Ege Bölgesi’nde Görmeniz Gereken 11 Antik Kent

Ege Bölgesi’nde Görmeniz Gereken 11 Antik Kent

Ege Bölgesi’nde mutlaka görülmesi gereken 11 antik kent hangileridir? Ege’nin binlerce yıllık geçmişe sahip ihtişamlı antik kentlerinin genel hatlarıyla izini sürüyoruz...

Türkiye’nin hem doğal hem de tarihi güzelliklerini en çok barındıran bölgelerinden biridir Ege. Adı bile insanda huzur yaratır. Kendinizi şımartmak istediğiniz adrestir Ege. Hem kıyıları ve denizi hem de tarihi ve kültürü sarıp sarmalar insanı. Doyamazsınız, doyulmaz Ege’nin zengin geçmişine.

Ege Bölgesi’nde toplam 8 il yer alır; İzmir, Aydın, Manisa, Kütahya, Uşak, Afyonkarahisar, Denizli ve Muğla. Muğla ilinin bir kısmı ise Akdeniz Bölgesi sınırlarında kalır. Bu illerin sahip olduğu binlerce yıllık geçmiş ise antik kentleri gezerken tüm görkemiyle karşınıza çıkar.

Ege Bölgesi’ndeki antik kentlerin bazıları deniz kıyısında kurulmuş ve liman şehri olma özelliği taşımıştır. Bazıları ise verimli ovalarda kurulup tarihi ticaret yollarının kesiştiği kavşaklarda ticaretin bel kemiği olmuştur. Zengin Ege kentleri sahip oldukları coğrafyanın nimetlerinden faydalanmış ve büyük başarılara hatta bazı ilklere imza atmayı başarmışlardır.

Ege’deki antik kentleri gezerken göreceğiniz heybetli yapılar, bazılarında çifter bulunan tiyatrolar, bir çok yarışmanın düzenlendiği stadyumlar, devasa hamamlar, gymnasiumlar, gösterişli caddeler, lüks evler ve dahası o dönemin ihtişamını belgeler sizlere. Ulaşılan refah yaşam düzeyi, mimari başyapıtlar, sanatsal zirve ve aktiviteler “Vay be” dedirtir. Tabi bir de bu zenginliğin beraberinde getireceği savaşlar ve kıyımlar hatta depremler şehrin harap durumunu özetler.

Antik Kentleri gezerken göreceğiniz yapıların ne olduğu, hangi amaçla kullanıldığını öğrenmek için Antik Kentler Gezi Rehberi yazımıza TIKLAYINIZ...

Ege Bölgesi’nde bir çok antik kent yer almakla beraber, biz bu yazımızda daha iyi korunmuş, heybetli yapıları ve sahip olduğu potansiyel ile adından söz ettiren en popüler 11 antik kenti ele alacağız. İşte Ege’de mutlaka görmeniz gereken 11 antik kent:

1. Efes Antik Kenti: Bir Ege Klasiği Antik Kent

Ege Bölgesi antik kentleri deyince ilk olarak bir klasik haline gelen Efes ile başlamak lazım. Efes bugün sadece Türkiye’nin değil dünyanın da tanıdığı en popüler antik kentlerden biridir. UNESCO tarafından 2015 senesinde Dünya Kültürel Mirası Listesi’ne alınan Efes, İzmir’in Selçuk ilçesinde yer alır.

Tarihte 4 defa kurulan Efes (Ephesus) şehrinin ilk kuruluşu ise bir balık ve yaban domuzu efsanesine dayanır. Bugün günümüzde gezilen Efes 3. kez kurulan şehir olup şehrin içerisinde yer alan heybetli yapıları kesinlikle görülmelidir.

Celsus Kütüphanesi gibi gösterişli bir yapıya sahip olan Efes bu kütüphaneyle Antik Dünyanın ilk 3 kütüphanesinden birine ev sahipliği yapmaktaydı. Buram buram ihtişam kokan şehrin sahip olduğu 24 bin kişilik tiyatro ise Dünyanın en büyük antik tiyatrosu olma özelliği taşır.

Efes (Ephesus) Antik Kenti yazımızı okumak için TIKLAYINIZ...

2. Bergama Antik Kenti: Parşömeni İcat Eden Pergamon

İzmir’in Bergama ilçesinde yer alan tarihi kent. Bergama Krallığı’nın göz bebeği fakat son kralları III. Attalos’un ölmeden önce vasiyetle Roma’ya hediye ettiği ihtişamlı şehir. “İlklerin Şehri” aynı zamanda Pergamon.

