Bursa ve İlçelerinin İsimleri Nereden Geliyor?

Bursa ve İlçelerinin İsimleri Nereden Geliyor

Bursa'nın ilçeleri hangileridir? Bursa ve ilçelerinin isimleri nereden gelir?

Türkiye’nin nüfus itibariyle 4. büyük şehri olan Bursa yine aynı şekilde Türkiye’nin en kalabalık ilçelerinden 2 tanesine de ev sahipliği yapmaktadır. 2020 yılında yapılan sayımlara göre Türkiye’nin en kalabalık ilçesi 957.398 nüfusu ile İstanbul/ Esenyurt olurken, 938.568 nüfusu ile Ankara/Keçiören ikinci sırada yer aldı. Bu anlamda birçok ilden daha kalabalık olan Osmangazi ilçemiz 881.459 nüfusu 136 mahallesi ile 5. sırada bulunmakta. Yine 657.176 nüfusu ve 69 mahallesi ile Yıldırım ilçemiz dar bir yüzölçümüne sahip olmasına rağmen Türkiye’nin 15. Büyük ilçesi konumundadır.

İl olma potansiyeline sahip birçok ilçesiyle Bursa; İstanbul ile birlikte Türkiye’nin en çok yönlü iki şehrinden biri. Tarihi, kültürel ve turistik değerleriyle, doğası, lezzet durakları, ticaret ve sanayisiyle; isimlerini Türkiye’ye duyurmuş olan ilçelerimizin isimleri nereden geliyor acaba?

Bursa

Ağırlıklı göçmen şehri olan Bursa’nın ilk kurucuları da göçmen. Trakya’dan gelen Bitinya Kralı I. Prusias tarafından Efsane Komutan Kartacalı Hannibal Barca ve askerlerinin desteğiyle Hisar Bölgesine Kale Kent inşa edilir. Kralın ismine atfen Prusa ismi verilir. Osmanlılar’ın 1326 yıllnda ele geçirmesiyle önce Brusa’ya daha sonra Bursa’ya dönüşür. İlk şehit padişah I. Murad’ın ölümünden sonra ise şehir Hüdavendigar Vilayeti olarak anılmaya başlar.

Osmangazi

Bursa’nın en büyük ilçesidir. İsmini Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi’den almaktadır. Osmangazi’nin oğlu Orhan Gazi’ye Bursa kuşatması sırasındaki vasiyeti üzerine defnedildiği Tophane Parkı, Osmangazi İlçe sınırları içinde kalmaktadır. 

Yıldırım

İlçeye ismini 4. Osmanlı padişahı, savaşlarda ki korkusuzluğu ve hızıyla Yıldırım lakabını alan Sultan I. Bayezid vermiştir. Sultanın yaptırmış olduğu külliye, bu ilçenin ve Yıldırım mahallesinin tam merkezinde yer alır. Türkiye’nin en kalabalık ilçelerinden ve Bursa’nın en yoğun iki ilçesi olan Osmangazi ile Yıldırım’ı; kaynağını Uludağ’dan alan Gökdere ayırmaktadır.

Nilüfer

Bursa'nın 1987 yılında büyükşehir olmasıyla ortaya çıkan o dönemki üç merkez ilçeden biridir. Doğusu Osmangazi, batısı Karacabey ve kısmen Mustafakemalpaşa, kuzeyi Mudanya, güneyi Orhaneli ilçesi ile çevrili olan Nilüfer’e, Bursa’nın en müreffeh ilçesi diyebiliriz. 500 bin nüfusuyla her ne kadar şu an Bursa’nın 3. büyük ilçesi olsa da 10 sene içinde ilk sırayı Osmangazi ilçesinden alacağından şüphemiz yok. Nilüfer, şehir içi en yoğun göçün yaşandığı ilçemizdir.

Nilüfer ilçesi adını içinden geçen Nilüfer Çayı'ndan almıştır. Nilüfer Çayı ise adını Orhan Gazi'nin hanımı ve ilk yabancı gelinimiz olan Nilüfer Hatun'dan almıştır. (ilerleyen dönemlerde bu konuyla ilgili özel bir yazımızda olacak). Yarhisar Tekfur'unun kızı olan Holofira, Müslüman olduktan sonra adı "Nilüfer Hatun" olarak değiştirilmiştir. Nilüfer Hatun sonradan Bursa Ovası’ndan geçen bugünkü Nilüfer Çayı'nın üzerine bir köprü yaptırdığından, bu çaya Nilüfer Çayı adı verilmiştir.

