93 Harbi Sonrası Ruslara Esir Düşen Osmanlılar

93 Harbi Sonrası Ruslara Esir Düşen Osmanlılar

93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı – Rus Savaşı’nda Ruslar’a esir düşen Osmanlı askerlerinin ve subayların durumu neydi? Neler yaşadılar?

Rus Tarihçi Vitaliy Poznahirev’in kitabından derlediğim bu yazı 93 Harbi sonrası Ruslar’a esir düşen Osmanlılar’ın durumlarını ve şartlarını ortaya koymaktadır.

Kısa süren 1877-1878 Osmanlı-Rus (93 Harbi) Harbi sonrası bir çok Osmanlı asker ve sivilleri esir düşmüş ve özellikle bu askerler çok ağır travmalar ve dramlar yaşamışlardır. Özellikle askeri tarih üzerine yoğunlaşmış, savaş esirleri konulu Rus arşivlerine bakıldığında Osmanlı askerlerinin ve sivillerinin bu zor dönemi olduğu gibi ortaya çıkmaktadır.

Özellikle Poznahirev aldı Rus araştımacı 93 Harbi başta olmak üzere Birinci Dünya Savaşı’nda esir düşmüş Osmanlı sivil ve askerleri konusu üzerine detaylı aştırmalar yaparak bu konudaki ciddi bir boşluğu doldurmuştur. Çünkü yazarın dedesi Ruslarla yapılan savaşta esir düşmüş bir Osmanlı askeridir ve bir Türk’tür. İşte 93 Harbi sonrası  Rusya’daki Türk esirleri temasına ilgi duymasının en büyük neden de budur. Bu kitap Türkçe'ye henüz ne yazık ki çevrilmemiştir.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/93_Harbi

Osmanlı - Rus Savaşları incelemelerinde özellikle 93 Harbi özel bir yer tutar. Bu konu özellikle Rusya ve Türkiye'de çok kapsamlı bir araştırma konusu olmuştur. Ama her iki tarafa ait esir düşen asker ve siviller çok fazla incelenmemiştir.

Ayrıca Osmanlı askerinin savaşta esir düşme anından vatana dönüşüne kadar geçen zamanı tüm yönleriyle ele alarak, esirlerin Rusya’daki sevkiyatı, ikameti, çalıştırılması, yerli halkla ilişkileri hakkındaki konular çok bilinmeyen tarihin içinde yer almaktadır.

93 Harbi’nin askeri tarihini inceleyen tarihçilere göre; diğer Rus-Türk savaşlarına göre bu savaş çok kısa sürmesine karşın Osmanlı ordusu çok fazla sayıda esir vermiştir.

1877–1878 yılının sadece 10 aylık süreci içerisinde Rus ordusuna yaklaşık 113 bin Osmanlı askeri ve sivili esir düşmüştür.

Bu ortaya çıkan esir sayısı Birinci Dünya Savaşı’nda Rus ordusuna esir düşen tüm Osmanlı esirlerinin sayısının iki katınının üstündedir.

Osmanlı esirlerinin milliyeti, yaşı ve sıhhat durumu, rütbe ve sınıfını mevcut arşiv belgelerinden ortaya çıkarmak mümkündür ama yine de bu konuda yeterli arşive ulaşmak mümkün değildir. Bazı arşivlerden elde edilen bilgilere göre Karadeniz ve Balkan cephesinde toplam 86.600, Kafkas cephesinde toplam 24.800 kişinin esir alındığı ortaya çıkartılmıştır.

Osmanlı esirlerin 31’inin general, 4.299’unun subay olduğunu tespit ederken; askerlerin 14. 260’ının da yaralı ve hasta olabileceğini içeren bazı ciddi kayıtlar vardır. Esir düşen 31 Osmanlı üst düzey generalinin tam adları, nasıl ve nerede  esir düştükleri, Rusya’da hangi esir kampında tutuldukları, özgürlüklerine kavuştuktan sonra Osmanlı topraklarına tekrar dönüp dönmediği tarihsel olarak kayıtlara geçmiştir.

