Antalya'da Gezilecek Yerler | En Güzel 30 Yer

Antalya Gezilecek Yerler

Antalya gezilecek yerler nereleridir? Antalya'da mutlaka görmeniz, gezmeniz gereken yerler nelerdir? Antik kentler, müzeler, kanyonlar, şelaler ve mağaralar...

Antalya, ülkemizin turizm başkenti, tarih ve doğanın el ele omuz omuza olduğu bir coğrafyadadır. Aslında sadece ülkemizin turizm başkenti dersek biraz eksik olur Antalya için. Antalya, Dünyanın önde gelen turizm noktalarından birisidir. Bu sebeple Antalya gezilecek yerler de saymakla bitmez tabii ki.

Pergamon Kralı II. Attalos “Bana yeryüzündeki cenneti bulun!” demişti askerlerine. Onlarda aradılar, taradılar buldular. Sonrada buldukları yere Attelia’yı kurdular. Antalya ilk ismiyle Attelia diğer bir deyişle II. Attalos’un tabiriyle yeryüzündeki cennet.

Antalya dendiğinde aklına şu muhteşem üçlü gelmeyen yoktur heralde: Deniz, kum, güneş.

Antalya bu üçlüden çok daha fazlasına sahip. Aslında bu üçlü Antalya’nın sahip olduğu tarihi, doğal, kültürel güzelliklerin biraz gölgelenmesine sebep olsa da artık öncekinden çok daha fazla merak ediliyorlar.

Zaten Antalya’ya vardığınızda ve şehri şöyle bir görmeye başladığınızda sıradan bir şehir olmadığını ve yerleşim yerinden çok daha fazlası olduğunu anlamanız uzun sürmeyecek. Çok güzel bir şehir Antalya ama yaz ayları hariç... Yazında masmavi Akdeniz var. Antalya’da Akdeniz 12 ay aktif kullanılıyor neredeyse ama yaz sıcaklarında daha da bir kıymetli.

Antalya, Torosların eteklerinde, körfezin tam merkezinde kurulan bir şehir. Antik Çağ’ın önemli üç bölgesinin kesiştiği yer. Antalya’nın batısı Likya, doğusu Pamfilya ve kuzeyi ise Pisidya bölgesidir. Antik kentleriyle, mitolojik hikayeleri, efsaneleri ve yaşanmışlıklarıyla Anadolu’nun temelini atıldığı topraklardır.

Antalya’nın güzellikleri tabii sadece merkezle sınırlı değil. Antalya, en doğusunda bulunan Gazipaşa’dan en batısındaki Kaş’a kadar birbirinden güzel değerler barındırıyor. Herkesin beklentisi, öncelik sırası farklıdır mutlaka. Zevkler ve renkler tartışılmaz da derler ama Antalya’nın da pek bir tartışılacak durumu da yok. Kendinize göre bir yer bulamama şansınız yok bu şehirde.

En doğusundan en batısına antik kentleri, mağaraları, şelaleleri, doğası ve külürel değerleriyle Antalya’nın olmazsa olmaz en güzel yerlerini, Antalya'nın tarihi yerlerini, Yani Antalya'nın mutlaka gezilmesi görülmesi gereken yerlerini sıralıyoruz.

Antalya Gezilecek Yerler

1. Kaleiçi

Kaleiçi, "Antalya’nın İncisi" bambaşka bir gizem yüklü. Bir tarafında Akdeniz bir tarafında cumbalı evler ve birbirine karışan asırlık yaşamlar. Tarihi surların arasında hüküm sürmüş sokaklar, göz kamaştırıcı tarihi konaklar. Geçmişle bugünün kol kola birlikteliği Kaleiçi.

Kaleiçi, Antalya merkeze geldiğinizde keşfe başlayacağınız ilk nokta olmalı. Sadece yaz mevsimi değil, 365 gün, yaz-kış Kaleiçi’ni gezebilirsiniz. Eğer hala Kaleiçi’ni görüp bir nefes de olsa içinize çekmediyseniz büyük kayıp. Fırsat dahilinde gezi planınıza eklemeniz gereken ilk rotalardan biri olmalı Antalya Kaleiçi.

