Galenos (Galen): Travma Cerrahisinin Babası

Galenos (Galen): Travma Cerrahisinin Babası

Galenos (Galen) kimdir? Nerede doğmuş, yaşamış ve tıp alanında ne gibi hizmetlerde bulunmuştur? Antik Çağ'ın büyük hekimi Galenos ve tıp merkezleri olarak kabul edilen Asklepionlar ve Pergamon...

“Ölümün Yasaklandığı, Vasiyetnamelerin Açılmadığı Yer”

Kulağa çok ütopik gelse de, bir zamanlar Anadolu topraklarında bu başlıkla tanınan çok ünlü bir yer vardı. Bugün İzmir’in Bergama ilçesinde bulunan Asklepion... Bu yazımda Asklepion’a vurgu yapacağım elbette ama asıl konu başlığım “Galenos”. Yani travma cerrahisinin babası. Ama Galenos’u tanımaya başlamadan önce, memleketi Bergama’ya göz atmak gerek.

Pergamon Antik Kenti

Batı Anadolu’nun verimli toprakları üzerinde bulunan kent, İzmir sınırları içindedir. Halikarnas Balıkçısı’na göre “hisar” anlamına gelen Pergamon yani Bergamon, çok önemli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştı. Dünyanın 999., İzmir’in ise ilk Unesco Dünya Mirası kentidir.

Hitit, Frigya, Lidya, Pers ve Büyük İskender egemenliğinde kalan Bergama, Büyük İskender erken yaşta hayatını kaybedince, geride varisi olmadığından burası da diğer topraklar gibi komutanları arasında paylaştırıldı. Burası da Lysimakhos ismindeki komutanın egemenliği altına girdi. Ama o da ölünce, askerlerinden biri yönetimi devralmış ve Bergama Krallığı’nın temellerini atmış oldu.

M.Ö. 133 yılına kadar bağımsız bir krallık olan Bergama, bu tarihte kral 3. Attalos’un vasiyeti ile Roma İmparatorluğu’na bırakılmıştır. Asya eyaletinin başkenti kabul edilen kent, “Mabetler Muhafızı” ünvanını almıştır. 1300’lü yıllarda da Osmanlı idaresine girmiştir.

Antik dönemde ihtişamlı bir kent olarak tanınan Bergama, kültür, sanat ve özellikle tıp alanında çok ileri durumdaydı. Ayrıca kütüphanesi İskenderiye Kütüphanesi ile yarışır durumdaydı. Kütüphanenin zenginliği ile doğru orantılı olarak, bilimde de ilerlemeler göze çarpıyordu. Bunun üzerine Mısır, Bergama’nın gelişimden rahatsızlık duyarak, papirüs ihracını yasakladı. Nil Nehri yakınlarında yetişen bir bitkiden yapılan papirüsün kente ulaşmaması, kağıt sıkıntısına yol açtı. Bunun üzerine kral, papirüs yerine kullanılacak bir malzemeyi bulana büyük ödüller vaat edince, hayvan derisinin işlenmesiyle ortaya çıkan parşömen kullanılmaya başlandı. Daha sonra Mısır’daki papirüs üretiminin azalmasıyla, parşömen kağıdının yıldızı parladı.

Belki de uğruna parşömen kağıdının bulunduğu ve kullanıldığı Pergamon Kütüphanesi de M.Ö. 3. yüzyılda kurulmuş ve yaklaşık 200 bin kitaba ev sahipliği yapmıştır. Ancak Caesar’ın Mısır ile yaptığı savaş sonrasında İskenderiye Kütüphanesi yanmıştı. Ne yazık ki Antonius’un Cleopatra’ya olan zaafından dolayı, yanan kitaplar yerine Pergamon Kütüphanesi’ndeki kitaplar Mısır’a gönderilmişti.

Bu arada Bergama sanat konusunda da çok ileriydi. Bölgenin en büyük heykeltraşlık okulu burada kurulmuştu. Ayrıca 4 adet tiyatroya sahipti.

Asklepion: Ölümün Yasaklandığı, Vasiyetnamelerin Açılmadığı Yer 

Tüm bunların dışında, Pergamon bir bilim merkeziydi...

Yazımın yan başlığını oluşturan Asklepion ise antik dönemde şifa veren merkezler olarak kabul ediliyordu. Bu merkezler, hekim tanrı Asklepios adını adına yapılmış tapınaklardı. Asklepionlar, insanların tedavi olmaya geldiği, kendilerine çareler aradığı yerler olarak biliniyordu. 200 civarında bulunan Asklepionlar içinde en ünlüsü de Pergamon Asklepionu’ydu.