Rus yazarların tespitlerine göre, Osmanlı esirlerinin  % 7’si siviller, yani Osmanlı ordusuna gönüllü olarak katılan 14-15 yaşındaki gençler ile askerlik yaşı geçmiş 55- 65 yaşındaki erkekler, askerlerin eşleri ve çocukları, Tuna Nehri’nde ve Karadeniz’de  yakalanan balıkçılar, savaş alanlarına yakın cephelerde ele geçirilip tutuklanan esirler oluşturmaktaydı ve bu şekilde sınıflandırılmışlardır.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/93_Harbi

Bazı araştırma yazıları ve hatıratlara göre Rus askerininin Osmanlı ordusuna ait  esirlere, özellikle yaralılara ve savaş  meydanında veya esir tutuldukları yerlerde  ölenlere çok iyi davrandıkları ifade edilmektedir.

Halbuki 93 Harbi öncesi, 1876 yılında özellikle Rus gazeteleri Türk düşmanlığını körükleyen haberler yaparak Osmanlı Türklerini, Rus esirlerine kötü davranan, katı yürekli ve esirleri sürekli cezalandıran düşman askerleri olarak tanıtmaktaydılar.

Bilinen savaş kurallarına göre esir olan Osmanlı askerlerinin öncelikle Rus ordusu  tarafından sahip oldukları silahlara el konulmakta sonra da yaralı ve hastalar tecrit edilmekteydi. Ama bir çok Osmanlı askeri ve siviline geç müdahele edildiği için birçoğu esaretlerinin ilk yıllarında yabancı topraklarda hayatlarını kaybetmekteydi.

 

Rus tarih araştırmacıları, Osmanlı askerlerinin genellikle kan kaybından, soğuktan vb. sebeplerden hayatını kaybettiklerini belirtirken, bazı Osmanlı askerlerinin de ölü taklidi yaparak esir düşmekten kurtulduklarını aktarırlar.

Tarihçiler, Rusların Osmanlı batı topraklarındaki  45 şehrinde bulunan 280 yerleşim birimini işgal ettiklerini ve buralarda esir altına alınan Osmanlıların Sibirya bölgesine asla sürülmediklerini de belirtmektedirler. Rusların alınan Osmanlı esirlerini müslümanların yaşadığı bölgelere göndermediğini ve 45 şehirde resmi belgelere göre ortalama 1500 Osmanlı askeri esir alındığını varsaymaktadırlar.

Kamplardaki Hayat Şartları – Gündelik Yaşam

Esir kamplardaki hayat şartları ve sağlık durumları, gündelik yaşamlar şu şekildedir:

Osmanlı Türk esir subaylar her ay düzenli şekilde belli bir oranda maaş almaktadırlar. Ücretsiz sağlık hizmetinden faydalanmaktadırlar ama ev kiralama, yemek ve kıyafet gibi ana gereksimlerini kendileri karşılamaktadırlar.

Üstelik Rusların ödedikleri maaşlarla yüksek rutbeli subayların kent merkezinde müstakil ev kiralama, dışarıda yemeğe çıkma, tiyatrolara gitme, hatta yeni sivil elbiseler diktirme gibi olanaklar içinde yaşadıkları gibi bilgiler dönemsel Rus arşivlerinde bulunmaktadır.

Gazi Osman Paşa

Ruslar, Gazi Osman Paşa ve diğer generallere özel ilgi duyarken özellikle Rus üst düzey yöneticileri onlara övgüler yağdırır, hediyeler verirdi. Ayrıca esir generallerin Rus devlet adamlarıyla görüşmelerine izin veriyorlardı.

Arşivlerde açıklanan bilgilere göre, Osmanlı paşalarının çoğu genellikle St. Petersburg’ta bulunan yüksek standartlardaki otellere yerleştirilmişlerdir. Ayrıca kendilerine ev işlerinin bakımı için Türk uşaklar tahsis edilmiş ve kent merkezinde serbest gezme izni de sağlanmıştı.

