Antalya Kaleiçi Rehberi | Kaleiçi Gezilecek Yerler – Mekanlar

Antalya Kaleiçi Rehberi: Kaleiçi Gezilecek Yerler – Mekanlar

Antalya merkezin incisi, olmazsa olmazı Kaleiçi hakkında bilmedikleriniz neler? Kaleiçi’nin tarihçesi, gezilecek yerleri, müzeleri, mekanları ve dahası Kaleiçi Rehberi’nde sizlerle...

Turizm başkentimiz Antalya, Akdeniz sıcaklığında dolu dolu bir yerleşim. Deniz derseniz var, tarih derseniz adım başı karşınızda beliriveren kıymetli eserlere sahip.

"Antalya’nın İncisi" Kaleiçi ise bambaşka bir gizem yüklü. Bir tarafında Akdeniz bir tarafında cumbalı evler ve bir birine karışan asırlık yaşamlar. Tarihi surların arasında hüküm sürmüş sokaklar, göz kamaştırıcı tarihi konaklar. Geçmişle bugünün kol kola birlikteliği Kaleiçi.

Antalya merkeze geldiğinizde keşfe başlayacağınız ilk nokta Kaleiçi olmalı. Sadece yaz mevsimi değil, 365 gün, yaz-kış Kaleiçi’ni gezebilirsiniz. Eğer hala Kaleiçi’ni görüp, bir nefes de olsa içinize çekmediyseniz büyük kayıp. Fırsat dahilinde gezi planınıza eklemeniz gereken ilk rotalardan biri olmalı Antalya Kaleiçi.

Kaleiçi Hakkında Genel Bilgi

Antalya’nın 5 merkez ilçesinden biri olan Muratpaşa sınırlarında yer alır Kaleiçi. Geçmişte bir yolculuğa çıkmış hissine kapılacağınız Kaleiçi’nin kıvrımlı ve dar sokakları sizi sizden alır adeta. At nalı şeklindeki surları yüzünü Akdeniz’e dönmüş, nice medeniyetleri misafir etmiştir. Bazen de korsanlara sığınak olmuş, korsan limanı olarak ünlenmiştir.

Kaleiçi’nin tarihini anlamak için Antalya’nın tarihine bakmak lazım. Antalya, Antik Pamphylia Bölgesi’nin sınırlarında yer almaktaydı. Bergama Kralı II. Attalos tarafından kurulmuş ve Attaleia adını almıştır. Kaleiçi Bergama İmparatorluğu’nun bünyesinde hızla büyümeye başlamıştır. Bergama İmparatorluğu’nun yıkılmasının ardından bir süre korsanlara ev sahipliği yapsa da Roma İmparatorluğu’nun şehri ele geçirmesiyle yıldızı parlayan bir yerleşim olmuştur.

Roma döneminde tarihi surlar genişletilmiş, ticaretin hız kazanmasıyla Attaleia, Akdeniz’in en önemli limanlarından biri olmuştur. Roma İmparatorluğu’nun en önemli hükümdarlarından Hadrian (Hadrianus) Attaleia’yı ziyaret etmiştir. Kentin bugün en değerli yapılarından Hadrian Kapısı o gün ki ziyaretin en büyük kanıtı alarak Kaleiçi’ni taçlandırmaktadır.

Hellenistik Dönem ile başlayan büyüme, Roma’da hız kazanmış, hiç durmamıştır. 2000 yılı aşan geçmişinde Attaleia ivmesini daima artırmıştır. Roma’nın ardından Bizans dönemi yaşamış önemli bir piskoposluk merkezi olmuştur. 1207 senesinde ise Türkler şehri ele geçirmiştir. Anadolu Selçuklu Devleti hükümdarı I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından ele geçirilen şehir, kısa süre sonra kaybedilse de, 1216 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı I. İzzeddin Keykavus tarafından yeniden fethedilmiştir. Türkleri’in Antalya’ya yerleşmesiyle birlikte Kaleiçi daha da büyümüş, surlar onarılmış ve birçok yapı inşa edilmiştir. Bugün Kaleiçi’nin sembolü diyebileceğimiz Yivli Minare ve bazı diğer yapılar Selçuklu izleri taşımaktadırlar.

Osmanlı döneminde ise önceleri Anadolu Eyaleti’ne sonra ise Teke Eyaleti’ne bağlı olan Antalya, kısa bir dönem şehzade sancağı olarak da işlev görmüştür. Kaleiçi Osmanlı döneminde de liman olma özelliğini kaybetmemiş, halk kaleiçinde yaşamaya devam etmiştir. Belli dönemlerde yangınlar yaşayan Kaleiçi her ne kadar büyük tahribatlar alsa da tarihi yapıları ve sokakları ile gelenlerin beğenisini almaktadır.