Asklepios Kimdir?

Thessalia Kralı Phlegyas’ın kızı Koronis, Apollon ile beraber olur ve hamile kalır. Ancak Koronis daha sonra Arkadya’lı bir adamla daha beraber olunca Apollon buna çok sinirlenir ve Koronis’i yakmaya karar verir. Tam bu sırada Koronis doğum yapar. Bebek, ileride sağlık tanrısı olarak tanınanacak olan Asklepios’tur. Babası oğlunu alır ve onu büyütmesi için Kherion’a verir. Kherion doğa ile ilgili birçok bilgiye sahiptir. Tüm bu bilgi ve deneyimlerini Asklepios’a öğretir. Fakat Asklepios, öğrenmeye doymamaktadır. Daha fazlasını düşler. Artık hayali ölüleri de diriltmektir.

Birgün Athena, Gorgo isimli bir devi öldürür ve onun kanını Asklepios’a getirir. Asklepios onun kanını incelediğinde sağ tarafından akan kanın zehirli, sol tarafından akan kanın ise insan hayatı için faydalı olduğunu keşfeder. Çeşitli denemelerden sonra birkaç ölüyü diriltmeyi başarır. Ancak doğanın dengesini bozduğu gerekçesiyle, Zeus çok kızar ve Asklepios’u öldürür. Bunun üzerine Apollon buna çok üzülür ve kızar. Zeus’un tek gözlü yardımcıları Cyclope’leri öldürür. Bunun üzerine Zeus, Apollon’u sakinleştirmek için 13. burç olarak da bilinen Yılancı Takımyıldızı yani Ophiuchus olarak gökyüzüne yerleştirir. Acılı baba Apollon ise Olympos’tan ayrılır.

Hijyen mi Hygieia mı?

Asklepios’un geride çocukları da vardır. Çocukları da babaları gibi tıp biliminin içindedirler. Her birinin de farklı görevleri vardır. Bunların içinde en bilineni Hygieia’dır. Temizlik ve çeşitli hastalıklardan korunma konusunda babasına da defalarca yardımcı olmuştur. Pandemi döneminde daha popüler bir kelime olan “hijyen” ise, sağlık tanrısı Asklepios’un kızının isminin, günümüze yansımış olan karşılığıdır.

Tıbbın Sembolü Yılanlı Asa

Günümüzde sağlıkla ilgili kurumların logosu bir asa ve üzerine dolanmış iki yılandır. Bu asa hayat ağacı olarak da tanımlanır ve Asklepios’un asası olarak bilinir. Asa, belki de tecrübenin asanın dayanabileceği bir noktaya kadar devam etmesi gerektiğini temsil eder. Asklepios öldükten sonra, onun adına şifa veren Asklepionlar açılmak istendiğinde, heyetlere kutu içinde yılan götürme geleneği vardı.

Çünkü yılan eski medeniyetlerden itibaren yaşam ve şifa kaynağı olmuştu. Gılgamış, Şahmeran, Musa ve Tunç Yılan gibi efsanelerde de benzer şekilde yılan korkutucu görünüşünün tersine, iyileşmeyi ve şifayı temsil eden bir anlama sahipti. Bunların içinde en somut olanı ise theriacum yani tiryak maddesidir. Yılan zehrinin ilaç olarak kullanılması ile ilgilidir. Asklepionlarda hastalar odalarında yatarken yerlerde zehirsiz yılanların dolaşmasına izin verilirdi. Giriş kapılarına “Buraya ölümün girmesi yasaktır.” yazar ve çifte yılan ile işaret edilirdi.

Ayrıca yazımızın temasını oluşturan büyük hekim Galenos, iyileşemeyeceği düşüncesiyle bir hastayı kabul etmez. Bunun üzerine hasta acılarına son vermek için iki yılanın zehirlerinin olduğu bir kaptan zehir içer. Ancak hasta ölmez ve şaşırtıcı bir şekilde iyileşir. Bu aslında Galenos’un hep aklında olan bir düşüncedir. Yani yılan zehrini hastalıklar üzerinde denemek. Ama buna o güne kadar cesaret edememiştir. Bu olay Galenos için yeni tedavi şekillerinin kapısını aralamıştır. Ayrıca Asklepion’un sembolü asa üzerinde çifte yılan olarak kabul edilmiş, bu da günümüzde modern tıbbın sembolü olarak literatüre girmiştir.