Ancak bu tür olanaklar ve hizmetler her Osmanlı subayına verilmemiştir. Alt rütbeli subayların elde ettikleri olanaklar gelir düzeylerine göre değişmektedir.

Diğer esir askerler alt rütbeliler ise, genellikle toplu halde kışla veya barakalarda, belediyelere ait büyük binalarda kalmışlardır ve yine toplu halde yakıt, içecek ve kışlık giysi ihtiyaçları Ruslar tarafından karşılanmıştır.

Rus araştırmacılardan elde edilen bilgilere göre Osmanlı esirlerinin Rus erleriyle aynı askeri hastanelerde tedavi edildiği dikkat çekmektedir. Ayrıca hastane personeli tarafından iyi bakıldıkları ama sağlık görevlilerinin yeterli olmaması ve dil sorunu nedeniyle oluşan iletişim problemleri olduğu bilinmektedir.

 

Rusların en büyük endişesi Türk esirlerden çeşitli bulaşıcı hastalıkların yayılmasıydı. Bu nedenle Rus yerli halkı Osmanlı esirlerinin gittiği toplu alanlara ve yıkandığı hamamlara gitmiyorlardı.

1877-1878 yıllarında Rusya’da fazla iş gücü açığı yoktu. Rus yerli halkın işe ihtiyacı daha fazla idi. Bu nedenle Rus işverenler, Osmanlı esirlerini Rusça bilmedikleri için mekanlarında çalıştırmak konusunda çok istekli değildiler.

Ayrıca Rus askeri yetkililerin de bununla uğraşmakta istekli olmadıklarını, esirlerin üstünde soğuk kış şartlarına uygun giysilerinin bulunmadığını, teminde sıkıntılar yaşandığını, bu yüzden 93 Harbi Osmanlı esirlerinin çalıştırılması konusunun düzensiz ve istisnai şekilde gerçekleştirildiğini yazmaktadır.

Osmanlı esirlerinin Rus topraklarında esir oldukları dönemlerde çoğunlukla demir yolu bakımı, inşaat yapımı, hangarlarda, belediye ofislerinde, tarım ve hayvancılık gibi işlerde çalıştıkları gibi bilgiler tarihi kayıtlarda bulunmaktadır.

Rus üst düzey yetkileri tarafından Osmanlı esirlerinin şahsî eşyaları, silah taşıma, serbest dolaşım hakları ile dini vecibelerini yerine getirme sorumlulukları, aileleriyle mektup yoluyla haberleşme imkan ve şartları gibi haklar kontrol altına alınmış ve uygulanmıştır.

Maalesef Osmanlı esirlerinin bulunduğu kamplarda azda olsa kanun dışı eylemler ve cinayet olayları gerçekleştiği Rus yazarların kayıtlarında mevcuttur.

Rus tarihsel belgelerine göre 93 Harbi’ni  Rusların kazanmasından dolayı Rus devlet yetkilileri ile toplumun Osmanlının sonunun geldiğine olan inanç ve umutlarının arttığı bilinmektedir. İşte bu nedenle de Rus halkının esir Türkler’e çoğunlukla sevecen yaklaştığı, üstelik bazen toplum polisi ve rütbeli askerlerin esirlere sert davranması durumunda yerli halkın esirleri koruma altına aldığı bilinmektedir.

Ayrıca Rus yerli halkın, Osmanlı esirlerinin kaldığı kamplarda onlara düşmanca davranmadığı, tam tersi soğuk hava şartlarında aç ve yırtık elbiseli Osmanlıların durumlarına üzüldükleri ve esirlere ekmek, çay, tütün, giysi ve ayakkabı sağladıkları yazılı kayıtlardan aktarılmaktadır.

Rusya’nın küçük şehirlerindeki kamplarda yaşayan Osmanlı esirlerinin de sakin, yaşam şartlarını kabullenmiş, son derece ılımlı ve barışçıl bir  hayat düzeni kurdukları bilinir.

