Termessos Antik Kenti | Tarihi | Yapıları

Termessos Antik Kenti ve Güllük Dağı Milli Parkı

Termessos Antik Kenti'nin tarihçesi nedir? Güllük Dağı Milli Parkı'nın özellikleri nelerdir? Büyük İskender'in alamadığı Termessos Ören Yeri'nde hangi yapılar vardır?

Hani hep derler ya doğa tarih iç içe diye... Termessos Antik Kenti, işte bu tabirin tam anlamıyla uyduğu, yerini bulduğu yerdir. Ulaşılması ne kadar zorsa, kıymeti de o kadar çok diye mi bilinmez ama mutlaka görmeniz gereken yerlerden birisidir Termessos. Tabii Termessos Antik Kenti’ni de içine alan ve bu güzelliklerin doğa kısmını ifade eden Güllük Dağı Milli Parkı ile beraber.

Güllük Dağı (Termessos) Milli Parkı

Antalya’nın doğal değerlerini, bitki örtüsü ve yaban hayatının en güzel örneğini görebileceğimiz yerlerden birisidir. Her ne kadar içerisinde Termessos Antik Kenti milli parkın en önemli noktası olarak gözükse de kanyonları, vadileri, bitki örtüsü çeşitliliğiyle milli park olmayı fazlasıyla hak eden bir bölgedir.

Genel anlamda kızılçam ormanlarıyla, makilerle ve kayalık alanlarla kaplı olan bölge önemli tarihi ve doğal değerleri içerisinde barındırıyor. Antik dönemde ise Solymos olarak adlandırılmıştır.

Milli park alanına girildiğinde ilk olarak bir tanıtım merkezi, müze ve piknik alanı karşınıza çıkacak. Türkiye’nin ilk interaktif tabiat müzesi olan Güllük Dağı İnteraktif Tabiat Tarihi Müzesi, içinde bulunduğumuz milli parkın bitkileri ve hayvanları hakkında güzel bilgi edinebileceğiniz bir yer.

1970 yılında milli park ilan edilen Güllük Dağı, 1663 metre yüksekliğe sahiptir. Akdeniz Bölgesi’nde olduğundan daha ilkokul yıllarında öğrenmeye başladığımız ve maki olarak adlandırılan kısa bodur bitkileri bolca görebilirsiniz. Milli park alanında aralarında kızılçam, sakız ağaçı, sandal ağacı, yabani zeytin, defne, ardıç, meşe gibi bitkilerin bulunduğu 680 farklı bitki türü bulunmaktadır. Bunlardan 80 tanesi ülkemize endemiktir. Yani Dünya’da sadece Türkiye’de bulunan bitkilerdir. Bunlardan 2 tanesi ise sadece Güllük Dağı Milli Parkı’nda bulunur.

Bitki örtüsü yanı sıra ülkemizin yaban hayatı açısından da önemli merkezlerden birisidir. Alageyiklerin tek doğal yaşam alanı burasıdır. Bunun dışında nesli tükenmek üzere olan yaban keçilerinin de yaşam olan milli parkta vaşak, porsuk, sansar, yaban domuzu, karakulak, tavşan, semender gibi memeliler de yaşamaktadır.

Arasında zeytin mukallidi, kızıl kirazkuşu, kara boğazlı ötleğen gibi Akdeniz Bölgesi’ne özgü kuşlarında bulunduğu 113 farklı kuş türünün de milli park alanında tespit edildiğini belirtelim.

Termessos Antik Kenti’ne Nasıl Gidilir?

Antalya’ya 30 km uzaklıkta, Döşemealtı’nda bulunan milli parka Korkuteli Yolu üzerinde bulunuyor. Yol üzerinde Güllük Dağı Milli Parkı için yol ayrımına geldiğinizde bordo tabelalarda Termessos yazısını göreceksiniz. Sola dönerseniz Termessos, sağa dönerseniz Karain Mağarası’na gidebilirsiniz. Buraya kadar gelmişken önce hangisine gideceğinizi siz bilirsiniz ama ikisini de mutlaka ziyaret edin. Tabii ikisinin gezilmesi size seyahatinizin en yorucu gününü yaşatabilir.

Anayoldan sola dönüp milli park (Termessos) istikametine gitmeye başladığınızda hemen giriş karşınıza çıkacak. Her ne kadar milli park olsa da Termessos Antik Kenti’nin de girişi de burası denebilir. Tabii Termessos için yaklaşık 9 km civarında bir tırmanışınız daha var.