Bugün yapılan yenilemelerle daha ihtişamlı hale gelen Kaleiçi’nde yaklaşık 3000 ev yer almaktadır. 1972 senesinde  “Sit Bölgesi” ilan edilen Kaleiçi semti ve Antalya iç limanı kendina has dokusuyla mutlaka korunması gereken yerlerden biri. 2000 yılı aşkın yaşıyla Antalya Kaleiçi, günümüze dek kesintisiz yerleşim gören nadide alanlardan biridir. Hellenistik Dönem’den Osmanlı’ya kadar farklı medeniyetlerin bıraktığı izler sizi Kaleiçi’nde eşsiz bir yolculuğa çıkaracak. Bu yolculukta neler göreceksiniz, neler dikkatinizi çekecek hepsi yazımızın devamında, Kaleiçi Gezilecek Yerler listesinde...

Kaleiçi’nin Özellikleri Nelerdir?

Kaleiçi’ni görmek için şehirde ilk tercih edilen yer genellikle Cumhuriyet Meydanı olur. Meydana geldiğinizde ise Antalya’nın sembollerinden Yivli Minare hemen selam durur tüm güzelliğiyle. Bu noktadan Kaleiçi’ni seyre daldığınızda hemen farkedeceğiniz şey ise “At Nalı” şeklidir. Kaleiçi’nin hem içten hem de dıştan at nalı şeklindeki surları 2000 yılı aşan yaşıyla karşınızda durmaktadır.

Surların her ne kadar büyük kısmı yıkılmış olsa da ayakta kalanlar bile Attaleia’nın ihtişamlı geçmişinden kesitler sunmaktadır. Bu gördüğünüz surlar Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinin ortak mirasıdır aslında. Her biri, kale surlarına eklemeler yapmış, surları güçlendirmiştir. Kalede yaklaşık 80 burç bulunmaktaydı.

Kaleiçi’nin sokakları ise dar ve kıvrımlıdır. Yukarıdan başlayarak deniz kenarına inerken yokuş aşağı sokakları katedersiniz. Her biri ayrı bir görselliğe sahip bu sokaklar sizi ilginç bir noktaya çıkartır. Girip de çıkmak istemeyeceğiniz kadar gizemli sokaklar.

Her biri ayrı bir güzelliğe sahip yaklaşık 3000 kadar ev Kaleiçi’nin incileridir. Cumbalı ve kiremit çatılı bu evler genellikle 2 kattan oluşmaktadır. 3 katlı evlerin varlığı da mevcuttur. Yaz mevsiminin sıcak geçtiği Antalya’da evler sıcağa karşı önlem alacak şekilde bir takım eklentilerle tasarlanmıştır. Ayrıca evler geniş ailelerin yaşayabileceği şekilde yapılmıştır. Asırlar boyu Kaleiçi’nde farklı dinden farklı dil ve ırktan insanlar dostça yaşamışlardır.

Günümüzde yenilenen Kaleiçi evleri, rengarenk boyaları, dış cephe süslemeleri ve işlevsel özellikleri ile binlerce turisti ağırlamaktadır. 1980’lerden sonra Kaleiçi’nde yaşayan insan sayısı azalmış olup, daha çok turizme hizmet etmeye başlamıştır. Kaleiçi’nde sürekli yaşayan çok az kişi olup evlerin çoğu pansiyon, restoran, bar ya da dükkan olarak hizmet vermektedir. Siz de Kaleiçi’nin sokaklarına kendinizi atıp bir birinden özel noktaları, mekanları ve müzeleri mutlaka keşfedin.

Kaleiçi Gezilecek Yerler

1. Yivli Minare Camii ve Külliyesi

Antalya’nın sembolüdür, reklam yüzüdür Yivli Minare. Antalya gezilerinin merak edilen ve ziyaret edilen ilk durağıdır hatta. Muratpaşa ilçesi Kaleiçi semtinde yer alır. Antalya merkezdeki ilk Selçuklu ve İslam eserlerindendir.