Yivli Minare Camii, Saat Kulesi, Hadrian Kapısı, Kırkmerdiven, Mermerli Plajı, Kaleiçi Yat Limanı ve Suna-İnan Kıraç Müzesi ve çok daha fazlası...

2. Antalya Müzesi

Antalya Müzesi (Antalya Arkeoloji Müzesi),şehir merkezinde bulunan ve Antalya’dan gelip geçen uygarlıkların eserlerini görebileceğiniz eşsiz bir müzedir. Özellikle Roma döneminden kalan imparator, tanrı ve tanrıça heykelleriyle Dünya’nın en zengin Roma heykelleri müzelerinden birisidir. Müzede Perge Antik Kenti eserleri öne çıkar.

1988 yılında “Avrupa Konseyi Yılın Müzesi” ödülünü de alan Antalya Müzesi, Cumhuriyet’in de ilk müzelerinden birisidir. Müzede Alt Paleolitik Çağ’dan yani binlerce yıl öncesinden Anadolu Selçuklu dönemine kadar birçok eseri görebileceksiniz...

3. Sandland

Sandland Antalya, deniz-kum-güneş üçlüsünden özellikle kuma çok daha farklı bir anlamın yüklendiği bir sanat merkezi adeta. Sanat, yaratıcılık ve eğlencenin ortak noktası olan Sandland, Antalya’nın mutlaka görülmesi gereken yerlerinden birisidir. 10 bin metrekarelik alanda sadece kum ve su kullanılarak yapılan birbirinden güzel kum heykeller 7’den 70’e herkesin ilgisini çekecek güzellikte.

Sandland şu an “Deniz Efsaneleri” teması ile ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. Dünya’nın En Fantastik Müzesi sloganıyla hizmet veren Sandland Antalya’da Uzakdoğu’dan, Amerika’ya, Ortadoğu’dan Avrupa’ya birçok mitololojik varlık bulunuyor...

4. Konyaaltı Plajı

Konyaaltı Plajı, Antalya Konyaaltı’nda bulunan ve sadece bizim değil dünyanın tanıdığı bir plaj. Şehir merkezinde olduğu için ne konaklama ne de yiyecek sıkıntınız var. Hepsini canınızın istediği gibi halledebilirsiniz. 4,5 kilometrelik uzunluğuyla sahip olan plajda ücretli olan bölülerin yanı sıra halk plajı da bulunuyor...

5. Delik Deniz (Kral Koyu)

İşte en fantastik koylardan biri olan Delik Deniz (Kral Koyu) ve Antiochia Ad Cragum Antik Kenti...

Delik deniz diye bilinen koy aynı zamanda Kral Koyu diye de anılıyor. Daha eskiden Güney Kalesi olarak bilinirmiş. Kral Antiochos'un burada denize girdiği düşünülüyor o yüzden Kral Koyu diye anılmış yıllarca.

Alanya merkeze yaklaşık 65 kilometre mesafede, Gazipaşa’ya ise 25 kilometre mesafede bulunan Delik Deniz Kral Koyu muhteşem denizi ve doğası ile büyülüyor adeta. Anamur istikametinden gelirseniz Anamur’dan neredeyse 65 kilometre uzaklıkta bulunuyor...

6. Dim Mağarası

Dim Mağarası, 1993 yılında çoğunluğu yerbilimcilerden oluşan kişilerce kurulan MAĞTUR Mağara Turizmi ve Anonim Şirketi tarafından 1998 yılında ülke turizmine kazandırıldı. Ülkemizde özel sektör vasıtasıyla turizme açılan ilk mağaradır.

Torosların Cebel Reis Dağı eteklerinde bulunan Dim Mağarası karstik bir mağara. Aslında karstik oluşumlar bölgede en yoğun görülen oluşumlar.