Galenos (Galen): Travma Cerrahisinin Babası

“Dilin başlıca faydası netliktir.”

Kitapları uzun yıllar tıp derslerinde okutulan Galenos, Pergamon yani Bergama doğumludur. Babası ünlü bir mimardır. 129’da başlayan hayatı yoğun bir eğitimle geçmiştir. Daha küçük yaşlardan itibaren matematik ve astronomi öğrenmeye başlamıştır ve ilk öğretmeni babasıdır. Büyüdükçe hem felsefe ve etik, hem de tıp konusunda kendisini geliştirmeye çalıştırmıştır. Hatta bu konularda onlarca kitabı da mevcuttur. Çevirilerle beraber bilinen toplam 21 cilt kitabı vardır. Bunların içinde anatomi, felsefe de bulunmaktadır. Tıp ve felsefe bilgisini sentezlemiştir.

Babası ölünce Smyrna, Korinthos ve İskenderiye’de kalmış; tıp eğitimi ve pratiğine devam etmiştir. 157 yılında Bergama’ya dönmüş ve arenalardaki gladyatör oyunlarında yaralananlar için hekimlik görevine getirilmiştir. Burası aslında Galenos’a oldukça önemli bir deneyim kazandırmıştır. Çünkü arenadaki yaralanmalar, kırık ve çıkıklar, ezilmeler onun teorilerini geliştirebilmesi için bir dayanak görevi görmüştür.

İlk spor hekimi olarak da kabul edilebilecek olan Galenos, hastalarını iyileştirirken çağdaşlarının aksine fizik tedaviden de faydalanıyordu. Bu da uyguladığı tedavilerde çok yönlü bir bakış açısı sağlıyor, hastanın iyileşme sürecine hızlı ve olumlu bir katkı sağlıyordu. Artık çok tanınan bir hekimdi. Ama birgün, tüm bu yoğun çalışmalar arasında Roma’ya çağrıldı. Artık İmparator Marcus Aurelius tarafından atanmış ünlü bir saray hekimiydi.

Çalışmalarına orada da devam etti. Literatürde karşımıza çıkacak onlarca kitap yazdı. Hipokrat onun için temel bir kaynaktı. Bu yüzden Hipokrat öğretilerini canlandırdı. Her zaman doğanın iyileştirici gücünü savundu. Hayvan deneyleri yaptı. Bu çalışmalar sonunda bizim anladığımız dilde ifade etmek gerekirse, damarların içinde hava değil kan olduğunu ortaya koymuştu. Bir rehber olarak en çok ilgimi çeken kısımlardan biri ise bugün bile hala çok popüler olan kupa çekme, açlık diyeti gibi geleneksel tedavi yöntemlerini, Galenos’un kullanmış olması.

Yine gittiği farklı bölgelerde bulunan toprak, reçine gibi malzemeleri kullanarak ilaç karışımları da oluşturmuştur. Günümüzde de eczacılıkta bir terim olarak kullanılan “galenik” sözcüğü de bu bağlamda Galenos sayesinde karşımıza çıkmaktadır.

Papatya Festivali

Galenos’un eserlerini, çalışmalarını burada irdelemek, “Rehbername” içeriğine pek uygun değil elbette. Ama Anadolu’nun batısından, Bergama’dan bir hekimin, tıp tarihine adını yazdırmış olması muhteşem. İbn-i Sina ve Hipokrat gibi Dünya Tıp Tarihi’nin mihenk taşları arasında gösterilen Galenos’un ismi, sadece tıp tarihi için değil kültür tarihimiz için de büyük önem arz ediyor.

Fotoğraf Kaynak: www.gercekizmir.com/haber/1-Galenos-Papatya-Festivali-sona-erdi/61551

Galenos ayrıca Bergama’da yetişen otların irdelendiği, bunlardan yapılan yemeklerin anlatımının olduğu çalışmalar da yapmıştı. Burada kullanılan bitkilerden birisi de papatya idi. Bu yüzden günümüzde aslında tüm geleneksel tedavilerin ve ünlü Galenos’un dolayısı ile Bergama’nın romantik bir sembolü olarak değerlendirildi. Geçtiğimiz yıllarda bir festival çalışması başlatıldı. Bergama’da bulunan birçok yerel işletme, kurum ve hatta bazı Japon firmaları ve dernekleri de bu oluşumu destekledi. Tema olarak papatya içeren çalışmalar yapılmaya başlandı. Papatya resimleri turu, papatya sabunu atölyeleri, papatya çayları satışı gibi…