Cumhuriyet Meydanı’na geldiğinizde tüm görkemiyle “Merhaba” der ziyaretçilerine. Yivli Minare sadece bir camii olarak bilinse de aslında burası bir külliyedir ve birçok yapı topluluğundan oluşmaktadır. Yivli Minare Külliyesi olarak bilinir ve Yivli Camii, Atabey Armağan Medresesi (II.Gıyaseddin Keyhüsrev Medresesi), İmaret Medresesi (Ulu Cami Medresesi), Mevlevihane, Yivli Minare Hamamı, Zincirkıran Mehmed Bey ve Nigar Hatun türbelerinden oluşmaktadır. Şüphesiz en meşhur yapısı külliyeye de ismini veren “Yivli Minaredir”.

13. yüzyılın ilk çeyreğinde yapıldığı bilinen Yivli Minare Camii’nin aslında bir Bizans kilisesi üzerine kurulduğu tahmin edilmektedir. Sultan I. Alaaddin Keykubat döneminde yapıldığı için ayrıca Alaaddin Camii olarak da anılmaktadır. Yivli Minare Camii şehrin en eski camisi olarak bilinir. Anadolu Selçuklu mimarisinde çok kubbeli camii türünün en eski örneğidir. 6 adet kubbesi bulunmaktadır. Dikdörtgen planlı ve sadedir. Caminin malzemelerine baktığınız zaman antik dönem kalıntılarının da kullanıldığını farkedeceksiniz. Caminin içerisindeki camekanla kapatılan bölümdeki buluntular dikkatinizden kaçmayacaktır. İçerideki devşirme sütunlar ise camiye farklılık katmaktadır.

Yivli Minare, bu yapı topluluğunun en kıymetlisi şüphesiz. Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaaddin Keykubat zamanında yapılmıştır. Kare bir kaide üzerinde yaklaşık 39 metre yüksekliğiyle şehri izlemektedir. Yapının gövdesi tuğla ve firuze renkli çinilerden oluşmaktadır. Gövdesinde var olan 8 yarım silindir şekli bu minareyi eşsiz kılmaktadır. Kısaca 8 yivlidir ve yivlerden dolayı Yivli Minare olarak dillere yerleşmiştir. Selçuklu süsleme sanatında büyük anlam taşıyan “sekiz köşeyi” ya da “sekiz sayısını” sık sık görürüz. Yivli Minare’de de bu özelliği görmekteyiz.

Kaleiçi’nin en yüksek noktası olan Yivli Minare her yerden görülebilmektedir. Antalya gezinize buradan başlamak isabetli olacaktır. Ardından caminin avlusundaki Nigar Hatun (Sultan II.Bayezid’in cariyesidir) Türbesi’ni ziyaret edip külliye bünyesinde bulunan Antalya Mevlevihanesi’ni ziyaret edebilirsiniz. Antalya Mevlevihane Müzesi ücretsizdir. İmaret Medresesi ise içerisinde dükkanların bulunduğu alışveriş yeri olarak hizmet vermektedir.

2. Tarihi Saat Kulesi

Cumhuriyet Caddesi üzerinde, Kalekapısı denilen mevkidedir. Şehrin sembol yapılarından bir diğeri olan Saat Kulesi dış surların üzerine inşa edilmiştir.

Bu saat kulesinin kim tarafından ve ne zaman yapıldığı ile ilgili kesin bir bilgi olmamakla birlikte, Sultan II.Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. senesine ithafen yapıldığı düşünülmektedir. Yapılış yılı 1901 senesine tekabül etmektedir. Kare gövdeli saat kulesinin dört bir tarafında saatler yer almaktadır. En tepesinde ise çan bulunmaktadır.

Saat Kulesi’nin hemen yanındaki heybetli camii ise Tekeli Mehmet Paşa Camii’dir. 1600’lü yıllarda yapıldığı tahmin edilen, Evliya Çelebi’nin de Seyahatnamesi’nde bahsettiği camii Osmanlı dönemi yapısıdır. 2018’den bu yana camide yenilemeler  yapılmaktadır.

3. Hadrian (Hadrianus) Kapısı

Antalya’nın en iyi korunmuş en gösterişli yapılarındandır Hadrian Kapısı. Şehrin simgelerinden biri haline gelen 1870 yaşındaki bu tarihi kapı Antalya’nın en sessiz şahitlerinden biri. Atatürk Caddesi’nde bulunan kapı, dilerseniz Kaleiçi’ne giriş yapabileceğiniz ilk nokta olabilir.

Roma İmparatoru Hadrian (Hadrianus) adına M.S. 130 senesinde inşa edilmiştir. Roma’nın 5 büyük imparatorundan biri olarak kabul edilen (Beş İyi İmparator ya da Evlatlık İmparatorlar diye anıldılar) Hadrian’ın Antalya’yı ziyarete gelişinin anısına inşa edilmiştir. İmparator Hadrianus hüküm süresi boyunca sık sık seyahatler gerçekleştirmiş, Anadolu’da birçok yeri ziyaret etmişti. Bu kapının Pamphylia Bölgesi’nin en güzel kapısı olduğu aşikardır.