Mağaranın içerisi kireçtaşlarının erimesi ve ardından geçirdiği evreler sonrası katılaşmasıyla oluşan, izlemeye doyamayacağınız oluşumlarla dolu. Mağaranın ise 1 milyon yaşında olabileceği düşünülüyor...

7. Alanya

Antalya’ya yaklaşık 140 km. mesafede olan Alanya yerli turistlerin yanı sıra özellikle Rus ve Almanların da gözbebeği diyebileceğimiz önemli bir turizm merkezi.

Akdeniz’i boydan boya geçen Torosların güney yamacında bulunan Alanya’da deniz-kum-güneş üçlüsü ilk sırada yer alır. Fakat tarihiyle, doğasıyla, kültürüyle ve flora-faunasıyla da gezmeye ve görmeye değer çok şeye sahip.

Özellikle Selçuklu Dönemi eserleri ile ön planda olan Alanya’da Pamfilya kentlerini, kanyonlarını, şelaleleri, mağaraları gezmeden, görmeden dönmemelisiniz.

Tabii en başta Alanya Kalesi, Kızılkule ve Tersane’yi gezip görmek Alanya için unutulmaz bir başlangıç olacaktır...

8. Sapadere Kanyonu

Sapadere Kanyonu, deniz - kum - güneş üçlüsünden sıkılıp doğayla başbaşa kalmak isteyenlere alternatif bir rota. Üstelik yaz döneminde şehrin neminden ve sıcağından bunalanlar için de serin bir kaçamak imkanı. Kanyona varınca aracınızı park alanına bırakıp gişeye yönelin. Daha gişeye gelmeden sol taraftaki küçük göletlerin görüntüsü bile hayranlık uyandırıcı. Suyu çok soğuk ama yüzenler bir hayli fazla. Dilerseniz bu kısımda oturup bir şeyler içebileceğiniz kafeterya tarzında bir işletme mevcut...

9. Manavgat Şelalesi

Antalya’ya gelen ziyaretçilerin not defterinde ilk sıralarda yer alan Manavgat Şelalesi ülkemizin de en turistik rotalarından biri. Akdeniz Bölgesi’nin en popüler şelalesi Manavgat Şelalesi yerli-yabancı turist için olmazsa olmaz gezi duraklarından.

Manavgat Nehri 93 kilometre uzunluğundadır. Ülkemizin en düzenli rejimi olan ırmağı olarak bilinir. Geçtiği kanyonlardaki yer altı suları Manavgat Nehri’ni beslemektedir. 93 km boyunca ilerleyen su Manavgat ilçe merkezinin  doğusundan Akdeniz’e dökülür. Tabii ki dökülmeden önce ilçenin 4 km kadar kuzeyindeki alanda şelaleyi oluşturur ve enfes bir manzara ortaya çıkartır...

10. Side Antik Kenti

Gözalıcı, ihtişamlı, etkileyici... Başka hangi kelimeler anlatabilir Side’yi acaba? Tarih kokan sokaklarında kendinize de bir yer aramak gibi Side’yi gezmek...  Zaman makinesinde yolculuğa çıkıp geri gelmek istememek. Antik tiyatroda o gün sahnelenen oyunda Akdeniz sıcaklığında alkış tutmak... Dantel gibi işlenmiş mermere kendinden bir ruh katmak.... Kendinizden çok şey bulacağınız hatta aşka geleceğiniz bir yerleşim Side...

Antalya’nın bu kadim kenti Side, hayranlık uyandıran tarihi eserleri ile akılları baştan alıyor. Gidin, görün, keşfedin... Aklınız Side’de kalacak emin olun. Sizler için dolu dolu bir Side Antik Kenti Gezi Rehberi hazırladık. Side’ye ayak bastığınız andan itibaren adım adım neleri göreceksiniz, hangi yapılar mevcut? Şimdi bu bereketli “nar” kentini birlikte keşfedelim...