 

Müzekart’ın ve bununla ilgili prosedürlerin geçerli olduğu milli parkta giriş ücreti ise 10 TL’dir.

1050 metre yükseklikte bulunan Termessos Antik Kenti için kıvrımlı bir yoldan eşsiz bir manzara eşliğinde aracınızla tırmanabilirsiniz. Fakat bu yolculuğun biraz heyecanlı olacağını belirtmek de fayda var. Torosların kayalıklardan ve makilerden oluşan bu coğrafyasında bu kısa tırmanış ardından aracınızı park edebileceğiniz düzlük alana varacaksınız. Tırmanırken kalıntılarını görmeye başladığınız Termessos Antik Kenti’nin yapılarının da yakınındasınız artık. Ama yapmanız gereken bir şey daha var. Yokuş yukarı yaklaşık 700 - 800 metrelik bir tırmanış bu sefer yaya olarak...

Termessos Antik Kenti Tarihi

Kartal yuvası diye tabir edilen yerler vardır ya işte Termessos da aynen böyle bir yer. 1050 metre yükseklikte, manzarası ve doğasıyla eşsiz ve bir o kadar da ulaşılması güç... Bundan dolayı Büyük İskender’in alamadığı nadir yerlerden birisidir. (Bir diğeri de Sillyon Antik Kenti).

Antalya, 3 önemli antik bölgenin kesişim noktasında bulunan bir şehir ki Pisidya da bunlardan Antalya’nın kuzeyinde Toroslardan Göller Bölgesine kadar olan bölgenin adıdır. Termessos ise neredeyse Pamfilya ile sınır bölgesinde ve Pisidya’da Milyas olarak adlandırılan bölgede bulunmaktadır.

Strabon ise Pisidya bölgesini ve Pisidyalıları şöyle anlatır:

“Bu insanların (Pisidyalılar) çoğunluğu Taurosların tepesinde oturur. Fakat bazıları da Pamfilya kentleri olan Side ve Aspendos’un üst tarafında, zeytin ağaçlarıyla dolu tepelerde otururlar. Bunun üstündeki bölge Selgelilere ve Homonadeis’e sınır komşusu olanKatannelere aittir. Fakat SagalossoslularTaurosların berisindeki Milyas’a bakan tarafı işgal ederler. Aretemidoros; Selge, Sagalassos, Petnelissos, Adada, Tymbriada, Kremna, Pityassos, Amblada, Anabura, Sinda, Aarassos, Tarbassos ve Termessos’un Pisidya kentleri olduklarını söyler."

Termessos birçok Anadolu kentinde olduğu gibi yerel köklere sahip bir kenttir. Kendilerini Solymler olarak adlandıran Termessosluların Hititler tarafından Attarimma olarak adlandırılğı da söylenir. Dolayısıyla Hitit dönemine kadar giden bir geçmişe sahip olduğu düşünülse de kent ile ilgili kesin bilgiler M.Ö. 4. yüzyıldan başlar.

Solymos Dağında (Güllük Dağı) yaşayan Solymlerden bazı mitolojik hikayelerde de bahsedilir ki bunlardan birisi Bellerephontes’e verilen görevdir. Bellerophontes’e verilen görevlerden biri Solymlere karşı savaşmasıdır. Diğer görevler ise ağzındanalevler saçan Chimera’yı yok etmesi, ki günümüzde Olimpos’ta bulunan Yanartaşı’nda buradan geldiği söylenir, üçüncü görev ise Amazonlara karşı savaşmasıdır.

Aynı yüzyılda M.Ö. 333 yılında ise her yeri tek tek alan Büyük İskender’in alamadığı Termessos için Tarihçi Arrian’ın şunu söylediği belirtilir: “ Bırak geçeyim. Benim yolum uzun. Bu kartal yuvası önünde askerlerimi kaybetmek istemem.” Büyük İskender’in bunu söylemesine sebep olan Termessos’un bir kartal yuvası gibi yükseklerde ve iyi tahkim edilmiş surlarla çevrili olmasıdır. Hatta Büyük İskender Perge’den Frgiya’ya doğru giderken kendisiyle işbirliği yapan yerel rehberlerin onu bilerek bu zorlu yere getirdiği de söylenir. Her ne kadar kenti alamasa da bu kentin Helenleşmesinin önüne geçemez. M.Ö. 3. yüzyılla beraber bir Helenleşme başlar.

