Bursa Tarihi | Prusa'dan Bursa'ya

Prusa'dan Bursa'ya

https://www.rehbername.com/seyahat/golyazi-koyu-gezi-rehberiÜlkemizin en büyük dördüncü şehri olan Bursa'nın tarihi nedir? Bursa ne zaman ve kim tarafından kurulmuştur? Bursa adı nereden gelir? İlk Bursalılar nerelerde yaşamıştır?

Osmanlı’nın ilk, gönüllerin ebedi Payitahtı;

UNESCO’nun Dünya Mirası;

Tamamiyle Açık Hava Tarih Müzesi Yeşil Bursa

Bir şehir hayal edin. Paleolitik çağlara dayanan tarihine nice medeniyetler sığdırmış olsun, yine 620 yıl hüküm sürmüş Osmanlı Devleti’nin her yönüyle kurucu başkenti olsun. Bir de bu şehir, başını göğe kaldırmış ulu bir dağın yamaçlarında, bereket fışkıran bir ovanın üzerinde kurulmuş olsun. Üstüne üstelik denize kıyısı olsun, sıcak sularıyla şifa dağıtsın ve asırlardır ticaret yolları bu şehirde buluşsun.

Saltanat Kapısı

Kültürel, tarihi ve doğal zenginlikleri ile her asrın cazibe merkezi olan Bursa; sadece uygarlıkların değil tarih boyunca seyyahların da ilgi odağı şehir olmuştur. Kimler yok ki bu seyyahların listesinde; Antik dönemin ünlü çoğrafyacı seyyahı Strabon, Prusa’yı  Roma döneminde ün kazandıran Plinius, Orta Çağ’ın en büyük seyyahı Fas asıllı Müslüman gezgin İbn-i Batuta ve Seyahatnamesine Bursa Mudanya’dan başlayan Evliya Çelebi.

De Moister Bursa’yı “Anadolu’nun incisi” olarak niteler.

“Hiç böyle güzel bir kentten geçmemiştim.” diye not düşer meşhur gezgin Miss Pardoe.

“Bursa sanki 1001 Gece Masaları’ndaki gerçeküstü şehirleri gibi idi.” diyerek büyüsüne kapılmıştı seyyah Poujoulat.

3000’e yakın kültürel, tarihi ve anıtsal yapı barındıran Bursa; Bitinya, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı’nın sayısız izlerini taşır. Tarihi kimlik ve mimari miras bakımından Bursa; adeta açık hava tarih müzesi gibidir.

Bursa denince akla hemen ilk Payitaht şehir ve Osmanlı gelir ama Bursa’nın Osmanlı’dan önceki tarihi süreci, Osmanlı döneminden çok daha uzun bir süreyi kapsar. Şehir merkezinde yer alan Hisariçi Bölgesinden elde edilen kazı sonuçları M.Ö 2700 yılını işaret etse de, Orhaneli yolundaki Şahinkaya Mağarası ve Görükle’de bulunan taş aletler bizi tarihi M.Ö. 300 bin ile 30 bin arasındaki Orta Paleolitik Çağ’a götürür. En fazla birkaç ailenin yaşayabileceği bu gibi yerleri bir yana koyarsak, arkeolojik bulgular Bursa ve çevresindeki toplu olarak yaşamı günümüzden 8500 yıl öncesine yani Neolotik Çağ’a tarihlemektedirler.

Birbirlerine yakın zamanlarda oluşmuş en eski yerleşim yerleri; Yenişehir civarındaki Menteşe Höyük ve Barçın Höyük, İznik Gölü kıyısında Ilıpınar ve Akçalar mahallesi sınırlarında kalan Aktopraklık’tır.

Aktopraklık Höyük Arkeopark

Aralarında en çok bilinen ve en öne çıkan yerleşim olan Aktopraklık Höyük Arkeopark ve Açıkhava Müzesi; Avrupa’nın en büyük tarih öncesi parkı unvanına da sahip aynı zamanda. Antik Çağdaki ismi Apolyont olan Uluabat Gölü’ne hakim bir noktada bulunan Akeopark Nilüfer ilçesi Akçalar Mahallesi sınırları içindedir.

Arkeopark, şehrin ilk yerleşim yerlerinden birine ve ilk köylerine de ev sahipliği yapmaktadır. Hatta Orta Avrupa ve Balkan kültürünü oluşturan ilk tarım toplulukların yerleşik düzene geçmelerinde, bu bölgeye ilk yerleşenlerinden etkilendikleri bilimsel verilerle de kabul görmüş tarihi bir gerçektir.

Bursa ve civarı tarihi metinlerde ilk kez Hitit Kralı II. Tuthaliya döneminde (M.Ö. 1450-1420) çivi tabletlerde geçer. Söz konusu tablette Aşuva bölgesi olarak nitelenen nokta Erdek-Bursa arasını ifade eder ki daha sonra bu bölge Mysia olarak anılacaktır.