İznik

Bursa’nın tarihi açısından en öne çıkan ve en önem arz eden ilçesidir. Bursa şehri Osmanlılar tarafından alınana dek, İznik’in gölgesinde kalmış bir yerleşim yeriydi. Çok bilinmese de biz Türklerin Anadolu’daki ilk başkenti olan İznik; 14. yüzyıla kadar devletlerin hayallerini süsleyen Dünya’daki en önemli 3 kentten biriydi. En önemli iki konsüle de ev sahipliği yapan kent, Hristiyanlar içinde en kutsal 3 şehirden biri olarak kabul görmektedir.

İznik ismi, şehrin eski adı olan Nikea’dan gelmektedir. Rumca adın önüne ‘sur içinde’ anlamında olan "is" eki getirilerek "İsnikea" adı , Anadolu Selçukluları tarafından başkent yapılınca İznik’e dönüşmüştür.

Mudanya

Bursa’nın kent statüsüne kavuşmasından daha eski bir tarihe sahip olan Mudanya, M.Ö. 7. yüzyılda Kolofonlular tarafından kurulmuştur. İlk adı Myrlea’dır. Myrleia adı, Kolofonlu yönetici Myrlius’a atfen verilmiştir. Myrleia, M.Ö. 3. yüzyıl başlarında Bursa şehrinin de kurucusu olan Bithynia Kralı Prusias ile kayınpederi Makedonya Kralı Philippos ile birlikte ele geçirildi. V. Philippos bu yöreyi damadı olan Prusias’a verdi, o da Myrleia’nın yerine yeni bir kent kurarak eşi ve Philippos’un kızı olan Apame’nin adıyla “Apameia” olarak adlandırdı. Daha sonra Roma İmparatoru Augustus tarafından ordu üssü yapıldı ve Roma’nın Anadolu’daki ilk kolonisi Apameia oldu.

Dördüncü Haçlı Seferi sırasında 1204’te İstanbul işgal edilerek bir Latin İmparatorluğu kuruldu. Mudanya ve çevresine Fransızlardan oluşan haçlı ordusundan birlikler geldi. Kentteki yerleşimin tepelikteki zeytin bahçelerinin yanında olduğunu görünce, "Montaneia" diye adlandırdılar. Bu adın Latincede “dağ, tepe” anlamına gelen “mons”tan türetildiği, dolayısıyla "dağlık yöre, dağ ülkesi" olarak anılmaya başlandı. Kentin çağdaş adının, "Montaneia" isminden türeyerek Mudanya olduğu anlaşılıyor. 1321 yılında Orhan Gazi tarafından henüz şehzade iken fethedilir ve Osmanlı hakimiyetine girer.

 

İnegöl

Bursa’nın en kalabalık 4. ilçesi olan İnegöl; il olmaya aday, işsizliğin olmadığı, en zengin ilçelerinden biridir. İnegöl isminin de farklı farklı hikayeleri vardır. İnegöl’ün Roma ve Bizans Dönemi’ndeki adı Angelacoma’dır. Osmanlı kaynaklarının çoğunda Ayna-Göl veya İne-Göl şeklinde yazıldığı bilinmektedir. Rivayete göre ise ismini Eyne-göl kelimelerinden alıyor. Eyne-göl halk arasında İnegöl diye telaffuz edilegelmiştir, Eynebey’in İnebey olarak da anılması gibi. Eyne, küçük demektir. İnegöl de küçük göl demek oluyor ki eski dönemde İnegöl’ün ovasında bir küçük göl olduğu bilinmektedir.

Seyahatname’sinde İnegöl’ün Ezinegöl’den türediğini anlatan Evliya Çelebi; İnegöl’ün Cuma günü, Farsça Ezine günü fethedildiği için “Ezinegöl” adını aldığını, zamanla baştaki “Ez” kısmının kaldırılarak yalnızca İnegöl olarak adlandırıldığını rivayet eder. Ama bildiğimiz bir gerçek var Osmanlı Dönemi’nde huzurlu, mamur veya konumu nedeniyle ayrıcalığı bulunan şehir veya yerlerin başına "İne" ekinin getirildiği görülür. (İnebolu, İnebahtı ) İnegöl’ün de bu değerlendirmeye tabi olduğunu söyleyebiliriz.