Üst rütbeli Osmanlı subayların eğitim derecesinin kalitesi, entellektüel bir profil çizmeleri, modaya uygun ve düzgün giyinmeye dikkat etmeleri, Ruşçaya olan hakimiyetleri, kent yaşamına olan uyumları, seçkin restoran ve sanatsal etkinliklere katılarak özellikle tiyatro oyunlarını izlemeleri ve Rus halkı ile iletişim kurma çabaları, Rus aydınlarıyla aksanlı şekilde muazzam şekilde Fransızça konuşmaları, yerli halkın düzenlediği kutlama etkinliklerine katılmaları, Rus halkında ve özellikle kadınlar arasında inanılmaz ilgi uyandırmıştı.

Yine bu döneme ait tarihsel bilgilerden aktarılan bilgilere göre yaşadıkları şehirlerde çıkan yangın olaylarında Osmanlı esirlerinin korkmadan ve yorulmadan ateşe atılıp yangını söndürme çabaları Rus toplumu tarafından memnuniyetle karşılanmıştır.

Tarihçi yazar, V. Poznahirev bu konu ile ilgili araştırmalarında yerli halk ve Osmanlıların arasında yaşanan kavga ve kanun dışı olayları aktarırken bu tür vakaların genellikle aşırı alkol tüketimi sonucu ortaya çıktığını ama Osmanlı esirleri tarafından gerçekleşen hiç bir tecavüz veya cinsel saldırı olayı ile karşılaşılmadığını aktarmaktadır.

Yazarın resmi kayıt ve tarihi belgelerden edindiği bilgilere göre  93 Harbi sonrasında Ruslara esir düşen 41 bine yakın Osmanlı askeri ve sivili esaret koşullarında hayatını kaybetmiştir. Bu üzücü tablo toplam esir sayısının sadece % 40 ını içerir.

Bu esirlerin 27. 075 kişisi Kişinev’ten Rostov-Don şehrine götürülürken yolda ölen asker ve sivillerdir.

Yüksek esir kayıplarının genel nedenlerini tarihçiler şu şekilde açıklamaktadır.

a) Rusya’daki soğuk iklim şartlarına uygun kışlık elbiselerin yeterli olmayışı.

b)  Göç esnasında yiyeceklerin yetersiz ve düzensiz verilmesi.

c) Yolculukta çetin kış şartlarında taşıt ve kalacak yer sorunlarının yaşanması.

d) Esirler arasında hayati tehlikesi büyük yaralı ve hastaların çok olması.

Diğer önemli konu esirlerin Osmanlı topraklarına dönüşleri ile ilgilidir

Barış döneminde gerçekleşen karşılıklı anlaşmaya göre Ruslar Osmanlı esirlerini Karadeniz limanlarından Sivastopol ve Odessa limanlarına tahliye ettikten sonra Osmanlı askeri yetkililerine teslim etmiş ve Sultan II. Abdulhamit’e ait donanma gemileri onları Osmanlı topraklarına götürmüştür.

Ayrıca esir iadesi işlemlerimde, Rus demiryollarına ait trenlerle ortalama her gün 2.500 civarı esir 20 gün içinde farklı yöntemlerle Sivastopol Limanı’na taşınmış ve orada çadır kampları kurarak onlara yiyecek desteği verilmiştir.

Belgelendirilmiş devlet raporlarına göre toplamda 57.896 Osmanlı esirinin Ruslar tarafından Osmanlı hükümetine iadesi gerçekleşmiştir.

Fakat çok ilginçtir ki yazar V. Poznahirev; Osmanlı esirleri içinde din değiştirme vakaları yani Hiristiyan Ortodoks dinine geçen ya da Rus kadınlarla evlilik yapan ve Rus vatandaşlığına geçen esirlerinde olduğunu belirtmektedir.

93 Harbi sonrası diğer Rus-Türk savaşlarından farklı olarak, kendi arzusuyla Rus vatandaşlığını isteyen Osmanlı esirlerine, tarihte ilk kez Ortodoks mezhebini kabul etmeleri konusunda baskı yapılmamıştır.