 

M.Ö. 1200 yıllarında Anadolu’da hüküm süren Hitit Devleti’nin yıkılması ile meydana gelen otorite boşluğu nedeniyle Bursa bölgesi, M.Ö 8. yy’da Trakya’dan Anadolu’ya göçen bir kavim olan Friglerin hakimiyetine girer. Troya Savaşı’nı İlyada Destanında anlatan ünlü yazar Homeros; Bursa ve çevresini Frigya olarak anar.

Frig hakimiyetinin dağılmasıyla bir başka Anadolu Devleti Lidya Krallığı kendini gösterir. Daha sonra Bursa ve çevresi İran üzerinden Anadolu’ya gelip Lidya Krallığı’nı yıkan ve M.Ö. 513/512 yıllarında Bitinya bölgesini ele geçirip Byzantıon’u, eski İstanbul’u, kuşatan Perslerin hakimiyeti altında kalır. M.Ö. 334’te Granikos Savaşında Persleri yenerek Anadolu’yu ele geçirmeye başlayan Büyük İskender, bölgedeki tüm dengeleri değiştirir.

Ünlü tarihçi Heredot’a göre, Bursa civarındaki en eski kent Kios - Gemlik’tir. Myrlea-Mudanya, M.Ö. 7. yüzyılda ve Apollonia-Gölyazı M.Ö. 6. yüzyılda kurulmuş yerlerdir. Bursa, Osmanlılar tarafından alınana dek bölgedeki en önemli şehir Nikaia (Nicea) İznik’tir.

İznik Lefke Kapı

Trakya’dan Anadolu’ya göçen Bityn ve Tynin gibi topluluklar, Bursa bölgesine yerleşmiş ve bu akraba topluluklar daha sonraları birleşerek bölgede M.Ö. 3. yüzyılda Bitinya Devleti’ni kurmuşlardır. Bu oluşuma kadar Bursa çeşitli kolonilerin ve devletlerin egemenliğinde kaldı.  

Bugünkü Bursa’nın şehir statüsüne geçmesi ve temelini oluşturan antik Prousa kentinin surlarla çevrilmesi ise Bithynia krallarından “Aksak” lakaplı I. Prousias (M.Ö. 228-185) döneminde gerçekleşmiştir. Antik kaynaklar Kartacalı Komutan Hannibal, Roma İmparatorluğu ile yaptığı II. Pön Savaşı’nın bitişi anlamına gelen Zama Muharebesini kaybedince, birlikleriyle beraber Prousias’a sığındığından bahseder.

Burada büyük bir komutan gibi karşılanan Hannibal, bu yakınlığa karşılık olarak, emrindeki askerlerle birlikte şehri inşa eder ve şehre kralın adını vererek Prousa denilir. Gücüyle Romalıların yüreklerine korku salan bir general olan Hannibal Barca’nın askeri dehasına Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de hayran kaldığı bilinen bir gerçektir. 1934 yılında Kartacalı Komutan'ın mezarının bulunmasını emreder; ancak mezar bulunamaz.

Gebze civarında intihar ederek ölen, “Askeri Stratejinin Babası” olarak Dünya’da kabul gören ve stratejilerinden Kurtuluş Savaşı boyunca istifade edilen Efsane Komutan Hannibal’ın Bursa şehrinin mimarı olduğunu bugün kaç Bursalı biliyor acaba?

Uluabat Gölü ve Gölyazı

Mysia Ad Olympum ve Prusia Ad Olympum

O dönem Bursa merkezinde iki şehir bulunmaktaydı. Mysia Ad Olympum yani Uludağ’ın Misyası ki bugünkü Misi Köyü civarıdır. Prusia Ad Olympum yani Uludağ’ın Prusası bugünkü Hisariçi Bölgesi’dir.

Bithynia Krallığı IV. Nikomedes’in (M.Ö.74) vasiyeti ile Roma Devletine bağlanmış, Roma döneminde prokonsül (eyalet valisi) eliyle yönetilen bir Asya eyaleti durumuna gelmiştir.  

Roma İmparatorluğu’nun M.S. 395 yılında iki ayrılmasından sonra Prusa, Bizans (Doğu Roma) yönetiminde kalmış ve Bizans topraklarının uğradığı çeşitli istilalara ve saldırılara karşı genel olarak Bizans tarafından yönetilmiştir.

Bizans döneminde zenginleşip gelişen şehir özellikle o günkü surların dışında kalan Pythia-Çekirge’deki kaplıca ve şifalı suları ile ün kazanmış, İmparator Justinianus döneminde kent yenilenmiş, kaplıcalara yenileri eklenmiş. Uludağ o dönemki ismi Olympos; manastırlarla dolu keşişlerin güvenlik sebebiyle yaşamını sürdürdüğü bir dağ haline dönüşmüştür.