Karacabey

Son dönem Longoz ve Ihlamur Ormanları ile boğazıyla turistik anlamda hareketli bir bölge halini alan Karacabey adı aslında Fatih Sultan Mehmet Han’ın komutanlarından Dayı Karacabey’den gelmektedir. Ama ilçenin eski adı Mihaliç’tir. Halk arasında "Mağlıç" denen peynire ismini veren Mihaliç burasıdır. Mihaliç; Orhan Gazi döneminde burayı yöneten Rum prensesin ismidir

Mustafakemalpaşa

Bursa’nın 70 km uzağında olan bu ilçenin ismini duyunca aklınıza tatlı geldi değil mi? Suuçtu Şelalesi gibi doğal güzellikleri barındıran bu ilçe ilk ismini bu bölgeyi yöneten prenses Kirmastora’dan almıştır ki aynı zamanda Karacabey ilçesinin ilk isim sahibi Mihaliç’in de kardeşidir. 1922 yılına kadar bu ilçenin ismi Kirmastı idi. Yunan işgalinin sona ermesiyle Mustafakemalpaşa ismine kavuşmuştur.

Gemlik

Antik dönemdeki ismi Cius (Kios) olan Gemlik; Hellenler tarafından Bursa ve civarında kurulmuş en eski kenttir. Heredot’a göre Gemlik’in tarihi M.Ö. 12.yy a dayanmaktadır. Zeytiniyle Dünya çapında üne sahip olan Gemlik; ismini liman kenti olması hasebiyle "Gemilik" kelimesinden almıştır. Bursa’ya yaklaşık 30 km uzaklıktadır.

Kestel

Kestel’in ismi bugün İngilizcede “Kale” anlamına gelen "Castle" kelime kökünden gelmektedir. Bizans döneminde burada "Castellium" adında stratejik bir uç kale bulunmaktaydı. Osmanlı bu bölgeyi alana dek, bu kale ve civarında güçlü bir tekfurluk bulunmaktaydı.

“Hünkar Şeyhi” olarak da bilinen padişahların hocası, daha çok İstanbul/Vaniköy’deki camisiyle tanınan Vani Mehmet Efendi’nin kabri kendi yaptırmış olduğu camisinin içindedir. Şehir merkeziyle birleşmiş olan Kestel, doğal güzelliklere sahip köyleriyle ön plana çıkmaktadır.

Gürsu

Eski adı Büyük Susığırlık'tır. Eski bir Rum köyüdür. Bursa ve çevresinde çok sayıda Susığırlık adlı yerleşim yeri olduğu için 1936 yılında, suyu bol manasında Gürsu adı verilmiştir. Sultanların manda, yani susığırlarına baktıkları için Susığırlık adını almıştır. Yan yana iki Susığırlık köyü olduğu için büyüğü, yani GürsuKebir Susığırlık olarak da anılmaktaydı. Diğer Susığırlık ise Vakıf Susığırlık olarak anılmıştır ki, bugünkü Vakıfköy'dür. Gürsu, Yıldırım Bayezid’in Bursa'daki imaretinin vakıf köyü idi.

Yenişehir

İsmail Hakkı Uzunçarşılı'nın Osmanlı Tarihi adlı kitabında da “Ovada bir Türk şehri kurulmuş ve harp sahasına yakın olması dolayısıyla karargah yapılmıştır.” ifadesiyle tarif ettiği, Osmanlı’nın ilk başkenti olan Yenişehir, adını Osman Gazi tarafından sıfırdan kurulmasından alıyor. 1326 yılında Bursa’nın fethine kadar Osmanlı’nın ilk saray tipi mimari yapısının da bulunduğu ilçe; verimli toprakları ve tarımsal ürünleriyle ilgi çekmektedir.

Orhangazi

Bursa’nın ilk yerleşim yerlerinden biri olan Ilıpınar Höyüğü'ne de ev sahipliği yapan ilçenin ilk ismi Pazarköy’dür. Bu ismin Roma İmparatorluğu döneminde buradaki antik kenti kuran ( M.S. 365) İmparator Julian’ın annesi Bassiliano’dan geldiği tahmin ediliyor. "Bassilianopolis" ismi önce  "Baziliköy"e, o da zamanla Pazarköy’e dönüşmüştür.

Sultan Reşat'ın fermanı ile 1913 yılında ismi Orhangazi olarak değiştirilmiştir. Bu ismi almasındaki sebep ise Orhan Gazi’nin 1332 yılında bölgeyi almasıdır. İznik Gölü’ne de kıyısı olan ilçe Gedelek Turşusu ve Keramet Kaplıcasıyla tanınmaktadır.

Keles

W. Radolf'un ve A. Vambery' nin Çağatayca sözlüklerinde "Keles" kelimesinin anlamı "bir tür kertenkele" olarak verilmektedir. Şemseddin Sami'nin Kamus-ı Türki adlı sözlüğünde "Kelas" kelimesinin anlamı da 'kertenkele' olarak zikredilmektedir. Ayrıca Keles'in halen Kazak Dili'nde bir kertenkele türünün, Çağatay Türkçesi'nde de bir sincap türünün adı olarak kullanıldığı kaynaklarda ifade edilmektedir.