Rus Çarlığı St. Petersburg’da yaşayan 93 Harbi Osmanlı esirlerine yönelik uyguladığı ılımlı siyasetle iki önemli politik amaca ulaşmayı hedefliyordu.

Birincisi; Doğunun şanlı ve üstün askeri gücünden biri olan Osmanlı İmparatorluğu ordusu askerleri için Rusya’nın iyi esaret şartları yarattığını tüm dünya kamuoyuna duyurmaktı.

İkincisi; Osmanlı İmparatorluğu’nda Ruslara ve Rus Çarlığı’na karşı olumlu bir imaj yaratmak ve savaştan sonraki Rus-Türk ilişkilerini ılımlı  bir noktaya getirmekti.

Halen bir çok müze ve arşivlerinde bulunan belgelerde, Gazi Osman Paşa, İsmail Hakkı Paşa, Ömer Paşa’nın portreleri, Osmanlı paşalarının İmparator II. Aleksandr’ın huzuruna çıkmasını yansıtan tablo, subayların kaldıkları otellerin, erlerin yerleştiği baraka ve kışlaların, gömüldükleri mezar v.s.nin resimleri görülmektedir.

Rus tarihçilerin ve yazarların aktardığı önemli olaylardan biri de, 93 Harbi Osmanlı askerlerine Rusya’da uygulanan koşulların diğer Rus-Türk savaşları sonucunda Ruslara esir düşen Osmanlıların durumu ile karşılaştırılmasıdır.

Bu tür karşılaştırmalar ancak konuyu çok derin araştıran uzmanlar tarafından yapılabilir. Şübhesiz, Vitaliy Poznahirev gibi yazarlar yayınladığı  kitap ve makaleler ve sunduğu bilgilerle bu alanda çok önemli bir araştırmacı olduğunu kanıtlamıştır.

Osmanlı esirleri konusunda Türkiye, Ermenistan, Gürcistan, Bulgaristan, Romanya, Moldova,Sırbistan, Belarus, Ukrayna ve diğer ülkelerin arşivleri henüz araştırılmamıştır.

 

Kaynaklar :

-Ottomanskiye Voyennoplennıye v Rossii v Period Russko-Turetskoy Voynı1877–1878 gg. [Ottoman Prisoners of war in Russia during the RussianTurkish War of 1877–1878.] S-Petersburg: Nestor-İstorya, 2017, 320 s., 978-544-6911-20-2

- “1877-1878 Rus-Türk Savaşı dönemi Osmanlı Askerleri Rusya’da”Doç. Dr. Vitaliy Poznahirev

 -"1877-1878 Osmanlı-Rus (93 Harbi) Harbi’ Hakkında Rusça Kitap" by Alfina Sibgatullina   Rusya Bilimler Akademisi Şarkıyat Enstitüsü, Moskova

 

Popüler Yazılar

SÖZLEŞME

Bu internet sitesine girilmesi veya mobil uygulamanın kullanılması sitenin ya da sitedeki bilgilerin ve diğer verilerin programların vs. kullanılması sebebiyle, sözleşmenin ihlali, haksız fiil, ya da başkaca sebeplere binaen, doğabilecek doğrudan ya da dolaylı hiçbir zararlardan REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını, tarafımdan internet sitesinde E-Bültene üye olmak için veya başkaca bir sebeple verdiğim kişisel verileri, özellikle de isim, adres, telefon numarası, e-posta adresi, banka bilgisi, yaş ve cinsiyetle ilgili benzeri bilgileri kendi rızam ile paylaştığımı, REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun nin bu bilgileri kullanmasına muvafakat ettiğimi, bu bilgilerin 3.gerçek ve/veya tüzel kişilerin eline geçmesi ve bu şekilde olumsuz yönde kullanılması halinde ve/veya bu bilgilerin başkaca kişiler ile paylaşılması halinde REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını gayri kabili rücu, kabul, beyan ve taahhüt ederim.