Halkın deyimiyle “Üç Kapılar” olarak anılmasının sebebi ise kapının kemerli 3 açıklığa sahip olmasıdır. Ayrıca “Mermer Kapı” olarak da anılır. Kapının her iki tarafında da aynı dönemde yapılmadığı bilinen birer kule yer almaktadır. Kapının güneyindeki kule Julia Sancta Kulesi olarak bilinir ve yapıldığı dönemden bu yana ayaktadır. Kuzeydeki kulenin alt kısmı antik döneme ait olup, üst kısmı ise I. Alaaddin Keykubat döneminde yeniden inşa edilmiştir yani Selçuklu izleri taşır.

Tipik bir Roma taç kapısını andıran Hadrian Kapısı’nın süslemeleri dikkat çekicidir. Roma döneminin ihtişamından örnekler sunan kapı sütunlarla desteklenerek daha göz alıcı hale getirilmiştir. Kapının hem ön hem de arka kısmında 4’er adet sütun yer almaktadır. Mermere hayat veren Roma’nın izlerini fazlasıyla yansıtan kapıdaki oymalar ve kabartmalar göz alıcıdır. Bitkisel motifler, aslan başları tüm inceliğiyle yapıya ihtişam katmaktadır.

Kapıdan geçerken şunu düşünmeden edemiyor insan: Bir tarafta Dünya’nın en popüler turizm merkezlerinden olan Antalya’nın modern yüzü, kapıdan geçince ise Pamphylia’nın antik dönem izleri. Böylesi zengin medeniyetler kucaklaşması dünyanın kaç yerinde var ki?

Antalya’ya gelen her turistin hatıra fotoğrafı çektirmek istediği Hadrian Kapısı’nda sizin de bir fotoğrafınız neden olmasın?

4. Suna – İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi

Burası Kaleiçi’nde mutlaka görülmesi gereken bir etnoğrafya müzesi. Bu müze rahmetli işadamı Vehbi Koç’un kızı Suna Kıraç ve eşi İnan Kıraç tarafından hayata geçirilen bir projedir. Eşi İnan Kıraç ile birçok projede yer alan Pera Müzesi gibi bir müzeyi de hayata geçiren Suna Kıraç malesef 2020 yılı Eylül ayında vefat etmiştir.

Antalya Kaleiçi’ndeki bu müzenin içerisinde korunması gerekli kültür varlığı olarak tescillenmiş iki bina yer almaktadır; geleneksel bir Türk evi ve bir Ortodoks kilisesi. Suna ve İnan Kıraç çifti bu binaları satın almadan evvel ikisi de harap durumdadır. 1993 ile 1995 arasında gerekli tadilatlar yapıldıktan sonra 1995 yılında müze olarak açılışı yapılmıştır. Özel bir müzedir ve girişi ücretlidir. Pazartesi günleri kapalı olan müzenin giriş ücreti ise çok cüzi olup 5 tl’dir.

Antalya’nın kendi kültüründen kesitler sunmakla birlikte güzel Anadolumuz’un gelenekselleşmiş törenlerinin ve adetlerinin de anlatıldığı müze Koç Grubu titizliğini yansıtmaktadır. Buradaki Ortodoks kilisesi "Aya Yorgi Kilisesi" olarak anılmakta ve ara ara bu kilise içerisindeki alanda sanatsal etkinlikler düzenlenmektedir. Kaleiçi’ne yolunuz düşerse bu keyifli müzeyi mutlaka gezin.

5. Antalya Etnoğrafya Müzesi

Kaleiçi’nin bir diğer görülmesi gereken müzelerinden burası. Etnoğrafya Müzesi’nin girişi ücretsiz. Kaleiçi sokaklarında gezinirken bu müzeye yarım saatinizi bile ayırsanız emin olun çok keyif alacaksınız. Çünkü müzenin içerisinde Antalya’nın kültürüne ve insan yaşamına dair çok şey bulacaksınız.

Müze 2 ayrı konaktan oluşmaktadır. Öncelikle üst kısımda kalan konaktan gezinize başlayabilirsiniz. Alt Konak ve Üst Konak olarak ayrılan bu iki yapı 19. yüzyıl tarihli, klasik Osmanlı mimarisinde inşa edilmişlerdir. Alt kısımda kalan konak 1 numara, üst kısımda kalan konak ise 2 numara ile belirtilmişlerdir.

