Yalova kıyılarında denizle çınarın birbirine dokunduğu yerde, Türkiye’nin çevre bilincini simgeleyen eşsiz bir yapı yükselir: Yürüyen Köşk.
Bu köşk yalnızca ahşap bir bina değil; Mustafa Kemal Atatürk’ün ileri görüşlülüğünü, doğaya duyduğu derin saygıyı ve insan-çevre ilişkisine getirdiği devrimci bakışı temsil eder. Yalova halkı onu Atatürk Köşkü diye anar, tarihçiler Cumhuriyet’in çevre mirası der, ziyaretçiler ise o ulu çınarın gölgesinde sessizce durup şu gerçeği hisseder: Bir dal kesilmesin diye, bir bina yürümüştür.
Yürüyen Köşk’ün Hikayesi: Bir Çınar Dalı Uğruna

Yürüyen Köşk’ün yanı başında yükselen bu ulu çınar, Atatürk’ün “Dal kesilmeyecek, köşk kaydırılacak” sözüyle ölümsüzleşmiştir. Bugün Yalova kıyılarında hala gölgesini denize uzatan bu ağaç, Türkiye’nin ilk çevre koruma eyleminin canlı tanığıdır.
1929 yılının Ağustos ayında, Gazi Mustafa Kemal Atatürk İstanbul’dan Bursa’ya giderken Ertuğrul Yatı ile Yalova açıklarından geçiyordu. Sahil boyunca uzanan yeşilliklerin içinde, denize doğru eğilen görkemli bir çınar ağacı dikkatini çekti. Tekneyi durdurtup kıyıya çıktı, ağacın gölgesine oturdu ve yanındakilere dönerek ünlü sözünü söyledi:
“İşte buraya küçük bir ev yapılacak.”
Böylece birkaç hafta içinde sade ama zarif, tamamen ahşaptan bir köşk inşa edildi. İki katlı bu yapı, deniz kıyısındaki ulu çınara zarar vermeyecek şekilde konumlandırılmıştı. Atatürk’ün burada hem dinlenmeyi hem de düşünmeyi sevdiği bilinir. Yalova’nın huzurlu doğası, onun hem ilham aldığı hem de devlet meselelerini sakinlikle planladığı bir sığınak haline gelmiştir.
O gün sadece bir köşk değil, doğaya duyulan saygının ve ileri görüşlülüğün simgesi doğmuştur. Bu köşk, ilerleyen yıllarda Yürüyen Köşk adıyla hem mimarlık hem çevre tarihine geçecektir.
Atatürk’ün Yalova Günleri ve Köşkün İnşası (1929)

1929’da Atatürk’ün isteğiyle inşa edilen Yürüyen Köşk, zarif mimarisiyle doğayla uyum içinde yükseliyor.
Yürüyen Köşk, Atatürk’ün “Yalova benim kentimdir” sözünün yaşayan bir hatırasıdır. Köşkün yapımında, Cumhuriyet’in erken dönem mimari anlayışı hakimdir: Sadelik, doğayla uyum, işlevsellik.
Köşkün inşaatı yalnızca 22 günde tamamlanmıştır. Proje, dönemin tanınmış mimarı Seyfi Arkan’ın ekibinden genç mühendisler tarafından yürütülmüş; ahşap iskelet sistemi, geniş teras ve denize bakan cepheyle yapıya ferahlık kazandırılmıştır.
Köşk, Millet Çiftliği Köşkü adıyla da anılmış; Atatürk burada devlet konuklarını ağırlamış, yaz aylarında dinlenmiş, zaman zaman da toplantılar düzenlemiştir. O dönemde Yalova, Atatürk’ün vizyonuyla örnek bir çevre ve tarım merkezi haline getirilmeye başlanmıştır.
Millet Çiftliği’nde seralar kurulmuş, fidanlıklar oluşturulmuş, yerli bitki türleri üzerine deneyler yapılmıştır. Bu faaliyetler, Atatürk’ün sadece bir devlet adamı değil, çevreye ve sürdürülebilir yaşama önem veren bir lider olduğunu gösterir.
Yürüyen Köşk, işte bu ekolojik anlayışın kalbinde yer alır. Doğaya hükmetmek yerine onunla uyum içinde yaşamanın sembolüdür.
Bir Mühendislik Harikası: Köşk Nasıl “Yürüdü”?
1930 yazında Atatürk yeniden Yalova’ya geldiğinde bahçıvanın, çınarın dallarını kesmeye hazırlandığını görür. Sebep sorulduğunda, dalların köşkün çatısına değdiği ve binaya zarar vereceği söylenir. Atatürk’ün yanıtı tarihe geçecek kadar etkileyicidir:
“Dal kesilmeyecek. Köşk kaydırılacak.”