Uzun süren kuşatmanın ardından, 6 Nisan 1326’da vire yöntemiyle kan akmadan Orhan Gazi tarafından fethedilene kadar Bursa, Nikea (İznik)’in gölgesinde sönük bir tekfurluktu.

Orhan Gazi ile birlikte başkent olup Dünya sahnesine çıkan Bursa, hem Osmanlı hem Dünya için ilklere imza atan şehre dönüşmüştür.

Bursa İsmi Nereden Geliyor?

İlk ziyaretini Bursa’ya yapan Evliya Çelebi Seyahatnamesinde şöyle bir efsaneyi konu eder. Süleyman aleyhisselam tahtının üzerinde havada gezerken, Ruhban Dağı’nın (Uludağ) en yüksek yerine inip yerleşir. Dört bir yana bakarak, veziri Asaf Berhaya:

“Şu gönle huzur veren geniş vadide bir güzel şehir olsaydı ne güzel olurdu.” Cinler ve onun hizmetinde olan hayvanlar şöyle karşılık verdi: “Ey Allahın Resulu, Nuh Tufanından önce burada büyük bir şehir ve kale vardı. O kaleyi Cinler kavmi yapmıştı. Biz buraya askerle geldik fethedemeden döndük.”

Tufan esnasında kale sular altında kalmış, adı ve şanı silinmiştir. Süleyman aleyhisselam emriyle periler, cinler ve insanlar burayı oyarak taşını ve toprağını temizlemişler. Kalenin surları ve duvarları ortaya çıkmış. Ancak çalışırken çok zorluk çekmişler. Hz. Süleyman lodosa emretmiş ve lodos esince kalenin duvarları, burçları ortaya çıkmış. Bu sırada kara bir dev ortaya çıkmış ve bu kalenin altında tılsımlı bir define olduğunu söylemiş. Eğer onu bulursanız kıyamete kadar tüm Dünya’ya yeter diye de eklemiş.

Bir başka dev buna karşı çıkmış ve “Bulunmaz.” demiş. “Bulunursa” ve “Bulunmazsa” diye tartışma başlamış. Süleyman aleyhisselam devlere emretmiş, defineyi buldurmuş ve şehri baştan başa onarmış adını da “Bulursa” koymuş. Bursa adı burdan gelmektedir. Hz. Süleyman’ın Belkıs ile birlikte her bahar mevsiminde Ruhban Dağı Uludağ’a gelip dinlendiğinden bahseder.

Bursa Surları ve Balibey Han (fotoğraf.bursa.com.tr)

Efsaneler bir yana bir göçmen şehri olan Bursa’nın ilk kurucuları da göçmen. Trakya’dan gelen Bitinyalıların Kralı I. Prusias tarafından Kartaca Kralı Hannibal ve askerlerinin desteğiyle Hisar Bölgesine Kale Kent inşa edilir. Kralın ismine atfen Prusa ismi verilir. Osmanlıların ele geçirmesiyle önce Brusa’ya daha sonra Bursa’ya dönüşür. İlk şehit padişah I. Murad’ın ölümünden sonra ise şehir Hüdavendigar Vilayeti olarak anılmaya başlar.

Diğer kayda değer görüş ise; Bursa’nın ismi hisar anlamındaki “Pura” ile kent anlamındaki “issa” sözcüklerinden geliyor. Bursa’ya ismini verdiği söylenen Bitinya kralı Prousias ise Proasalı yani Kale Kentli anlamına gelmektedir.  Yani bilinenin aksine Bursa’ya adını kral Prousias değil bilakis Kral Prousias’ın adını Prousa yani Bursa vermiştir.

 

 

Popüler Yazılar

SÖZLEŞME

Bu internet sitesine girilmesi veya mobil uygulamanın kullanılması sitenin ya da sitedeki bilgilerin ve diğer verilerin programların vs. kullanılması sebebiyle, sözleşmenin ihlali, haksız fiil, ya da başkaca sebeplere binaen, doğabilecek doğrudan ya da dolaylı hiçbir zararlardan REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını, tarafımdan internet sitesinde E-Bültene üye olmak için veya başkaca bir sebeple verdiğim kişisel verileri, özellikle de isim, adres, telefon numarası, e-posta adresi, banka bilgisi, yaş ve cinsiyetle ilgili benzeri bilgileri kendi rızam ile paylaştığımı, REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun nin bu bilgileri kullanmasına muvafakat ettiğimi, bu bilgilerin 3.gerçek ve/veya tüzel kişilerin eline geçmesi ve bu şekilde olumsuz yönde kullanılması halinde ve/veya bu bilgilerin başkaca kişiler ile paylaşılması halinde REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını gayri kabili rücu, kabul, beyan ve taahhüt ederim.