1 numaralı konak yani alt konakta Türk İslam Eserleri yer almaktadır. Özellikle çinilerin dikkat çektiği bu bölümde Selçuklular döneminden Osmanlı dönemine farklı çini eserler teşhir edilmektedir. Kaleiçi kazı çalışmalarından çıkarılan eserler de yine bu bölümdedir. Yine 1 numaralı bu alt konağın ikinci katında da çeşitli silahlar, tabancalar, mühürler, köstekli saatler ve dahası sergilenmektedir. Her biri ayrı ayrı çok özel ve güzel.

2 numaralı konak yani üst konakta ise Antalya yöresine has eşyalar dikkat çekmektedir. Konağın birinci katında Osmanlı döneminden kalan kapı tokmakları, pencere kanatları, kapılar, anahtarlar, yöresel dokumalar dikkat çekmektedir. Camekanlardaki müzik aletleri de Antalya yöresinin halk çalgıları hakkında bilgiler vermektedir. Ayrıca birinci katta Antalya mutfağı canlandırılmış ve çeşitli kap kaçak bu mutfakta teşhire çıkarılmıştır.

İkinci kata çıktığınızda ise Osmanlı döneminin geniş ailelerinin yaşadığı bu evlerdeki odalar ve işlevlerinin canlandırıldığını görüyorsunuz. Misafirlerin ağırlandığı başoda, hane halkının oturup kalktığı günlük oda, yatak odası ve banyo çok güzel tasarlanmış. Camekanlardaki yöresel kıyafetler, gelin-damat kıyafetleri, yöresel takılar ve ziynet eşyaları Antalya’nın yakın geçmişini bizlere anlatıyor. Kültürümüzde ayrı bir yeri olan kahve de unutulmamış. UNESCO’nun Somut Olmayan Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Türk kahvesi geçmiş dönemde de insanımız için çok önemliydi. Bu vesileyle kahve kültürünü anlatan eşyaların da burada yerini almış olması büyük mutluluk tabiki.

Müzenin bahçe kısmında ise çeşitli toplar, gülleler, mezar taşları, Anadolu Selçukluları dönemi kitabeleri, çeşitli mezar taşları sergilenmektedir. Kaleiçi’nde yer alan bu şirin müzeyi gezmek size Antalya’nın yakın geçmişinden büyük ipuçları verecektir.

6. Antalya Deniz Biyolojisi Müzesi

Türkiye’nin ilk deniz biyolojisi müzesidir. Kaleiçi’nin görülmesi gereken en farklı noktalarından birisi kesinlikle. Özellikle de çocuklu ailelerin baş başa zaman geçirip keyif alabileceği bir müze. Müzenin giriş ücreti 6 tl’dir (2020 yılı fiyatıdır), yetişkin, öğrenci, öğretmen, emekli ve aileler için indirim uygulanmaktadır. Pazartesi kapalı olan müze haftanın diğer günleri açıktır.

Türkiye’de deniz biyolojisi adı altında kurulan ilk müze olması burayı farklı kılıyor elbet. Müzenin fikir babası, hatta annesi desek yanlış olmaz, Dr. Elif Özgür Özbek’tir. Antalya doğumlu Elif Hanım, deniz biyolojisi üzerine doktorası olan, ulusal ve uluslararası birçok projede görev alan, bu ana dalda onlarca makale yazan çok kıymetli bir isim. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin de onayı ve desteği ile 2014 yılında bu bina restore edilerek müze olarak açılmıştır.

Müzenin içi hakikaten çok hoş. Mavi renkler sizi Akdeniz’den bir köşedesiniz hissine kaptırıyor. Duvarlar mavi renge boyanmış, bir korsan gemisinin içinde hissi verecek dekorlarla süslemeler yapılmış. Camekanlarda onlarca çeşit deniz canlısı sergilenmekte. Etraftaki halatlar, balıkçı ağları denizi en güzel ifade eden dekorlar kesinlikle. Bir korsan gemisinin içerisinde denizin altını seyrediyor gibi hissiyatla, deniz canlılarını keşfe çıkabileceğiniz böylesi otantik bir müze başka yerde yok.

Müzenin içerisinde toplamda 500 çeşit deniz canlısı bulunmaktadır. Özellikle köpek balıkları gelenlerin en çok dikkatini çeken canlılardan. Vatozlar, sübyeler, kalamarlar, ahtapotlar, karidesler, istakozlar, deniz kestaneleri, onlarca çeşit balık türü ve dahası... Sizlerin de büyük keyif alacağı bu şirin müzeyi es geçmeyin derim.