Diodorus ise Büyük İskender sonrası Termessos'ta yaşanan bir olaydan bahseder:

Büyük İskender’in ölümünden sonra generallerinden Antigonos kendisini Asya Hükümdarı ilan etse de Anadolu’da yer yer bu duruma baş kaldıranlar da olmuştur. Bunlardan birisi Alcetas’tır ve Pisidya Bölgesi’nde büyük destek bulur. Antigonos, M.Ö. 319 yılında Karia Satrabı Asandros’u Alcetas’ı ortadan kaldırması için görevlendirmiş fakat başarılı olamamıştır. Daha sonra kendisi Pisidya'da bulunan Alcetas’ın üzerine yürümüş ve savaşa kazanmıştır. Alcetas ise Termessos’a kaçıp sığınır. Fakat kentin yaşlıları böyle bir sebepten dolayı kentlerinin savaşa girmesini istemediklerinden Alcetas’ı teslim etmek isterler. Gençler ise savaşa devam etmekten yanadırlar. Yaşlılar gençleri kandırıp kentten uzağa gönderirler ve Alketas’ı teslim etmek için Antigonos’a haber gönderirler. Akcetas bunu öğrenince Antigonos’un eline geçmektense ölmeyi tercih eder ve intihar ettiği söylenir. Cesedi Antigonos’a teslim edilse de gençler geriye döndükten sonra Alcetas’ın cesedini bulup onu büyük ve saygın bir tören ile defnederler. Hatta atlı kabartması olan bir kaya mezarının Alcetas onuruna yapıldığı söylenir.

Daha sonraki süreçte ise Seleukosların egemenliğine giren bölgede Roma’ya karşı Seleukosları desteklemişlerdir. M.Ö. 190 yılında Seleukoslara yaklaşık 4000 civarı asker gönderen Likya, Pamfilya ve Pisidyalılardan oluşan III. Antiokhos’un ordusu Roma’ya karşı savaşı kaybettiler. Romalılar da Termessoslulara Romalı Manlius Vulso vasıtasıyla 50 talent gümüş ceza kesmiştir. Bahsettiğimiz tarihlerde Roma ile işbirliği yapan Bergama Krallığı, M.Ö. 188 yılındaki Apameia Barışı ile bölgede tam anlamaıyla egemenliğini sağlamıştır. Bundan sonraki süreçte Bergama Krallığı ve Roma ile iyi ilişkiler sürdürülmüştür.

M.Ö. 133 yılında Bergama Kralı III. Attalos’un vefatı ve vasiyeti ile bölgede tam anlamıyla bir Roma hakimiyetinin başladığını da söyleyebiliriz. Tabii her ne kadar Roma hakimiyeti olsa da Termessos’a bir özerklik verildiğini de belirtelim.

Özellikle daha sonraki süreçte Anadolu’nun koruyuculuğunu üstlenen ve tabiri caizse Roma’nın başının belası olan Pontus Krallığı’na karşı Termessoslular Roma’nın yanında yer alırlar. Roma’nın VI. Mihridates’e karşı mücadelelerinde verdikleri destekten dolayı Termessos’a yeni bir statü verilir. “Civitas Libera et immunis.” Yani Roma halkının dostu, destekçisi. Kent aldığı bu ünvandan sonra bağımsızlığını pekiştirmiş ve kendi sikkesini de basmıştır.

Daha sonra kısa bir Galatya egemenliği ve ardından Roma hakimiyeti uzun süre devam etmiştir ki M.S. 2. ve 3. yüzyıllarda Anadolu’daki birçok kentte olduğu gibi en parlak dönemini yaşamıştır.

141 yılında bölgede Termessos’u da etkileyen bir deprem olur. Antonius Pius depremden sonra bölgeye yardımlarda bulunur. Roma’nın zengin bir dönemi olduğundan kolay atlatılır. Fakat ilerleyen yıllarda 3. yüzyıldan itibaren Roma’da çalkalanmalar başlar. Diokletianus (284 – 305) ile beraber yeni siyasi yapılanmaya giden Roma’da Pisidya Bölgesi ilk defa tek başına bir eyalet olur.

Fakat bundan sonraki süreç Termessos için çok iç açıcı olmaz ve kent günden güne gerilemeye başlar. Yaşanan depremler, kentin sapa bir yerde olmasının artık bir dezavantaja dönüşmesi ve su ihtiyacının karşılanmasında zorlanılması şehrin taşınması gerekliliğini ortaya çıkartır.