11. İbradı Ormana Düğmeli Evler

Kaynak: www.ormana.bel.tr/tr/antalya-akseki-ibradi-ormana-neler-yapilir/ormana-dugmeli-evler

Düğmeli Evler, Antalya’da denizden uzakta Toroslarda özellikle Akseki ve İbradı köylerinde yoğunlukla görebileceğiniz bir mimaridir. Bunun en güzel örneklerinden birisi de İbradı’ya 2 km mesafede bulunan Ormana Beldesindeki evlerdir. Dediğimiz gibi sadece burada değil, civardaki birçok köyde bu mimariyi görmeniz mümkün. Ormana bunların en güzel örneklerine sahip olanlardan sadece birisidir...

12. Aspendos Tiyatrosu

Antalya'nın Serik ilçesinin Belkıs Köyünde bulunan Aspendos Antik Kenti'nin en meşhur yapısıdır. Aspendos Tiyatrosu, Aspendos dendiğinde kentin kendisinden önce herkesin aklına gelen ilk yapıdır. Tiyatronun dışında biraz da su kemerleri bilinir. Bunların dışında özel araştırma yapılmadıysa akla başka bir şey gelmez.

Tiyatronun bu denli ön planda olması kentte açığa çıkarılmamış çok fazla yapı olmamasından değil, tiyatronun ihtişamındandır. Tiyatro yapısının da hakkını yemeyelim. Bütün şehir ortaya çıkarılmış olsa bile bu tiyatro yine Aspendos’un simgesi olacaktır. Çünkü sadece Anadolu’nun değil, Akdeniz Dünyası’nın en iyi korunmuş ve en etkileyici akustiğine sahip bir Roma Tiyatrosudur.

13. Köprülü Kanyon

Köprülü Kanyon Milli Parkı ise il sınırlarında bulunan ve adı herkesçe bilinmeyen gizli bir cennet. Buraya özellikle de rafting yapmak için gelenler kanyonun keyfinden vazgeçemiyor. Ziyaretçileri buraya çeken sadece rafting değil elbet. Burada var olan müthiş doğa, mağaralar, kanyonlar, akan suyun büyüsü ve yüzlerce yıllık Selge Antik Kenti’nin geçmişi...

Burada konaklama yaparsanız büyük keyif, yapmasanız bile dolu dolu geçireceğiniz koca bir gününüz olacak kanyonda.

Köprülü Kanyon Milli Parkı, Antalya’nın kuzeydoğusunda yer alır ve Antalya merkeze yaklaşık 90 km mesafededir. Kanyon, Antalya’nın şelalesiyle ünlü Manavgat ilçesi sınırlarında bulunmaktadır. Manavgat merkeze ise yaklaşık 65 km mesafe bulunur.

14. Perge Antik Kenti

Bugün antik kent deyince ilk akla gelen yerlerden biridir Perge Antik Kenti. Bir zamanlar Pamfilya (Pamphlia) Bölgesi’nin başkentiydi Perge. O muazzam başkentten kalan yapılar, göz alıcı arkeolojik buluntular, kentin dünü ve bugünü tarih severleri sarıp sarmalar. Arkeoloji ve tarih dolu bir yolculuğa çıkmak isteyenlerin adresidir Perge.

Antalya’nın bir adım ötesindeki Perge Antik Kenti, Türkiye’de mutlaka görülecek yerler listenizde yerini almalı. Mimarisi ve göz alıcı heykelleri ile ünlü olan kent, 2009 senesinde UNESCO Geçici Miras Listesi’ne alınmıştır. Esas listeye alınmayı hakeden Perge, dileriz Antalya’nın 20 yıldan fazladır esas listeye alınmayı bekleyen diğer 8 mirası gibi bir an evvel hakettiği yere ulaşır...

15. Yukarı Düden Şelalesi ve Aşağı Düden (Karpuzkaldıran) Şelalesi

Antalya’da şelale deyince akla ilk gelenlerdendir Düden. Fakat Düden Şelalesi tek bir şelale değildir. Yukarı Düden ve Aşağı Düden olarak iki farklı şelale vardır.