Bu karar, hem doğaya duyulan saygının hem de mühendisliğe olan güvenin bir ifadesiydi. O yıllarda raylı sistemle bina taşımak dünya için bile olağanüstü bir fikirdi. Ancak Atatürk’ün isteğiyle bu fikir uygulamaya konuldu.
Mühendis Ali Galip Alnar’ın gözetiminde köşkün altına ray sistemi kuruldu. İşçiler, büyük bir dikkat ve ustalıkla yapıyı metre metre doğuya doğru kaydırdılar. Toplamda 4 metre 80 santimetre hareket eden köşk, 1930 yılının Eylül ayında yeni konumuna yerleşti. Hiçbir hasar oluşmadı; çınar ise özgürce büyümeye devam etti.
Böylece dünya tarihinde doğa uğruna yerinden taşınan ilk bina kayda geçti. Bugün dahi köşkün zemininde o rayların izi görülebilir. Bu olay, modern Türkiye’nin çevre bilincinin sembolü ve ülkenin ilk çevre koruma eylemi olarak kabul edilir.
Bir Ağacın Gölgesinde: Çınarın Sembolizmi
Yürüyen Köşk’ün en ünlü sakini aslında o ulu çınardır. Yaklaşık 400 yaşında olduğu tahmin edilen bu ağaç, Atatürk’ün doğaya bakışını ölümsüzleştirmiştir. Çınar Türk kültüründe devletin kalıcılığını, köklülüğü ve gölgesinde barış bulmayı temsil eder.
Atatürk, ağacı yalnızca korumamış, onun çevresini düzenleterek halka açık bir dinlenme alanına dönüştürmüştür. Bugün Yürüyen Köşk’ü ziyaret eden herkes, ağacın gövdesindeki kabartılarda ve dallarındaki kuşlarda Cumhuriyet’in doğa-insan dengesini hisseder.
Yürüyen Köşk Müzesi: Atatürk’ün İzinde

Yürüyen Köşk’ün girişinde yer alan Atatürk büstü, “Yalova benim kentimdir” sözünü yaşatıyor. Cumhuriyet’in doğa ve şehir bilincine adanmış bir selam niteliğinde.
Köşk, 1938’de Atatürk’ün vefatından sonra uzun yıllar koruma altında tutuldu. 1970’lerden itibaren restore edilerek halka açıldı ve günümüzde Yalova Belediyesi’ne bağlı müze olarak hizmet veriyor.
Ziyaretçiler, Atatürk’ün orijinal çalışma masasını, gramofonunu, kütüphanesini ve dönemin sade mobilyalarını görebilirler. Köşkün iç mekanı üç bölümden oluşur:
- Çalışma odası: Atatürk’ün belgelerle ilgilendiği, denize bakan pencereyle aydınlanan alan.
- Dinlenme odası: Koltuk takımı, kahverengi tonlu halı ve duvarda Dolmabahçe Sarayı’ndan gönderilen tablolar.
- Yemek salonu: Küçük ama zarif, dönemin porselenleriyle döşenmiş masa hala aynı yerindedir.
Bu müze, ziyaretçilere Atatürk’ün sade yaşam tarzını ve doğayla bütünleşmiş düşünce dünyasını gösterir.
🟠 Köşkü sabah saatlerinde ziyaret ederseniz, denizin üstündeki sis ve çınarın gölgesi büyüleyici bir atmosfer yaratır. Ziyaret sonrası sahil yürüyüş yolundan Yalova merkezine kadar yürüyebilir, ardından Termal Kaplıcaları’na geçip günü tamamlayabilirsiniz. Fotoğraf meraklıları için en iyi çekim zamanı gün batımıdır.
Yürüyen Köşk Nerede ve Nasıl Gidilir?
Yürüyen Köşk, Yalova Merkez – Mareşal Fevzi Çakmak Mahallesi sınırlarında, sahil hattının batısında yer alır. Yalova Feribot İskelesi’nden yürüyerek yaklaşık 30 dakikada, araçla ise 10 dakikada ulaşılabilir.
İstanbul’dan gelmek isteyenler için:
- Deniz Yolu: Yenikapı veya Pendik’ten Yalova’ya hızlı feribot seferleri bulunur.
- Kara Yolu: Osmangazi Köprüsü üzerinden 1,5 saatlik sürüşle ulaşılabilir.
- Yalova şehir merkezinden minibüs veya bisikletle de sahil yolunu takip ederek kolaylıkla gidilebilir.
Yürüyen Köşk İskelesinden Marmara Denizi...
Ziyaret Bilgileri ve Giriş Ücreti (2025 Güncel)
- Adres: Mareşal Fevzi Çakmak Mah., Yalova
- Ziyaret Saatleri: 09.00 – 17.00
- Giriş Ücreti: Ücretsiz
- Bağlı Kurum: Yalova Belediyesi
- İletişim: +90 226 814 10 10
Köşkün çevresinde dinlenme bankları, yürüyüş yolları, deniz manzaralı kafeterya ve bisiklet park alanı bulunur. Yalova Belediyesi yaz aylarında burada kültürel etkinlikler ve fotoğraf sergileri düzenlemektedir.
🟠 Yürüyen Köşke geldiğinizde ziyaretlerin rezervasyon sistemi ve belli saatlerde yapıldığını da unutmayın. Yarım saatte bir küçük gruplarhalinde ve görevliler eşliğinde ziyaretinizi gerçekleştirebiliyorsunuz.
Yürüyen Köşk’ün Kültürel ve Sembolik Önemi
Yürüyen Köşk, yalnızca bir bina değildir; Cumhuriyet’in ekolojik mirasıdır. Atatürk’ün “Bir dal için bir bina feda edilir” anlayışı, modern çevre etiğinin öncüsü kabul edilir.
Bugün çevre koruma yasaları, şehir planlaması, hatta mimari tasarımda “Yürüyen Köşk ilkesi” anılır. Her yıl binlerce öğrenci burayı ziyaret eder, çevre bilincinin önemini bu hikayeden öğrenir. Uluslararası birçok çevre kuruluşu da Yürüyen Köşk’ü dünya çevre tarihi için ilham verici vaka olarak tanımlar.