7. Antalya Oyuncak Müzesi

Antalya Kaleiçi’nde yüzünüzü gülümsetecek bir müze daha... Girişi ücretli olan müzeye makul bir fiyat ödüyorsunuz. Yetişkin 6 tl, aile ücreti 6 tl, öğrenci-öğretmen-emekli ise sadece 3.5 tl (2020 yılı fiyatlarıdır). Özellikle de çocuklu aileler için tavsiye edilebilecek keyif dolu bir müze.

Antalya Oyuncak Müzesi 23 Nisan 2011 yılında hizmete açılmıştır. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı gününde açılan müzede yaklaşık 3 bin oyuncak sergilenmektedir. Bilindiği üzere Türkiye’nin ilk oyuncak müzesi İstanbul’da ardından da İzmir’de kurulmuştu. Antalya Oyuncak Müzesi ise ülkemizin üçüncü oyuncak müzesi olarak ziyaretçilerini ağırlamaktadır.

Ünlü araştırmacı, şair, yazar, gazeteci ve tiyatro oyuncusu Sunay Akın, Türkiye’nin ilk oyuncak müzesini İstanbul’da açmıştı. Antalya Kaleiçi’nde kurulan bu oyuncak müzesi ise 2011 yılında Sunay Akın’ın danışmanlığında, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin önemli bir projesi olarak hayata geçirilmiştir.

İmitasyon da olsa antik dönem oyuncaklarından, günümüz oyuncaklarına kadar birçok örnek sergilenen müzede Anadolu’nun ve dünya ülkelerinin oyuncaklarını görüyorsunuz. 1860’lı yıllardan 1980’lere dek birçok kıymetli antika değerindeki oyuncak gelenlerin yüzünü gülümsetiyor. Sevilen çizgi film karakterleri Pembe Panter, Pinokyo, Red Kit, Daltonlar, Micky Mouse, Casper, Şirinler, Keloğlan, Külkedisi, Nasreddin Hoca ve dahası müzenin olmazsa olmazlarından. Birçok dünya ülkesinden oyuncak örnekleri de müzeye büyük bir zenginlik katmaktadır.

Ülkemizde sayıca az bulunan oyuncak müzelerinden biri olan Kaleiçi’ndeki Oyuncak Müzesi’ni mutlaka gezin görün. Kendi çocukluğunuzdan çok şey bulacağınıza emin olabilirsiniz.

8. Kaleiçi Panoramik Asansör

Oyuncak Müzesi’ne kadar geldiyseniz hemen dibindeki Asansör’e binip Kaleiçi’ni şöyle keyifle izlemey ne dersiniz?

Kaleiçi Panoramik Asansör 2014 yılında yapılmıştır. Yat limanına inişi kolaylaştırmak amacıyla inşa edilen asansör sayesinde Kaleiçi’ne daha kolay ulaşım sağlayabiliyorsunuz. Sadece inişi değil çıkışı da kolaylaştıran bu asansörü Kaleiçi’ni gezip işinizi bitirdikten sonra kullanabilirsiniz. Yukarı çıktığınızda ise Kaleiçi’nin enfes manzarası eşliğinde birşeyler yudumlayarak yorgunluğunuzu atabilirsiniz. Gelenlerin mutlaka hatıra fotoğrafı çektirdiği yerde birçok kafe mevcut. Unutmadan Asansör’e binmek için para ödemiyorsunuz yani ücretsiz.

9. Kaleiçi Yat Limanı

Kaleiçi’nde deniz kıyısına ulaştığınızda, falezlerin üzerine kurulu bu kentin en tarihi noktasına ulaşmış oluyorsunuz aslında. Antik dönemde burada Korykos isminde bir korsan limanının varlığı bilinmektedir. Tarihin tozlu sayfalarında kalan Korykos, yerini 2000’li yılların modern Antalya’sına devrederken gecesi de gündüzü de ayrı keyifli  bir yat marinası ortaya çıkarmıştır. Antalya’ya gelip yat limanına uğramadan dönmek olmaz.

Tarihi surların gözcülüğünde güzel bir akşam yemeği, otantik bir Akdeniz menüsü için yat limanı doğru adres olacaktır. Burada bulunan lezzetli restoranlarda taze deniz ürünleri eşliğinde Kaleiçi’nin keyfini çıkartabilirsiniz.

Yat limanında yapabileceğiniz bir diğer aktivite ise tekne turlarına katılmak olabilir. Günübirlik ya da saatlik tekne turları ile Antalya’yı ve falezleri denizden izleme şansınız oluyor. Limanda yer alan teknelerden bilgi alabilir, ücretleri ve teknenin programını netleştirebilirsiniz.