Yukarı Düden Şelalesi, Antalya şehir merkezide yaklaşık 10 km mesafede yer alıyor. Kepez ilçesi sınırlarındaki Yukarı Düden, tarihte "İskender Şelalesi" olarak anılmıştır. Bunun sebebi ise Büyük İskender’in bölgeyi fethi sırasında atlarını dinlendirip su ihtiyacını burada karşılaması olarak gösterilir...

Karpuzkaldıran ya da Aşağı Düden Şelalesi, Düden Çayının 40 metre yüksekliğe sahip falezlerden aşağı doğru dökülmesiyle oluşur. Akdeniz’e ulaşan su akarken enfes bir manzara oluşturur. Gelenleri büyüleyen bu manzara Antalya’nın kesinlikle görülmesi gereken yerlerinden.

Su 40 metreden aşağı düşerken adeta bir sis bulutu oluşturuyor. Bölgenin ismi Karpuzkaldıran diye bilindiği için bu şelaleye “Karpuzkaldıran Şelalesi” de denmiştir. Ayrıca Kıyı Düden olarak da bahsedilir...

16. Termessos Antik Kenti

Hani hep derler ya doğa tarih iç içe diye... Termessos Antik Kenti, işte bu tabirin tam anlamıyla uyduğu, yerini bulduğu yerdir. Ulaşılması ne kadar zorsa, kıymeti de o kadar çok diye mi bilinmez ama mutlaka görmeniz gereken yerlerden birisidir. TermessosTabii Termessos Antik Kenti’ni de içine alan ve bu güzelliklerin doğa kısmını ifade eden Güllük Dağı Milli Parkı ile beraber.

Kartal yuvası diye tabir edilen yerler vardır ya işte Termessos da aynen böyle bir yer. 1050 metre yükseklikte, manzarası ve doğasıyla eşsiz ve bir o kadar da ulaşılması güç... Bundan dolayı Büyük İskender’in alamadığı nadir yerlerden birisidir...

17. Karain Mağarası

Karain Mağarası, yaklaşık 500 bin yıldır insanoğlunun yaşadığıve barındığı bir yerleşim yeri olmasıyla Dünya insanlık tarihinin önemli yerlerinden birisidir. 500 bin dediğimizde önce bir düşünmek lazım aslında. 10 sene öncesi dediğimizde bile “Ooo ne kadar çok olmuş.” denir sohbetlerde. Dile kolay ama tam 500 bin yıl öncesinde Torosların eteklerinde ve muhakkak bambaşka bir doğa, flora ve fauna içerisinde yaşam mücadelesi veren insanoğlu.

Anadolu’da Paleolitik Çağ’ın Dünya’daki önemli yerleşimlerinden olan ve Neandertal olarak adlandırılan insanların yaşadığı Karain Mağarası, Antalya’nın bir başka yüzüdür. Hep deniziyle, antik kentleriyle, doğal güzellikleriyle andığımız şehrin binlerce yıl öncesinde atılan temelleridir belki de...

18. Tahtalı Dağı Teleferik

Yolunuz Kemer taraflarına düşüyorsa Tahtalı Dağı’nın zirvesine çıkan Tahtalı Teleferik’i mutlaka denemelisiniz. Biraz adrenalin ve macera, biraz da doğayla baş başa olayım diyorsanız Tahtalı Dağı'nın zirvesi tam size göre.

Tahtalı Dağı, Kemer sahil şeridinin en yüksek noktasıdır. 2365 metre yüksekliğe sahiptir. Batı Toroslar’ın içerisinde yer alan Olimpos Beydağları Milli Parkı sınırlarında bulunmaktadır. Sahil şeridi boyunca ilerlerken tüm haşmeti ile selam duran Tahtalı Dağı’nı farketmemek mümkün değildir. Antalya’ya yaklaşık 60 km, Kemer’e 18 km, Olimpos Antik Kenti’ne 35 km, Adrasan’a ise yaklaşık 50 km mesafededir...