II. Theodosius döneminde kayalık tepeden vadinin içine taşınsa da Termessos’un makus talihini değiştirmeye yetmemiştir. Kent Bizans döneminde Eudocias ve Iovi isimleriyle anılmıştır. Termessoslular artık diğer kentlere ve özellikle Likya ve Pamfilya kentlerine göç etmek zorunda kalırlar.

Termessos Antik Kenti'nde insanlar daha çok hayvancılık yaparak geçimlerini sağlıyorlardı. Kayalık tepede bulunan bir kent olduğundan tarım arazileri yok denecek kadar azdı. Zeytincilik önemli bir geçim kaynağı idi.  Kentte ele geçen yazıtlarda bir deri atölyesi ve ayakkabı yapımcısından bahsedilir.Kentte zanaatkarların önemli olduğu söylenebilir ki yazıtlarda bir lonca teşkilatından da bahsedilir.

 

Termessos Antik Kenti Yapıları 

Termessos Antik Kenti’ni gezerken bütün halde görebileceğiniz çok fazla yapı yok. Ama her şeye rağmen kentin yıkılmış kalıntıları arasında gezmek ve özellikle müthiş manzaraya sahip tiyatrosu görmeye değer. Tabii bütünlük içersinde olmasa da kentte gezerken göreceğiniz yapılar da var. Termessos Antik Kenti'nde görebileceğiniz yapılar...

1- Hadrian Kapısı

Roma İmpratatoru Hadrian için yaptırılan kapının bulunduğu yapı aynı zamanda Ion tarzında bir tapınaktır. Anadolu’da özellikle Hadrian, Trajan gibi Roma imparatorlarının adıyla anılan tapınaklar oldukça yaygındır. Anadolu’nun en parlak dönemlerini onlarla yaşadığı düşünülürse çok da şaşılacak bir durum değil.

2- Kral Yolu

Antik Çağ’da insanları Termessos kentine getiren yoldur. M.Ö. 2. yüzyılda inşa edilen cadde surlar boyunca şehre doğru devam eder. Zaten otoparkta aracınızdan indikten sonra kente tırmanırken siz de bu yolun bir kısmını kullanmış olacaksınız.

3- Gymnasion ve Hamam

Tiyatrodan sonra en fazla bütünlüğe sahip olan yapılardan birisidir. Her ne kadar büyük kısmı yıkılmış olsa da ve otlarla kaplanmış olsa da yapının oldukça görkemli olduğu anlaşılıyor. Hamam yapısı ile beraber olan gymnasion 220–230 yıllarında Augustus Meidianos tarafından inşa ettirilmiştir. Bulunan  kitabesinde ise şu yazar:

“Marcus Aurelius Meidianos oğlu, kentin oğlu, hayat boyunca Apollon rahibi Marcus Aurelius Meidianos, temeli, basamakları, stoaları ve tüm süslemeleriyle Gymnasionu kendi cebinden harcayarak yaptırdı. Tanrısal imparatorlara ve Termessosluların parlayan kentine ithafen.”

Gymnasionun bulunduğu alana geldiğinizde sağınızda ve solunuzda yapı kalıntıları göreceksiniz. Soldakiler soyunma odaları, sağdakiler derslik ve bulunduğunuz alan etkinlik ve faaliyetlerin gerçekleştirildiği yerdir.

4- Sütunlu Cadde

Antik kentlerin merkezinde bulunan ana caddeler genellikle sütunlu cadde olarak adlandırılır. Tabii sağlı sollu sütunlarla kaplı olduğu için bu isimle adlandırılır ama burada sütundan pek bir eser yok, aslında yol bile çok net belli değil ama etrafa baakrsanız bazı sütun kalıntılarını da görebilirsiniz. Ayakta olsaydı karşılıklı 92 sütunun bulunacağı cadde boyunca heykeller, anıtlar, şegre katkı sağlamış önemli kişilerle ilgili ve başarı kazanan atletlerle ilgili yazıtlar bulunacaktı.

Eğer yıkılmamış olsaydı nasıl olurdu diye düşünüyorsanız, Perge Antik Kenti’ne bir göz atabilirsiniz. Tabii aynı zamanda daha ihtişamlısı.