Mısır’dan ihraç edilen papirüs yerine kendi icat ettikleri ve oğlak derisinden yapılan Pergamant yani Parşömen ile bir ilke imza atan kent. Bergama adına köken olan bu Parşömen ile de Mısır’daki dünyanın en büyük kütüphanesiyle aşık atabilecek dereceye gelen zengin kent.

Asklepion’dan hastalara şifa dağıtan, su kemerleri ile hayranlık uyandıran, Anadolu’nun ve dünyanın en dik tiyatrosuna sahip olan, Hristiyanlık dünyasının 7 Kutsal Kilisesi’nden birine ev sahipliği yapan muhteşem kent Bergama. Ve daha bir çok özellik... İşte bu yüzdendir ki 2014 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yerini aldı Bergama (Pergamon) Antik Kenti.

Bergama (Pergamon) Antik Kenti yazımızı okumak için TIKLAYINIZ...

3. Priene Antik Kenti: Planlı Şehir Sisteminin Öncüsü

Aydın ilinin Söke ilçesi sınırlarında yer alır. Efes Antik Kenti’ne yaklaşık 60 km mesafededir. Bir zamanların liman kenti olan Priene deniz kıyısında yer almaktaydı. 2500 yıllık bir geçmişe sahip kent, Menderes’in getirdiği alüvyonlara karşı koyamayıp zamanla denizden uzaklaşarak önemini kaybetmeye başlar.

İyonya bölgesinin kıymetli 12 İon kentinden biriydi Priene. 2018’de UNESCO Geçici Miras Listesi’nde yerini almıştır. Hippodamik planın öncüsü Hippodamos tarafından ızgara planlı inşa edilmiştir.

Şehir bulunduğu yüksek konumu sayesinde savunmaya elverişlidir. Antik kentin içerisinde gezerken sık sık merdivenlerle yukarılara doğru çıkarsınız ve düzenli kentin evleri, görkemli yapıları sizi karşılar. Priene’nin şüphesiz en kıymetli yapısı Athena Tapınağı.

Görkemli sütunlarının bazılarının ayakta kaldığı tapınak tanrıça Athena’ya adanmıştı. Bunların dışında Demeter Tapınağı, antik tiyatrosu, bouleuterion (meclis binası), prytaneion (yönetim meclisi, kutsal ateşin yandığı mekan), kilise, hamam, agora, gymnasium gibi yapılarıyla da Ege’nin en güzel antik kentlerinden biridir.

Priene Antik Kenti yazımızı okumak için TIKLAYINIZ...

4. Milet Antik Kenti: Filozoflar Kenti - Hippodamos’un Izgara Planlı Şehri

Priene Antik Kenti’ne 20 km mesafedeki Milet, Aydın ilinin Didim ilçesi sınırlarındadır. Bir birini dik kesen yani ızgara plan dediğimiz şehir planının öncüsü Hippodamos’un memleketidir Milet (Miletos). M.Ö. 5. yüzyılda ilk kez Anadolu’da ortaya çıkan bu şehircilik anlayışı Yunanistan başta olmak üzere bir çok Avrupa ve dünya ülkelerine örnek olmuştur.

Milet İyonya’nın en önde gelen kentlerinden biriydi. Zamanında deniz kıyısında bulunan kent Efes ve Priene ile aynı kaderi paylaşmıştır. Alüvyonların etkisiyle bu liman kenti zamanla denizden uzaklaşmıştır. Dünyanın gerçek manada ilk filozofu kabul edilen Thales bu kentte doğmuştu. Akabinde Anaksimenes ve Anaksimandros gibi filozoflar da Milet’ten dünyaya adını duyurmuştu. O yüzden “Filozoflar Kenti” olarak anılır.

Şehrin gösterişli tiyatrosu, agorası, stadyumu, hamamları ve anıtları muhteşem güzellikte. Liman Anıtı, Delphinion, Nymphaion, Bouleterion, bunların dışında Bizans ve Anadolu Beylikleri dönemi yapıları ile Milet Antik Kenti Ege’nin en güzel antik kentlerinden biri. Buraya gelmişken Milet Müzesi ise mutlaka gezilmesi gereken yerlerden.

5. Aphrodisias Antik Kenti: Ara Güler’in Keşfettiği Afrodit Kenti

Aydın ilinin Karacasu ilçesi Geyre beldesi sınırlarında yer alan Aphrodisias (Afrodisyas) görenleri hayran bırakan yapıları ile göz kamaştırıcı bir yerleşim. Ünlü gazetecimiz (aynı zamanda foto muhabiri ve yazar) Ara Güler tarafından 1958 senesinde keşfedilen kent, 2017 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yerini almıştır. 2004’te ise “En iyi 10 antik kent” listesine girmeyi başarmıştır.

