Aspendos Antik Kenti Rehberi

Aspendos Antik Kenti ve Aspendos Tiyatrosu

Aspendos Antik Kenti'nin tarihçesi nedir? Aspendos Antik Kenti'nin önemli yapıları nelerdir? Aspendos Antik Çağ'da nasıl bir kentti? Kent hangi savaşa ev sahipliği yaptı?

Her yazımızda bahsettiğimiz gibi ülkemizin turizm başkenti olarak kabul edilen şehri Antalya, birçok özelliği ile bu ünvanı hak ediyor. Özellikle tarihi geçmişi ve kalıntıları ile de bu konumunu günden güne güçlendiriyor.

Antalya; Likya, Pamfilya ve Pisidya bölgelerinin kesişim noktasında olan bir şehir. Perge, Side, Patara gibi onlarca antik kente ev sahipliği yapıyor. Biz bu yazımızda ise Pamfilya’nın önemli kentlerinden olan, her sene binlerce yerli-yabancı turistin ziyaret ettiği ve kendisinden çok tiyatrosu ile meşhur olan Aspendos’tan bahsedeceğiz.

Sanıyorum ülkemizde tarihle biraz ilgili insanlara tiyatro dediğinizde  alacağınız karşılık Aspendos olur. Dolayısıyla çoğu kişi Aspendos Tiyatrosunu bilir ama Aspendos Antik Kenti’nden habersizdir.  Her ne kadar tiyatrosu ile ön plana çıkan bir kent olsa da burada da bir kentte görebileceğiniz birçok yapı mevcut. Ayrıca, Aspendos Antik Kenti Tiyatrosu ve Su Kemerleri 2015 yılında UNESCO Geçici Miras Listesi'ne eklenmiştir. 

Aspendos Tarihi

Aspendos’un tarihine değinmeden önce içerisinde bulunduğu ve Antik Çağ'da Pamfilya olarak adlandırılan bölgeden kısaca bahsetmek gerekir. Likya, Lidya Karya gibi Pamfilya da bir bölgenin adıdır. Belirli dönemlerde farklı uygarlıkların egemenliğine girseler de, sınırları zaman zaman farklılık gösterse de bulundukları bölgelerde önemli izler bırakan bazen beylik, bazen eyalet, bazen de devletçiklerdir.

Pamfilya Bölgesi’ne baltığımızda ise kabaca günümüz Antalya şehir merkezinin doğusu ve kuzeyi olarak adlandırabiliriz. Batısında Likya, doğusunda Kilikya ve kuzeyinde ise Pisidya bulunur. Kuzeyinde Toroslar olduğunda doğal bir sınırdır ve çok değişmez ama batı ve doğu sınırları bazı yazarlara göre farklılıklar gösterebiliyor. Batı sınırı Olbia olarak kabul edilse de belli dönemlerde Phaselis de bu bölgeye dahil edilmiştir. Doğu da ise genel kabul gören sınır Korakesion iken bazıları sınırı Manavgat Nehri’ne (Melas) kadar çekiyor.

Başkenti Side ve kısa bir dönemde de Perge olan Pamfilya’nın neredeyse en önemli şehirlerinden birisi de kuşkusuz Aspendos’tur. Aynı zamanda Aspendos, bölgenin en köklü ve zengin yerleşimlerinden birisidir. Euromedon Çayı (Köprü Çay) yakınında kurulan kentin önemli ulaşım yollarından birisi de bu akarsu olacaktır.

Aspendos’un kuruluşunun M.Ö. 12. yüzyıla kadar gittiği söylenir. Bunun sebebi de o dönemlerde yaşandığı düşünülen ve bütün dünyanın bildiği Troya Savaşı’dır. Bu tarihlerde başlayan Dor göçleri ve Anadolu’ya kavimlerin göçü sonrası uzun süren bir Karanlık Dönem başlayacaktır Anadolu’da (M.Ö. 1200-M.Ö.750). Argosluların Mopsos önderliğinde  Aspendos kentinin bulunduğu yere gelip kenti kurduklarından bahsedilir.