Keles adının bir yer adı olarak Anadolu'ya, Orta Asya'dan Oğuzlar'ın Kayı Boyu tarafından getirildiği düşünülmektedir. Zira, halen Orta Asya'da Kazakistan ve Özbekistan sınırları içinde 'Keles' adlı coğrafi birimler (nehir, kaza, köy, harabe bir şehir merkezi) mevcuttur.

Bunlardan Keles Nehri; 241 km. uzunluğunda olup Sir Derya Irmağı'nın önemli bir koludur. Kazak-Özbek sınırındaki Karadağ'dan doğan bu nehir; aynı adı taşıyan kazanın yakınından geçip geniş bir havzayı sulayarak Sir Derya Irmağı'na dökülmektedir.

Keles kelimesi Türklerin Anadolu'ya göç etmelerinden çok önce Orta Asya'da yer adı olarak bilinen ve kullanılan bir kelimedir. Bu çerçevede ilçenin isminin de Orta Asya kaynaklı olduğu anlaşılmaktadır.

Orhan Gazi ile Nilüfer Hatun’un düğün merasiminin yapıldığı rivayet edilen Kocayaylası, Gököz Göleti ve kirazı ile Dağ yöresinin en turistik ilçesidir.

Orhaneli

Orhangazi’nin ismini verdiği bir başka ilçe ise Orhaneli/Atranos ilçesidir. Bursa’nın güneyinde 70 km uzaklıktadır. Beyce ve Atırnaz olarak da bilinen ilçenin ismi Hadrianus’tan gelmektedir. Roma İmparatoru Hadrianus tarafından Av Mahalli olarak kurulan Orhaneli; 1869 yılına kadar Harmancık İlçesine bağlı bir bucak iken 1881 yılında ilçe olmuştur. Beyce olan isminin Orhaneli olarak değiştirilmesi; şehzadeyken burayı fetheden Orhan Gazi’ye ithafen T.B.M.M.' nin 1934 yılında aldığı kararla olmuştur. Sadağı Kanyonu ve termaliyle Orhaneli; turizm potansiyelini sürekli arttıran bir ilçemiz.

Büyükorhan

Bursa’nın en küçük ve yeni ilçelerinden olan Büyükorhan; 1944 yılında Orhaneli´ye bağlı bir nahiye iken, 1967 yılında belediyelik, 1987 yılında ilçe olmuştur. Orhaneli’nin alınmasıyla birlikte bölgeye yerleşen Türkmen Obaları tarafından Orhan-ı Kebir (Büyük Orhan) ismi verilmiştir. Tarihi Cuma Pazarı, Derecik Bazilikası, Görecik Yaylası ve Düğüncüler Hamamları ile her geçen gün daha fazla ilgi uyandırmaktadır.

Harmancık

Harmancık'ın kuruluşu Osmanlı Devleti'nin Bursa fethi yıllarına yakındır. 1324-1325 yıllarında Atronos’un (Orhaneli) fethinden sonra oluşmuştur. Harmancık’a halk arasında "Çardı" denirdi. Bu ismin, Harmancık'ı çevreleyen dört dere veya dört tepeden ileri geldiği söylenir. İlçe sınırlarında bulunan Eko Tesisler; turizm anlamında ilçeye çok hareketlilik katmıştır.

 

*** Görseller www.bursa.com.tr internet sitesinden alınmıştır.

Popüler Yazılar

SÖZLEŞME

Bu internet sitesine girilmesi veya mobil uygulamanın kullanılması sitenin ya da sitedeki bilgilerin ve diğer verilerin programların vs. kullanılması sebebiyle, sözleşmenin ihlali, haksız fiil, ya da başkaca sebeplere binaen, doğabilecek doğrudan ya da dolaylı hiçbir zararlardan REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını, tarafımdan internet sitesinde E-Bültene üye olmak için veya başkaca bir sebeple verdiğim kişisel verileri, özellikle de isim, adres, telefon numarası, e-posta adresi, banka bilgisi, yaş ve cinsiyetle ilgili benzeri bilgileri kendi rızam ile paylaştığımı, REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun nin bu bilgileri kullanmasına muvafakat ettiğimi, bu bilgilerin 3.gerçek ve/veya tüzel kişilerin eline geçmesi ve bu şekilde olumsuz yönde kullanılması halinde ve/veya bu bilgilerin başkaca kişiler ile paylaşılması halinde REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını gayri kabili rücu, kabul, beyan ve taahhüt ederim.