1960’lardan itibaren büyük Türk arkeoloğu Prof. Dr. Kenan Erim kazılara başlamış ve vefatına kadar da Afrodisyas’a emek vermiştir. Kenan Erim öncesi kazılar yapılsa da ömrünü buraya adayan ve Afrodisyas ile özdeşleşen Kenan Erim sayesinde kent şimdiki haline kavuşmuştur. Kendisinin mezarı da çok sevdiği Afrodisyas kentindedir.

Kent sahip olduğu Babadağ eteklerindeki konumundan ötürü (Babadağ eteklerindeki zengin mermer yataklarından ötürü) ihtişamlı günler yaşamıştır. Buram buram mermer kokan kentin içinde inşa edilen yapılar döneminin zenginliğini gözler önüne sermektedir.

Heykeltraş okullarının kurulduğu ve heykel sanatının zirve yaptığı kent Roma imparatoru Augustus’un “Tüm Asya’dan kendime bu kenti seçtim” sözleriyle ayrıcalıklı bir statüye kavuşmuştur.

Kent ismini güzellik ve aşk tanrıçası Afrodit’ten alır. Şehrin içerisindeki Afrodit Tapınağı, tiyatro, stadyum (dünyanın en iyi korunmuş antik stadyumudur), bouleterion, hamam, agora, tetrapylon (anıtsal kapı ve Kenan Erim’in mezarının olduğu yer) ve dahası kesinlikle hayranlık uyandıracak cinsten. Afrodisyas kesinlikle Türkiye’nin en güzel antik kentlerinden biridir ve mutlaka görülmelidir.

6. Hierapolis Antik Kenti: Pamukkale’nin Kutsal Kenti

Denizli ilinde bulunan Hierapolis, aslında Pamukkale ile iç içe bulunan kutsal kenttir. Dünyaca ünlü travertenlerimiz, Beyaz Cennetimiz Pamukkale’yi herkes bilir. Pamukkale’nin biraz gölgesinde kalsa da Hierapolis Antik Kenti, 1988 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yerini almıştır. Hem doğal hem de kültürel miras alanında çifte Unesco ünvanı alan Pamukkale ve Hierapolis ayrılmaz iki değerimizdir.

“Kutsal Kent” anlamına gelen Hierapolis ismi, Bergama’nın efsanevi kurucusu Telephos’un karısı Hiera’dan gelir ve “Hiera’nın Şehri” anlamına gelen Hierapolis olarak asırlarca ayakta kalır. Pamukkale’nin şifalı suları hemen yanı başında bu şehrin kurulup zenginleşmesine vesile olur. Asırlar boyu şifa arayanlar şehri ziyaret eder. Roma döneminin en zengin tekstil kentlerinden biri olur Hierapolis. Depremlerle zarar görüp terkedilene kadar da binlerce kişi bu kentte yaşar.

Bugün Hierapolis Anadolu’nun en iyi korunmuş nekropolüne (mezarlığına) ev sahipliği yapar. Bunun yanısıra Hz. İsa’nın havarilerinden Aziz Philip’in misyonerlik için gelip öldürüldüğü yerdir. Azizin mezarı buradadır ve bu da kente kutsallık katan etkenlerden biri olmuştur. Ayrıca “Cehennemin Kapısı” olarak bilinen Plutonium da şehrin ayrıcalıklarından biri olmuştur.

Görkemli tiyatrosu, plutoniumu, antik havuzu (Kleopatra havuzu), gösterişli caddeleri, hamamları, agorası, mezarları ve daha nice yapıları ile sadece ülkemizin değil dünyanın da en güzel antik kentlerindendir Hierapolis. Pamukkale’yi gezerken Hierapolis’i de keşfetmeyi unutmayın.

Hierapolis Antik Kenti yazımızı okumak için TIKLAYINIZ...

7. Laodikeia Antik Kenti: Antik Dünyanın Tekstil Başkenti

Denizli sınırlarında Pamukkale’ye sadece 15 km mesafede yer alan ve aslında tarihte Denizli ilinin ilk kurulduğu yer olan antik kenttir. UNESCO Geçici Miras Listesi’nde yer alan Laodikeia (Laodikya) antik kenti Lykos (Çürüksu) Vadisi’ndeki önemli kentlerden biriydi. Kentin ismi II. Antiokhos’un karısı Laodike’den gelir. Asopos tepesinde daha eski yerleşim saptanan Laodikya’nın ilk isimleri Rhoas ve Diopolis’tir.