Aspendos’ta yapılan son çalışmalar ve bulunan yazıtlar bunun M.Ö. 7. yüzyılda gerçekleştiğini açığa çıkarıyor. Bu da demek değildir ki bu tarihten önce burada kimseler yoktu. Anadolu’nun birçok yerinde olduğu gibi göçler sonrası bu topraklara Helenler yerleşmeye başladığında buranın yerel bir halkı var idi. Gelen Helenler bu yerel halk ile karıştılar. Şehirde basılan sikkelerde kullanılan isim Hititlerin bu kente verdikleri isim olan Estwediys’tir.

M.Ö. 6. yüzyılda Lidya Kralı Kroisos tarafından Pamfilya tamamen kontrol altına alındı. Vergi ödemek ve gerektiğinde asker göndermekle yükümlü olan Pamfilya Bölgesi dolayısıyla Aspendos, Anadolu’nun batısında birçok şehirde olduğu gibi M.Ö. 546 yılında Kral Kyros döneminde Pers egemenliğine girdi. Kentin yakınında bulunan Euromedon Çayı Hellenlerle yapılan savaşlarda Pers Donanmasına ev sahipliği yapacak kadar önemli ve etkindi.

M.Ö. 5. yüzyılda Side ile beraber gümüş sikke basan tek Pamfilya şehridir. Paranın bir yüzünde at varken, diğer yüzünde sapan bulunur. Bütün Doğu Akdeniz’de geçerli olan bir para birimidir ki bu da Aspendos’un ne kadar önemli ve zengin bir kent olduğunun göstergesidir.

M.Ö.469-468 yıllarında gerçekleşen Euromedon Savaşı’da (Köprü Çay ağzı) gerçekleşen muharebeyi Kimon komutasındaki Helenler kazanmış ve Persler için tam anlamıyla bir hezimetle sonuçlanmıştır. Bu zafer sonrası Aspendos da Attika Delos Deniz Birliği’ne girmiştir. Ancak bir süre sonra imzalanan Kallias Antlaşması’na (M.Ö. 448) göre Phaselis, Persler ile Atina arasında sınır bölgesi olmuştur. Yani Pers hakimiyetinin devam ettiğini söyleyebiliriz. Kimi kaynaklara göre ise hiçbir Pamfilya kenti ki buna Aspendos da dahil Attika Delos Deniz Birliği’ne girmemiştir. Bu şimdilik tartışmalı bir konu gibi gözüküyor.

M.Ö. 411 yılında ise tekrar Perslerin donanma limanı haline gelen Aspendos’ta Pers egemenliğinin güçlendiği ya da bazı kaynaklara göre yeniden başladığı belirtilir.

M.Ö. 334 yılında Büyük İskender, Perslere karşı Granikos Savaşı’nı kazanır ve güneye yönelir. Bir süre sonra Pamfilya topraklarına geldiğinde Aspendos’u kuşatır. Aspendoslular, şehre zarar vermemesini ve bunun karşılığında 50 talent gümüş ile 2000 civarı at vermeyi teklif eder. Büyük İskender bunu kabul eder fakat Aspendos’tan ayrıldıktan sonra şehir sözünde durmaz. Büyük bir hışımla geri dönen İskender’e daha önce teklif ettiklerinin 2 katını yani 100 talent gümüş ve 4000’e yakın at vermeyi kabul etmek zorunda kalırlar.

Aspendos, Büyük İskender’in ölümünden sonra komutanlarından Antigonos’un egemenliğinde kalır. M.Ö. 190 yılındaki Magnesia Savaşı’na kadar Ptolemaioslar ile Seleukosların arasında el değiştiren kent, 2 yıl sonra imzalanan Apameia Barış Antlaşması sonrası Bergama Krallığı’nın egemenliğine girer.

M.Ö. 133 yılında son Bergama Kralı olan III. Attalos, varisi olmaması üzerine topraklarını Roma’ya bırakır ve Aspendos, Roma’nın Asya Eyaletine bağlı bir kent olarak yaşamını sürdürecektir. Daha önceki yıllarda da varlıklı bir kent olan Aspendos, Roma ile beraber en parlak dönemlerinden birisini yaşayacaktır. Bugün Aspendos Antik Kenti’nde görebileceğimiz kalıntıların hemen hemen hepsi Roma Dönemi’ne aittir. Roma Döneminde nasıl Anadolu kentleri oldukça görkemli ve zengin bir hale geldiyse Aspendos’ta bunun meyvelerinden faydalanmış gözüküyor.