5- Tiyatro

Termessos Antik Kenti'nin en iyi korunmuş yapısı olan tiyatro yaklaşık 4200 kişilik izleyici kapasitesine sahiptir. Anadolu’da görebileceğiniz en güzel manzaraya sahip olan bu tiyatronun özelliklerine bakıldığında tam bir Hellenistik dönem yapısıdır. Neredeyse tamamen yıkık vaziyette bulunan sahne binasının 2. yüzyılda inşa edildiği düşünülüyor. Form olarak Hellenistik olsa da Roma dönemi yapısı da diyebileceğimiz tiyatro da hayvan oyunlarının canlandırıldığı kabartmalar da bulunuyor. Augustus dönemine tarihlenen silah kabartmalı taşlar ise sahne binasında görülebilir.

6- Bouleterion

Bouleterion olarak adlandırılan yapıyı günümüzdeki kent meclisi gibi düşünebiliriz. Yaklaşık 600 kişilik bir kapasitesi olan bu yapının Hellenistik dönemde inşa edildiği düşünülüyor. Normalde üzeri kapalı bir yapı olan bouleterion, dış duvarı dışında tamamen yıkılmış durumda. Özellikle dış duvarının yüksekliğine ve duvarda bulunan kesme taşlara bakıldığında işçiliğinin ne kadar kaliteli olduğunu da anlayabilirsiniz.

Şehirde Demos adı verilen bir halk meclisi ve Gerusia denilen yaşlılar meclisi bulunuyordu. Demos antlaşmalar ve imar faaliyetleriyle ilgilenirken, Gerusia daha çok bir adli merci ve denetleme kurulu işlevindeydi.

Meclis binası olmasının yanı sıra küçük gösteriler için kullanıldıüından odeon olarak da adlandırılır.

7- Küçük ve Büyük Artemis Tapınakları

Bouleterionun yanında küçük bir kayalık tepe üzerinde bulunan iki tapınak tanrıça Artemis’e adanmıştır. Küçük Artemis Tapınağı 3. yüzyıla tarihlenirken, Büyük Artemis Tapınağı ise Antoninler Döneminde (138–192) 2. yüzyılda inşa edilmiş bir tapınaktır. 11x6 sütun dizileriyle dor nizamında olan tapınak kentin baş tapınağı olarak da adlandırılır. Kentin iki ana tanrısından birisi de Artemis’tir.

8- Zeus Tapınağı

Kentin en önde gelen tanrısı Zeus’tur. Ama Termessos’ta Zeus Solymos olarak adlandırılır. Kentte Zeus Solymos’a adanmış oyunlar düzenlenirdi. 20 yaş üstü olanların katılabildiği yarışmalar şehrin zenginleri tarafından finanse ediliyordu. Agoranın hemen yanında bulunan 6x7 metre ölçülerindeki yapının Zeus Solymos’a ithafen yapılan tapınak olduğu düşünülüyor.

9- Agora

Basit tabirle günümüz şehirlerinin meydanı ya da pazar yeri olarak adlandırılan yapılarına denk gelen yerdir. Etrafında stoalar ve kamu yapıları bulunan yer kentin ticari merkeziydi. Tiyatronun hemen arkasında yer alan bölümdür. Etrafındaki stoa kalıntıları dışında pek bir kalıntısı yok. Zaten agora olarak adlandırlan yere geldiğinizde diz boyu otların arasında kalacaksınız.

10- Stoa

Agoranın batısında yer alan bu stoa, Bergama Kralı II. Attalos tarafından inşa ettirilmiştir. İki katlı bir yapı olan stoa Bergama Krallığı ve Termessoslular arasındaki iyi ilişkilere istinaden yaptırılan bir yapıdır.

11- Osbaras Stoası

Agoraların etrafında bulunan küçük dükkanlar olarak adlandırabileceğimiz yapılardır. Agoranın kuzeyinde bulunan bu stoa ve kim olduğu tam olarak bilinmeyen Osbaros isimli bir kişi tarafından yaptırıldığı düşünülüyor. Termessos Antik Kenti'nde bulunan yazıtlardan birinde “Ares rahibi Obrimotes oğlu Osbaras’ın bu kez bir at yarışını kazandığını” yazmaktadır. Belki de bu stoayı yaptıran kişi olabilir.

12- Sarnıçlar

Şehirlerin su ihtiyacının karşılanmasındaki en önemli yapılar sarnıçlardır. Özellikle Termessos Antik Kenti gibi kayalık ve dağ başında olan şehirler için sarnıçların önemi bir kat daha artar ki Termessos’ta oldukça fazla sarnıç olduğunu da görebilirsiniz.