Izgara planlı kent zamanında burada bulunan kuzguni renkteki koyunlarının yumuşacık yününden elde ettiği kumaşları ile dünya çapında ün yakalamıştır. Buradan İtalya başta olmak üzere bir çok ülkeye ihraç yapan Laodikya, Romalı hükümdarların da en çok tercih ettiği bu kumaşla döneminin “Moda Başkenti” olmayı başarmıştır.

Antik kenti önemli kılan bir diğer faktör ise; Anadolu’daki 7 Kiliselerden birinin de burada olmasıdır. Havari Yuhanna tarafından yazılan mektupların gönderildiği yerdir Laodikya. Bu da kenti kutsal kılar.

Kentin içindeki Suriye Caddesi, dükkanlar, portikolar, tapınak, kilise, iki büyük tiyatro, stadyum, latrina, agora, kutsal agora, nympheum, hamamlar kesinlikle görmeye değerdir. Ege Bölgesi’nde görmeniz gereken antik kentler içerisinde Laodikya mutlaka olmalı.

Laodikya Antik Kenti yazımızı okumak için TIKLAYINIZ...

8. Sardes Antik Kenti: Dünyada Paranın İlk Basıldığı Lidya Başkenti

Manisa ilinin Salihli ilçesinde yer alan Sardes Antik Kenti dünyada ilk madeni paranın basıldığı yer olması açısından çok önemlidir. Lidya Krallığı’na başkent olmuş şehir Sardes, bir zamanlar zenginliği ile nam salmış kentti.

Lidyalılar’ın ünlü kralı Kroisos (Karun) sahip olduğu zenginliği Sard Çayı’nın (Paktalos) kıyısındaki altın yataklarına borçludur. Böylelikle bu zenginlik paranın icat edilmesi ile zirve yapmıştır. “Karun kadar zengin” sözüne ilham olan Kral Kroisos ve zengin krallığı malesef Pers işgaliyle sona ermiştir. Bugün Karun Hazineleri Uşak Müzesi’nde sergilenmektedir.

Sardes antik kentinin çoğunluğu toprak altında kalsa da özellikle devasa Gymnasion yapısı, hamam, sinagog gibi yapılar ziyaret edilebilmektedir.

Ayrıca yine Anadolu’daki 7 Kiliselerden biri Sardes’te bulunmaktadır. Bir çok güzellik bakım ürünü üreten kent aynı zamanda tavla vb oyunlarda kullanılan zar’ın ilk kullanıldığı yer olarak bilinmektedir. Tarihi Kral Yolu’nun üzerinde bulunan kent 2013 yılında UNESCO Geçici Miras Listesi’nde yerini almıştır.

9. Aizanoi Antik Kenti: Dünyanın En Eski Borsa Merkezi

Kütahya’nın Çavdarhisar ilçesinde bulunan Aizanoi Antik Kenti son yıllarda adını daha çok duyuran Ege kentlerinden. Dünyadaki en iyi korunmuş Zeus tapınaklarından biri buradadır.  Ayrıca Dünyanın bilinen ilk Borsa Binası da (Macellum) Aizanoi Antik Kentindedir.

Döneminin en zengin kentlerinden biri olan Aizanoi sahip olduğu 20 bin kişilik tiyatrosu, stadyumu, hamamı, gymnasionu, borsa binası, caddeleri, nekropolü ve daha nice yapılarıyla Efes Antik Kentine eş tutulmaktadır. 2012 yılında ise UNESCO Geçici Miras Listesi’nde yerini almıştır.

Aizanoi Antik Kenti yazımızı okumak için TIKLAYINIZ...

10. Knidos Antik Kenti: Karia’nın Bilim ve Sanat Merkezi

Muğla ilinin Datça ilçesinde yer alan Knidos Antik Kenti, Ege Denizi ile Akdeniz’in birleştiği Datça Yarımadası’nın en uç noktasında yer alır. Stratejik konumu sebebiyle asırlar boyunca ticareti elinde tutan Knidos, Antik Karia Bölgesi’nin bilim, kültür ve sanat merkeziydi. Çıplak Afrodit heykeli ile zamanında ün yapan Knidos o dönemde cesurca bir ilke imza atmış ve bu çıplak heykeli görmeye uzak diyarlardan bile insanlar gelmiş.

Knidos Antik Kenti bilim, kültür ve sanat alanında çok ilerlemişti. Döneminin en ünlü Gözlemevi buradaydı ve Eudoksos yıldızları inceleyip aynı zamanda matematik, fizik ve astronomi alanında bir çok çalışma yapıyordu.