Şüphesiz Yat Limanı’nın en şirin yapısı ise altıgen planlı olarak inşa edilen İskele Mescidi (İskele Camii) olacaktır. Osmanlı son dönem yapılarından olan 1903 tarihli bu şirin mescit, Teke Mutasarrıfı Bedirhan Paşazadelerden Kenan Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. Kendisi gibi küçük olan ahşap minaresi ise şirin ve otantik görünümü ile yat limanına farklılık katmaktadır.

10. Kırk Merdiven

İskele Mescidi’ne çok yakın konumdaki Kırk Merdiven Kaleiçi’nin tarihi noktalarındandır. Ancak hemen belirtelim ki kırk merdivenden çıkmak yada inmek istiyorsanız çok ama çok dikkatli olmanız gerekiyor. Merdivenler çok kaygan ve yıllar içerisindeki aşınmadan dolayı kaygan hale gelen basamaklarda kayma ihtimaliniz çok yüksek. O yüzden ya tutunarak çok dikkatli yürümek lazım ya da hiç yürümemek.

Kırk Merdiven’in bilinen tarihçesi ise; 1117 senesinde Selçuklu hükümdarı Melikşah ile Bizans imparatoru Aleksius arasında bir anlaşma yapılır. Bu anlaşma gereği Antalya Limanı Bizanslılar’a verilir. Bizans ise burayı ihmal eder ve liman Venedikliler’in eline geçer. Bu merdivenler de işte o dönemde Venedikliler tarafından buraya inşa edilir.

Kent merkezi ile yat limanı arasında çok önemli bir geçiş noktası olan Kırk Merdiven kesme blok taşlardan inşa edilmiştir. Bizans dönemi yegane eserlerinden biri olması açısından Antalya için büyük bir kültür mirasıdır ve çok kıymetlidir. İsmi Kırk Merdiven olsa da aslında 44 basamaktan oluştuğunu belirtelim.

11. Keçili Park ve Mermerli Plajı

Kaleiçi’nin tek plajı Mermerli Plajı ve hemen üst tarafında yer alan Keçili Park görülmesi gereken yerlerden. Yaz dönemi Mermerli Plajı çok yoğun olmaktadır. Zaten küçük olan plaj yaz boyu tıklık tıklım olsa da baharlarda fotoğraf meraklılarına güzel manzarası sunmaktadır. Keçili Park ise içerisinde yer alan iki keçi heykelinden ismini alan, yüksek konumda olduğu için manzarası ile gelenlerin beğenisini kazanan güzel bir park. Vaktiniz varsa mutlaka uğrayın, sizin de burada resminiz olsun.

12. Hıdırlık Kulesi

Tam yapım tarihi bilinmese de M.S. 2. yüzyıl yapısı olduğu hatta imparator Hadrian döneminde yapıldığı söylenmektedir. Hıdırlık Kulesi de kentin simgeleşmiş yapılarından biridir. Kaleiçi surlarının güneyinde yer almaktadır.

Karaalioğlu Parkı’nın deniz tarafında yer alan kule gündüz ayrı güzeldir, gece ise ışıklandırılmış haliyle bambaşka bir şekle bürünür sanki. Alt kısmı kare şeklinde, üst kısmı ise silindir gövdeli olarak tasarlanmıştır. 14 metre yüksekliğe sahiptir. Kule asırlar boyunca hem savunma amaçlı hem de denizden gelebilecek bir tehlikeye karşı gözetleme amaçlı kullanılmıştır.

13. Karaalioğlu Parkı

Hıdırlık Kulesi’ni de içine alan Karaalioğlu Parkı’nda küçük de olsa bir yürüyüş yapmadan dönmemek lazım. Antalya’nın en güzel parkıdır burası. Hele hele akşam üzeri gün batarken manzarası ile içinizi bir hoş eder. Fırsatınız varsa bir gün batımını burada deniz kıyısında izleyin derim.

1930’lu yıllarda temelleri atılan park, yıllardır Antalyalılar için bir ritüel haline gelmiştir. O günden bugüne sürekli emek verilen, büyüyen bu park şehrin simgelerinden biri olmuştur. Her Antalyalı için özeldir burası.

Parkın içerisinde bulunan ana caddeler, yürüyüş yolları, havuzlar, heykeller, ağaçlar, bitkiler size dolu dolu bir nefes aldıracaktır. Kaleiçi’nin bir adım ötesindeki Karaalioğlu Parkı’nda gezip, Beydağları’nın büyülü gün batımı manzarasında gününüzü taçlandırabilirsiniz.