19. Phaselis Antik Kenti

Phaselis Antik KentiAntalya sınırlarında bulunan Akdeniz kıyısında kurulu, yüzlerce yıllık geçmişe sahip bir antik kenttir. İsmi fazla bilinmez, çok da anılmaz. Lakin son yıllarda özellikle de yüzmeyi tercih edenlerin adresi oldu Phaselis (Faselis).

Antalya ilimizin sınırlarında yer alan Phaselis, Antalya Körfezi’nin batısında kalmaktadır. Antalya merkeze 55 km mesafede yer alan Phaselis, Kemer ilçesine bağlıdır. Kemer merkezden ise yaklaşık 15 km mesafede yer almaktadır.

Tahtalı (Olimpos) Teleferik’e çok yakın konumdadır. Çıralı’ya yaklaşık 25 km, Olimpos Antik Kenti’ne 28 km, Adrasan’a ise 40 km mesafededir. Phaselis Antik Kenti, Kaş ile Kemer arasında uğranılacak en özel noktalardan birisidir.

20. Olympos Antik Kenti – Plaj ve Yanartaş

Olympos Antik Kenti, doğası, tarihi ve kültürüyle ülkemizin yanı sıra Dünyanın en önemli bölgelerinden birisi olan yer olan Likya’nın en önemli kentlerinden birisidir.  Antalya’nın Kumluca ilçesinde bulunan bu kent aynı zamanda Likya Yolu’nun da en gözde parkurlarından birisinin de geçtiği yerdedir.

Olympos denince ya bu dağlar akla geliverir ya da Olympos kentinin kalıntılarının içerisinden yürüyerek ulaştığınız sahil. Bir de bu isimle özdeşleşmiş Çıralı - Yanartaş’ı da unutmamak gerekiyor. Zaten buna biraz sonra da değineceğiz...

21. Adrasan – Suluada

Adrasan, sakin ve huzurlu, doğanın içinde, daha mütevazi bir tatil planlıyorsanız en doğru tercihlerden biri olacaktır. Konumu, doğallığı, tertemiz denizi, billur gibi koyları ve sakinliği ile Adrasan bu tarz tatil isteyenlerin vazgeçilmezi haline geldi.

Türkiye’nin Akdeniz’de bulunan adası Suluada, son zamanlarda inanılmaz revaçta. “Antalya’nın Maldivleri” hatta “Akdeniz’in Maldivleri” olarak ün yapan Suluada, göz alıcı denizi ve kumu ile mest ediyor...

22. Myra Antik Kenti

Myra Antik Kenti, Akdeniz kıyılarının en çok turist çeken kentlerindendir. Sahip olduğu tiyatrosu ve kaya mezarları ile kendine hayran bırakıyor. Likya uygarlığının zengin kenti Myra; 2500 yıllık geçmişi, Likya tipi görkemli mezarları, tiyatrosu ve tüm dünyaca tanınan  Noel Baba’ya (Aziz Nicholas) ev sahipliği yapmasıyla meşhur.

Myra isminin nereden geldiğine yönelik bir kaç iddia bulunmaktadır. Genel olarak bilinen anlamı “Yüce Ana Tanrıçanın Yeri.” Myra Antik Kenti kazı başkanı Prof. Dr. Nevzat Çevik, kentin ilk isminin “Muri” olduğunu söyler. Muri ismi zamanla da “Myra” olarak telaffuz edilmiştir.

Likçe yazıtlarda ise “Myrrh” olarak geçer kentin ismi...

23. Demre St. Nicholas Kilisesi

Noel Baba diye bilinen karakter Aziz Nikolas’tır. “Aziz Nikola, Aziz Nikolas, Aziz Nikolaos” gibi küçük farklılıklarla yazılıp söylense de hepimiz için Noel Baba'dır O. Anadolu coğrafyasında yetişmiş bir isimdir Aziz Nikola.