Burada benim en çok dikkatimi çeken Sayın Dr. Kaori Goto… Şöyle ifade etmeye çalışayım. Kendisi bir Japon ve tıp doktoru. Papatyalar ve Galenos hakkında araştırma yapmak istiyor. Bergama’ya geliyor ve buraya hayran kalıyor. Okuduğum bir röportajında Japonya Gunma Üniversitesi’nde akademisyen olduğunu, oradaki öğrencilerine Bergama’yı anlattığını ve her yaz mutlaka Bergama’ya geldiğini ifade ediyor. Ayrıca her Japon’un mutlaka burayı görmesi gerektiğini de ilave ediyor.

Bu oluşumda özellikle Japonların aktif rol alması, örneğin Bergamalı ve Japon kadınlarının yaptığı yemek tadımları çok ilginçtir. Festivalin papatyaların açıldığı zamana denk gelmesi de görsel bir şölen de sağlıyor.

Yeni başlayan bu festival çalışması henüz adını çok duyuramadı. Ancak hak ettiği değeri görmesi gerekiyor. Gönüllüler eski Bergama’nın yemek tariflerini toplamaya çalışıyorlar. Bergama’yı, Galenos’u anlatmak için çabalıyorlar. Bunun için Japonlarla beraber çalışıyorlar.

Pandeminin araya girmesi bu festivalin görünürlüğünü belki yavaşlattı ama ben bu festivalin canlanması için herkesin elini taşın altına koymasının, güzel Bergama ve ülkemiz adına çok faydalı olacağına inanıyorum. Zira Japonya’nın meşhur kiraz çiçeklerinin temel alındığı Sakuraya benzer Papatya Festivali de güzel ülkemize turizm ve kültür adına önemli bir ivme kazandıracaktır.

Bu oluşumu desteklemek adına her pazar online olarak bir etkinlik düzenleniyor. Burada Japonlar ve Türkler -Japonca bilmeniz gerekmiyor- çoğunlukla Anadolu kültürü ile ilgili bilgi paylaşımında bulunuyorlar. Örneğin bu yazı hazırlandığı sırada 139. kez bir araya gelerek Bingöl’ün tarihini konuştular. Önceki hafta ise Japon ve Türk müzikleri dinletisi yapmışlardı. Sosyal platformlar üzerinden “Papatya Festivali 2023” başlığı ile zoom üzerinden canlı olarak yapılan bu etkinliklere ücretsiz katılabilirsiniz. Bilgi paylaşımı ve kültürlerarası etkileşim adına bu etkinlik çok değerli…

Tüm bu çalışmalar Japonya Galenos Derneği ve Bergama Papatya Festivali Yürütme Kurulu’nun yaptığı bir kültür değişim projesi. Hedef Bergama’yı, Galenos’u tabii bu bağlamda aslında ülkemizi özellikle Japonya’da tanıtmak. Bu yüzden şifalı otlar kasabası Bergama’nın Papatya Festivali’ni takip edip  desteklemeliyiz diye düşünüyorum. 1937’den beri kesintisiz devam eden “Uluslararası Bergama Kermesi Kültür ve Sanat Festivali” gibi, “Papatya Festivali” de yaşamalı…

Mart ayında Asklepion’da papatyalar arasında görüşebilmek dileği ile…

Seyahatleriniz RehberName tadında olsun…

Popüler Yazılar

SÖZLEŞME

Bu internet sitesine girilmesi veya mobil uygulamanın kullanılması sitenin ya da sitedeki bilgilerin ve diğer verilerin programların vs. kullanılması sebebiyle, sözleşmenin ihlali, haksız fiil, ya da başkaca sebeplere binaen, doğabilecek doğrudan ya da dolaylı hiçbir zararlardan REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını, tarafımdan internet sitesinde E-Bültene üye olmak için veya başkaca bir sebeple verdiğim kişisel verileri, özellikle de isim, adres, telefon numarası, e-posta adresi, banka bilgisi, yaş ve cinsiyetle ilgili benzeri bilgileri kendi rızam ile paylaştığımı, REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun nin bu bilgileri kullanmasına muvafakat ettiğimi, bu bilgilerin 3.gerçek ve/veya tüzel kişilerin eline geçmesi ve bu şekilde olumsuz yönde kullanılması halinde ve/veya bu bilgilerin başkaca kişiler ile paylaşılması halinde REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını gayri kabili rücu, kabul, beyan ve taahhüt ederim.