14. Karatay Medresesi

Kaleiçi’nin bir diğer ismi pek bilinmeyen kıymetli yapısı da Karatay Medresesi’dir. 1250-1251 yıllarında Selçuklu Sultanı II. İzzeddin Keykavus döneminde inşa edilmiştir. Celaleddin Karatay tarafından yapıldığı için Karatay Medresesi olarak anılmıştır. Özellikle taç kapısı Selçuklu zengin işçiliği ile dikkat çekmektedir. Yapıdan malesef günümüze kalan pek fazla birşey yok. Lakin Anadolu Selçuklu döneminden kalan tek medrese olması açısından büyük önem taşımaktadır.

*** Kaleiçi’nde bunların dışında daha birçok tarihi yapı bulunuyor. Yürüyüşünüz sırasında birden karşınıza çıkacak tarihi yapılardan bazıları ise; Yenikapı Hamamı (19. yüzyıl), Yenikapı Rum Kilisesi (Hagios Alypios Kilisesi – 19. yüzyıl), Sultan Alaaddin Camii (Panhagia Kilisesi – 1834) olacaktır.

Kaleiçi’nde Konaklama

Şayet Antalya’ya gelip de Kaleiçi’nde kalma fikrindeyseniz birçok alternatif olduğunu söyleyelim. Kaleiçi’nin tarihi sokaklarında mistik bir konaklama yapmak için butik oteller tam size göre olacaktır. Gerek yat limanına yakın konumda gerekse daha yukarı kesimde birçok butik otel ve pansiyon mevcut. Burada tercih size kalıyor elbet.

Kaleiçi’nde Yeme – İçme Mekanları

Kaleiçi’nde yeme-içme seçenekleri fazlasıyla mevcut. Şayet yat limanında denize yakın bir konumda bir şeyler yemek istiyorsanız İskele Fish Steak House tavsiye edilecekler arasında. Aynalı ise yine yat limanında bulunan leziz mekanlardan birisi.

Şayet Kaleiçi’nin dar sokaklarında kurulu otantik mekanlar peşindeyseniz öyleyse Yemenli Meyhanesi ilk tavsiyemiz olacaktır. Güleryüzlü personeli ve hizmeti ile memnun kalacağınız mekanlardan birisi. Canlı müziği, mezeleri, deniz mahsülleri hakikaten çok lezzetli.

Yine Balıkçı Meyhanesi Kaleiçi de en çok tercih edilen mekanlardan biri. Nezih bir mekan, lezzetli sunumlar. Müdavim ise kahvaltısı ve akşam yemekleri ile gayet güzel bir mekan. Lavin Meyhane ise kesinlikle Kaleiçi’nin en güzel mekanlarından.

Tabiki de çok daha fazlası var. Gece hayatının coşkulu geçtiği Kaleiçi’nde birçok bar, restoran, canlı müzik yapan pub mevcut. Nerede eğlenmek nerede yemek size kalmış ama Antalya gezinizde bir akşamınızı dolu dolu Kaleiçi’nde mutlaka geçirin.

Antalya Kaleiçi hem ülkemizin hem de dünyanın en turistik yerlerinden. Fırsat dahilinde Antalya Kaleiçi'ni programınıza mutlaka ekleyin.

Seyahatleriniz RehberName tadında olsun...

İyi Geziler...

Popüler Yazılar

SÖZLEŞME

Bu internet sitesine girilmesi veya mobil uygulamanın kullanılması sitenin ya da sitedeki bilgilerin ve diğer verilerin programların vs. kullanılması sebebiyle, sözleşmenin ihlali, haksız fiil, ya da başkaca sebeplere binaen, doğabilecek doğrudan ya da dolaylı hiçbir zararlardan REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını, tarafımdan internet sitesinde E-Bültene üye olmak için veya başkaca bir sebeple verdiğim kişisel verileri, özellikle de isim, adres, telefon numarası, e-posta adresi, banka bilgisi, yaş ve cinsiyetle ilgili benzeri bilgileri kendi rızam ile paylaştığımı, REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun nin bu bilgileri kullanmasına muvafakat ettiğimi, bu bilgilerin 3.gerçek ve/veya tüzel kişilerin eline geçmesi ve bu şekilde olumsuz yönde kullanılması halinde ve/veya bu bilgilerin başkaca kişiler ile paylaşılması halinde REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını gayri kabili rücu, kabul, beyan ve taahhüt ederim.