Antik dünyanın 7 harikasından biri olan İskenderiye Feneri’nin mimarı Sostratos da Knidos doğumluydu. Daha bir çok ünlü isim yetiştiren Knidos “Tanrılar çok sevdiği kullarını uzun ömürlü olsun diye Datça’ya gönderirmiş” sözünü doğrularcasına yarımadanın göz bebeği kenti haline gelmiş. Üretim ve ticaretin yoğun olduğu kenttin sahip olduğu korunaklı doğal limanı gemiciler ve tüccarlar için sığınma ve dinlenme yeri olmuştur.

Kazıları devam eden Knidos antik kentine mutlaka uğrayın. Yolu biraz uzun olsa da kesinlikle buna değer. Şehrin doğal limanları (ticari ve askeri olarak 2 limanı vardı), gözetleme kuleleri, tiyatrosu, agorası, nekropolü, güneş saati, tapınakları, bir zamanlar çıplak Afrodit heykelinin yer aldığı yuvarlak terası, kiliseleri, surları, caddeleri, manzarası, heroon ve dahası sizi binlerce yıllık geçmişte yolculuğa çıkaracak.

Knidos Antik Kenti yazımızı okumak için TIKLAYINIZ...

11. Stratonikeia Antik Kenti: Gladyatörler Şehri İhtişamlı Kent

Muğla ilinin Yatağan ilçesi sınırlarındaki Stratonikeia Antik Kenti son dönemlerde yıldızı parlayan kentlerden. Halbuki binlerce yıllık geçmişi ile, antik dönem dahil, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı izlerinin hepsini bir arada göreceğiniz nadir antik kentlerden biridir Türkiye’deki. Kentin ismi Seleukos Kralı Antiokhos’un eşi Stratonike’den gelir.

Hala kazıları devam eden ve çok ilginç yapıların da ortaya çıkarıldığı antik kent ana yola çok yakın konumda. O bölgeye yolunuz düştüğünde mutlaka uğrayın. Kazılarda son bulunan 1700 yıllık meclis duvarındaki fiyat listesi çok ilginç ve nadir bulunan bir yazıt.

Kentin içinde bulunan gymnasion, kilise, latrina, hamam, tapınak, bouleterion, boya atölyesi, tiyatro ve dahası görmeye değer. Özellikle de gezinizin sonunda Türk mimarisi Şaban Ağa Camii, hamamı ve çeşmeyi gezip ardından köy meydanında kurulu kahvede bir şeyler yudumlayarak binlerce yıllık tarihi solumak ayrı bir keyif.

Gladyatörler Şehri olarak ünlenen Stratonikeia’da Romalılar’ın zevk aracı gladyatör savaşları sıklıkla yer alıyordu. 2015 yılında UNESCO Geçici Miras Listesi’nde yerini almıştır.

** Ege Bölgesi’nde sadece bu antik kentler yok elbet. Bazı önemli yerler var ki bunlar kent olmaktan ziyade kült merkezi özelliği göstermektedir. Mesela Didim’deki Didyma Apollon Tapınağı. Bu tapınak bölgedeki önemli kehanet merkezlerinden biriydi.

Mesela Lagina... Lagina da tıpkı Didim Apollon Tapınağı gibi bir kutsal alandı. Stratonikeia antik kentinin kült (tapınma) merkeziydi.

Biz sizler için Ege’nin en popüler ve mutlaka görülmesi gereken 11 antik kentini sıraladık. Sizler de yolunuz düşerse bu kadim kentleri mutlaka görün-gezin...

Seyahatleriniz RehberName tadında olsun...

Popüler Yazılar

SÖZLEŞME

Bu internet sitesine girilmesi veya mobil uygulamanın kullanılması sitenin ya da sitedeki bilgilerin ve diğer verilerin programların vs. kullanılması sebebiyle, sözleşmenin ihlali, haksız fiil, ya da başkaca sebeplere binaen, doğabilecek doğrudan ya da dolaylı hiçbir zararlardan REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını, tarafımdan internet sitesinde E-Bültene üye olmak için veya başkaca bir sebeple verdiğim kişisel verileri, özellikle de isim, adres, telefon numarası, e-posta adresi, banka bilgisi, yaş ve cinsiyetle ilgili benzeri bilgileri kendi rızam ile paylaştığımı, REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun nin bu bilgileri kullanmasına muvafakat ettiğimi, bu bilgilerin 3.gerçek ve/veya tüzel kişilerin eline geçmesi ve bu şekilde olumsuz yönde kullanılması halinde ve/veya bu bilgilerin başkaca kişiler ile paylaşılması halinde REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını gayri kabili rücu, kabul, beyan ve taahhüt ederim.