Bugünkü Teke Yarımadası’nda Likya Uygarlığı sınırları içerisinde yerini almış Patara kentinde, M.S. 3. yüzyıl sonlarına doğru dünyaya gelmiştir. Her ne kadar Aziz Nikola, Myra (Demre) şehriyle özdeşleşmişse de asıl doğum yeri Patara’dır.

24. Andriake ve Likya Uygarlıkları Müzesi

Antalya’nın batıda kalan ilçesi Demre sınırlarında yer alan Andriake, Demre merkeze 5 km mesafede yer alır. Kaş’tan 45 km mesafede yer alan bu liman kenti, Kekova ile  Demre arasında konumlanmaktadır. Bugün bulunduğu bölge Çayağzı olarak bilinir.

Andriake kenti, kendisi gibi birkaç küçük kent ile birlikte adı daha az duyulan yerleşimlerdendi. Çünkü Andriake her ne kadar bir yerleşim olsa da, daha çok Myra Antik Kenti'nin limanı olarak yaşamına devam etmekteydi...

Müzede 8 salon yer alıyor. Bu 8 salondan ilkinde Likya Tarihi ve Coğrafyası anlatılıyor. Likya Bölgesi hakkında panolar, Likya’nın ünlü kentleri hakkında bilgilendirmeler,  Andriake ve Granarium hakkında bilgi, ilk Likya bölgesi seyyahlarının isimleri ve fotoğrafları, 12 Tanrılı adak steli, genel Likya coğrafyası sergileniyor...

25. Kekova; Batık Şehir

Türkiye’nin en gizemli, en otantik yerlerinden biri olan Kekova Bölgesi (Üçağız, Kaleköy (Simena), Kekova Adası) doğası ve tarihi ile mutlaka görmeniz gereken rotalardan.

Şunu baştan söylemek gerekirse; bugün “Batık Şehir” olarak ün yapan Kekova Adası tüm bölgeye de ismini vermiştir. Kekova dediğimiz yer aslında burada yer alan ve tekne turlarıyla gidip yakınından geçerek ziyaret ettiğimiz adadır. Kekova Adası bu körfeze ve bölgeye ismini vermiştir.

Antik Likya Bölgesi’nde yer alan Kekova yine Likya dilinde “Dolichiste” olarak bilinmekteydi. Işık Ülkesi Likya’nın tarihi kentlerine kucak açan bu coğrafyada Kekova Adası üzerinde Dolichiste Antik Kenti yer alıyordu. Kekova’nın isim kökeninin ise “Khawakuwa” kelimesinden geldiği iddia edilmektedir. Zamanla da Kekova olarak dillere yerleştiği bilinmektedir...

26. Kaş

Kaş, bir kere gittiğinizde, bir daha unutamayacağınız, tatil zamanı geldiğinde gözlerinizi kapadığınızda hep aklınızda canlanan yerdir. Bir gidenin vazgeçemediği yerdir Kaş. Diğer tatil yörelerinde olduğu gibi yüksek binaların arasında kaybolmazsınız Kaş’ta. Kendinizi evinizde hisseder, doyamazsınız bu kente.

Adı gibi büyük bir yerleşim değildir ama merkeziyle ve özellikle çevresiyle çok önemli değerleri barındırır içerisinde. Merkezinde az katlı küçük yapıların arasında, arnavut kaldırımlı sokaklarda gezerken, her yer bir fotoğraf karesi gibi gelir gözünüze.

Kaş, Adriyatik Denizi’nde Dubrovnik kıyılarında gördüğümüz dalmaçya kıyı tipinin ülkemizdeki tek örneğidir. Rahatlıkla gezebileceğiniz küçük şirin bir merkezin dışında ise Patara’dan, Xanthos’a, Kalkan’a kadar tarihi, doğal, kültürel birçok güzellik karşılar sizleri...