Termessos’un yaklaşık 1050 metre yükseklikte ve bir kartal yuvası gibi olduğunu düşünecek olursak yakınlarda bir akarsu olma ihtimali zaten yoktur. Dolayısıyla bu sarnıçların sadece yağmur ya da kar suyuyla dolduğunu söylenebilir. En dikkat çekici olanı ise 5 gözlü sarnıç olarak adlandırılan, agoranın hemen yanındaki yapıdır. 

13- Nekropol

Nekropol yani mezarlık olarak adlandırılan yer merkezin biraz dışında kalıyor. Termessos Antik Kenti'nin güney nekropolünde bulunan Aslanlı lahit ile Agathemeros Lahdi en dikkat çekici olanlardır. Bunların dışında Likya tipi ev biçimli anıt mezarlardır. Yukarıda da bahsettiğimiz Alketas’ın mezarı da bunlardan birisidir. At üzerinde savaşçı ve kartal ile yılan kabartması olanın Alketas’a ait olduğu düşünülmektedir.

14- Heroon

Nekropol alanları dışında kent merkezine yapılan anıt mezarlardır. Komutan, atlet, kentin saygın bir kişisi anısına yapılan bu tek kişilik mezarın şimdilik kim için yapıldığı bilinmiyor. Sadece Kahraman Mezarı bilgisi yazılmış.

15- Bilicilik Yazıtları

Bilicilik kuşkusuz Roma döneminin önemli unsurlarından birisidir. İnsanların günlük hayatını şekillendirmesinde ciddi anlamda etkisi olan bu bilicilik yazıtlarını genelde şehirlerin giriş kapısında ya da agoralarda bulunur. Yaklaşık 2.50 metrelik blok taşların üzerine her kehanet 5 satırdan oluşuyor. Taşların üzerinde ise Hermes heykeli bulunuyordu. Zeus, Poseidon, Apollon, Athena gibi tanrıların da isminin geçtiği bu taşlarda kehaneti öğrenmek için aşık kemikleri kullanılıyordu. 5 aşık kemiği atılır yüzlerinde yazan rakamlar toplanır ve rakamın denk geldiği kehanet kişinin günlük hayatını şekillendirmesi için fikir verirdi.

Termessos Antik Kenti Gezisi İçin Tavsiyeler

- Termessos Antik Kenti’ni gezerken 700 -800 metrelik bir tırmanış yapacağınız unutmayın ve bu yüzden bu yürüyüşe uygun ayakkabı giymeniz önemli.

- Kent içerisinde gezerken belirli düzenlenmiş bir parkur bulunmuyor. Tabelalar her ne kadar yönlendirse de bir süre sonra kafanız karışabilir.

- Bazı yapıları görebilmek için kayaların üzerinde uzun atlama yapmak gerekiyor. Bunun için çok dikkatli olmak da fayda var. İlle de yapının yanına gideceğim diye zorlamayın.

- Özellikle tırmanışta yorulacaksınız, tabii kondisyonunuza da bağlı, Antalya’da hele bir de yaz mevsiminde bu geziyi gerçekleştiriyorsanız yanınıza su almayı unutmayın. Mümkünse suyu Termessos Antik Kenti'ne gelmeden temin edin burada temin etme şansınız yok.

Seyahatleriniz RehberName tadında olsun...

 

SÖZLEŞME

Bu internet sitesine girilmesi veya mobil uygulamanın kullanılması sitenin ya da sitedeki bilgilerin ve diğer verilerin programların vs. kullanılması sebebiyle, sözleşmenin ihlali, haksız fiil, ya da başkaca sebeplere binaen, doğabilecek doğrudan ya da dolaylı hiçbir zararlardan REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını, tarafımdan internet sitesinde E-Bültene üye olmak için veya başkaca bir sebeple verdiğim kişisel verileri, özellikle de isim, adres, telefon numarası, e-posta adresi, banka bilgisi, yaş ve cinsiyetle ilgili benzeri bilgileri kendi rızam ile paylaştığımı, REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun nin bu bilgileri kullanmasına muvafakat ettiğimi, bu bilgilerin 3.gerçek ve/veya tüzel kişilerin eline geçmesi ve bu şekilde olumsuz yönde kullanılması halinde ve/veya bu bilgilerin başkaca kişiler ile paylaşılması halinde REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını gayri kabili rücu, kabul, beyan ve taahhüt ederim.