’un Beş Çağ mitini yeniden işlemiştir.
  • Vergilius, Georgica adlı eserinde tarım ve emek konularında Hesiodos’tan doğrudan etkilenmiştir.
  • Bu sayede Hesiodos’un fikirleri, yalnızca Yunan dünyasında değil, Roma’da da tarım, ahlak ve kozmoloji konularında yol gösterici olmuştur.

Ortaçağ ve Rönesans’taki Etkisi

  • Ortaçağ’da Hesiodos’un metinleri, Hristiyan yazarlarca evrenin yaratılışına dair anlatılarla kıyaslanmış; onun “kaos” kavramı teolojik tartışmalarda gündeme gelmiştir.
  • Rönesans döneminde antik metinlere dönüş hareketiyle birlikte Hesiodos, yeniden keşfedilmiş; şairler, ressamlar ve düşünürler onun mitlerini yeniden yorumlamışlardır. Özellikle Pandora ve Beş Çağ anlatısı, insanlığın yozlaşması ve kurtuluşu üzerine yapılan tartışmalara ilham olmuştur.

Modern Dünyadaki Etkisi

  • Günümüzde Hesiodos, yalnızca bir şair değil, mitolojinin ilk tarihçisi olarak kabul edilir.
  • Onun eserleri, akademik araştırmalarda Yunan mitolojisinin temel kaynağıdır.
  • Beş Çağ anlatısı, günümüz edebiyatında ve popüler kültürde sık sık referans verilen bir modeldir; ütopya ve distopya kavramlarının kökeninde bu anlatının izleri görülür.

🟠 Hesiodos, Homeros ile birlikte antik dünyanın en büyük iki şairinden biridir. Ancak onun farkı, mitolojiyi yalnızca anlatmakla kalmayıp, onu ahlaki, kozmolojik ve toplumsal bir sistem haline getirmesidir. Bu yönüyle etkisi, yalnız yaşadığı döneme değil, Roma’dan Rönesans’a ve günümüze kadar uzanan bir miras olmuştur.

5. Hesiodos ve Homeros Karşılaştırması

Antik Yunan edebiyatının iki büyük şairi denildiğinde akla gelen ilk isimler Homeros ve Hesiodos’tur. Her ikisi de MÖ 8.–7. yüzyıllarda yaşamış, eserleriyle yalnızca Yunan mitolojisinin değil, Batı kültürünün de temelini atmışlardır. Ancak anlatıları, amaçları ve bakış açıları birbirinden oldukça farklıdır.

Homeros, İlyada ve Odysseia destanlarıyla kahramanlık çağının hikayelerini anlatır. Onun şiirlerinde tanrılar, kahramanlar ve savaş sahneleri epik bir görkemle betimlenir. Odak noktası, kahramanlık (areté), onur ve şan arayışıdır. Akhilleus’un öfkesi, Odysseus’un yolculukları, tanrıların savaşlara müdahalesi Homeros’un evreninde ön plandadır.

Hesiodos ise bambaşka bir sesle konuşur. Theogonia’da tanrıların doğuşunu sistemleştirerek mitolojiyi kozmik bir düzen içinde sunar; İşler ve Günler’de ise insanın gündelik yaşamına, emeğe, ahlaka ve adalete odaklanır. Onun şiirleri destansı bir ihtişamdan çok, öğretici ve ahlaki bir tonda yazılmıştır. Kardeşi Perses’e seslenişi, onun halkın sorunlarına eğilen bir şair olduğunu gösterir.

Farklılıklarını şöyle özetleyebiliriz:

  • Homeros: Kahramanlık destanlarının şairidir. Troya Savaşı gibi tarihsel-mitolojik olayları işler. Eserleri epik, dramatik ve görkemlidir.
  • Hesiodos: Tanrıların kökenini ve insanın ahlaki sorumluluklarını anlatır. Eserleri didaktik, düzenleyici ve öğretici niteliktedir.

Bununla birlikte, iki şairin ortak noktaları da vardır. Her ikisi de Mousalar’dan (ilham perilerinden) güç aldığını söyler; her ikisinin dili, Yunan mitolojisinin kalıcı hafızasını oluşturmuştur. Ayrıca Hesiodos’un anlattığı Kahramanlar Çağı, doğrudan Homeros’un destanlarıyla birleşir: Troya ve Thebai savaşları, Homeros’un destanlarıyla Hesiodos’un mitolojik tarih anlatısında ortak zemin oluşturur.

Sonuç olarak;

Homeros, Yunan kültürünün kahramanlık ruhunu taşırken; Hesiodos, aynı kültürün ahlak ve düzen arayışını dile getirir. Biri savaş ve yiğitliği, diğeri emek ve adaleti öne çıkarır. İkisi birlikte, Antik Yunan dünyasının bütününü yansıtan iki tamamlayıcı sestir.

Hesiodos, Yunan mitolojisinin yalnızca bir şairi değil; aynı zamanda tanrıların tarihçisi, insanlığın öğretmeni ve evrenin düzenini açıklayan ilk düşünürlerden biri olmuştur. Onun Theogonia’sı tanrıların kökenini, İşler ve Günler’i ise insanın ahlaki sorumluluklarını kalıcı bir çerçeveye oturtmuştur.

Homeros, kahramanlık destanlarıyla insanın yiğitlik arayışını anlatırken, Hesiodos emeğin değerini, adaletin gücünü ve yozlaşmanın tehlikesini dile getirmiştir. Bu yönüyle Hesiodos, mitolojiyi yalnızca destanlar topluluğu olmaktan çıkarıp, yaşamın ve evrenin düzenini açıklayan bir sistem haline getirmiştir.

Bugün onun eserleri hala okunuyor, araştırılıyor ve insanlığın geçmişine ışık tutuyor. Beş Çağ anlatısında gördüğümüz gibi, Hesiodos’un satırları yalnızca antik bir dünyanın masalı değildir; aynı zamanda bize insan doğası, ahlak ve düzen üzerine evrensel dersler sunar.

🟠 Kısacası, Hesiodos’un sesi Antik Yunan’dan bugüne ulaşan bir uyarı gibidir: Çalışmadan, adalet olmadan ve tanrısal düzene saygı göstermeden insanlık varlığını sürdüremez.

SÖZLEŞME

Bu internet sitesine girilmesi veya mobil uygulamanın kullanılması sitenin ya da sitedeki bilgilerin ve diğer verilerin programların vs. kullanılması sebebiyle, sözleşmenin ihlali, haksız fiil, ya da başkaca sebeplere binaen, doğabilecek doğrudan ya da dolaylı hiçbir zararlardan REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını, tarafımdan internet sitesinde E-Bültene üye olmak için veya başkaca bir sebeple verdiğim kişisel verileri, özellikle de isim, adres, telefon numarası, e-posta adresi, banka bilgisi, yaş ve cinsiyetle ilgili benzeri bilgileri kendi rızam ile paylaştığımı, REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun nin bu bilgileri kullanmasına muvafakat ettiğimi, bu bilgilerin 3.gerçek ve/veya tüzel kişilerin eline geçmesi ve bu şekilde olumsuz yönde kullanılması halinde ve/veya bu bilgilerin başkaca kişiler ile paylaşılması halinde REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını gayri kabili rücu, kabul, beyan ve taahhüt ederim.