27. Kaputaş Plajı

Kaş’ta nerede denize girilir, sorusuna verilecek ilk cevaptır Kaputaş Plajı. Kaş'ın ve ülkemizin Dünya tanıtımında kullanılan yerlerden birisidir aynı zamanda. Kaş-Kalkan  arasında, Kaş’a 20, Kalkan’a ise 7 kilometre uzaklıkta bulunan Kaputaş Plajı, aslında derin bir kanyonun denize açıldığı yerdir...

28. Patara Antik Kenti – Patara Plajı

Patara Antik KentiLikya’nın başkenti ve 3 oy hakkına sahip 6 kentinden birisidir. İçerisinde bulunan meclis binasının Dünya tarihinde bir ilk olması burayı özel kılan en önemli unsurlardan sadece birisi. 

Birçok dönemin özelliklerini barındıran Patara’da en çok dikkatinizi çekecek yapı kuşkusuz meclis ve tiyatro olacak fakat bunların yanı sıra Medius Modestus Takı, hamamlar, lahitler, sütunlu cadde, deniz feneri görecekleriniz arasında.

Patara Antik Kenti’nin yaklaşık 250-300 metre ilerisinde ise yaklaşık 12 kilometre uzunluğu, 200-300 metreye varan genişliği ve kum tepeleriyle adeta bi çölü andıran Patara Plajı bulunuyor. Caretta Caretta kaplumbağalarının da evi olan bu büyük plajda bir tesis de bulunuyor...

29. Ksanthos (Xanthos) Antik Kenti

Bir zamanlar Likya’nın başkenti olan Ksanthos (Xanthos), Patara’da olduğu gibi Antalya-Muğla sınırında bulunuyor. Kaş ilçesine bağlı olan Ksanthos'un hemen yakonında bulunan Letoon ile birlikte UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunuyor.

Xanthos’ta kentin simgesi olan ve Likya’nın geleneksel mimarisi olan anıt mezarların en güzellerini görebilirsiniz. Harpyler Anıtı dışında, tiyatro, Likçe yazıt, kilise, agora, Nereidler Anıtı’nın kaidesi, hamam, nekropol görecekleriniz arasında...

30. Letoon Antik Kenti

Letoon Antik Kenti, belki de Letoon Kutsal Alanı demek daha doğru burası için. Letoon, Anadolu’nun Dünyaca ünlü Likya uygarlığının dini merkezi olarak adlandırılan yerdir. Işık ülkesi Likya’nın UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan kentlerinden birisidir. Letoon, bu listeye 1988 yılında hemen yakınında bulunan komşusu Xanthos ile beraber kabul edilmiştir.

Letoon, Likya bölgesinin kült merkezi olmasının yanı sıra mitolojik hikayeleri, şehre ismini veren tanrıça Leto ve ikiz çocukları Apollon ve Artemis adına yapılan yan yana tapınakları, kutsal suyu ve 3 dilli yazıtı ile Anadolu’nun Likya’nın izlerini günümüze taşıyan önemli bir merkezdir.

Popüler Yazılar

SÖZLEŞME

Bu internet sitesine girilmesi veya mobil uygulamanın kullanılması sitenin ya da sitedeki bilgilerin ve diğer verilerin programların vs. kullanılması sebebiyle, sözleşmenin ihlali, haksız fiil, ya da başkaca sebeplere binaen, doğabilecek doğrudan ya da dolaylı hiçbir zararlardan REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını, tarafımdan internet sitesinde E-Bültene üye olmak için veya başkaca bir sebeple verdiğim kişisel verileri, özellikle de isim, adres, telefon numarası, e-posta adresi, banka bilgisi, yaş ve cinsiyetle ilgili benzeri bilgileri kendi rızam ile paylaştığımı, REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun nin bu bilgileri kullanmasına muvafakat ettiğimi, bu bilgilerin 3.gerçek ve/veya tüzel kişilerin eline geçmesi ve bu şekilde olumsuz yönde kullanılması halinde ve/veya bu bilgilerin başkaca kişiler ile paylaşılması halinde REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını gayri kabili rücu, kabul, beyan ve taahhüt ederim.