Roma’nın ikiye bölünmesiyle Doğu Roma yani Bizans’ın hakimiyetinde kalan Aspendos’un adı da değişir ve Primoupolis olarak adlandırılır.

Aspedos, M.S. 7. yüzyılda Arap akınları olsa da Bizans hakimiyetinde kalır. Ardından 1071 Malazgirt Zaferi ve akııncıların Anadolu’nun batılarına gelmesiyle Selçuklular egemenliğine girse de kesin hakimiyet 13. yüzyılda sağlanır.

15. yüzyılda da Osmanlı hakimiyetine giren Aspendos18. yüzyıla kadar yaşamın devam ettiği bir yerleşim olur. Fakat sonraları önemini kaybeder ve terk edilir.

Aspendos Antik Kenti’nin Yapıları

Aspendos her ne kadar meşhur bir yer olsa da adı anıldığında herkesin aklına hemen tiyatro yapısı gelir. Çoğu kişinin antik şehrin varlığından bile haberi yoktur. Tabii bunun sebebi tiyatronun sanki daha dün yapılmış gibi sapasağlam ayakta olması ve diğer kalıntıların büyük kısmının hala toprak altında olmasıdır. Antik kent tiyatro binasının hemen arkasında bulunan küçük tepenin etrafındadır.

Özellikle Aspendos Tiyatrosu daha Cumhuriyetin ilk yıllarında Mustafa Kemal Atatürk Antalya’ya geldiğinde ziyaret ettiği yerlerden birisidir. Tiyatronun korunması, yenilenmesi ve kullanılması yönündeki düşünceleri daha o yıllardan tiyatronun korunmasını ve kullanılmasını sağlamıştır.

Antik kentteki kazı çalışmaları ise yüzey çalışmaları şeklinde 2008 yılında, düzenli kazılar ise 2014 yılında başladı. Yapılan çalışmalar ve bulunan eserlerle Aspendos Kenti hakkında da çok daha fazla bilgi sahibi olacağımızı da söyleyebiliriz.

Konglomera Taşı Nedir?

Aspendos’ta bulunan yapıların ana malzemesi konglomera olarak adlandırılan taştır. Hemen yanı başında bulunan Köprüçay’dan dolayı bölgede çokça bulunan bu kayaç, akarsuların küçük çakıl taşlarını yuvarlaması sonucu kumla doğal bir şekilde birbirine yapışmasıyla oluşuyor. Aspendos'ta en kolay bulunan malzeme de bu olduğu için yapıların çoğunda konglomeranın kullanıldığını görüyoruz.

1. Aspendos Tiyatrosu

Aspendos dendiğinde herkesin aklına gelen yapıdır. Zaten tiyatronun dışında biraz da su kemerleri bilinir. Bunların dışında özel araştırma yapılmadıysa akla başka bir şey gelmez. Fakat tiyatronun bu denli ön planda olması kentte açığa çıkarılmamış çok fazla yapı olmamasından değil, tiyatronun ihtişamındandır. Tiyatro yapısının da hakkını yemeyelim. Bütün şehir ortaya çıkarılmış olsa bile bu tiyatro yine Aspendos’un simgesi olacaktır. Çünkü sadece Anadolu’nun değil, Akdeniz Dünyasının en iyi korunmuş ve en etkileyici akustiğine sahip bir Roma tiyatrosudur. DEVAMINI OKU...

2. Aquaduktlar (Su Kemerleri)

Günümüzde Aspendos’a geldiğiniz tiyatrodan sonra en dikkat çekici yapılardır. Su kemerlerini görmek için tiyatroya varmadan 500 metre kadar önce sola dönüp 1 km kadar gitmelisiniz.

Aspendos’un önde gelen şahsiyetlerinden olan Tiberius Cladius Eurimnos demiurgos seçilir. Yani bir anlamda belediye başkanı da diyebiliriz. Kentin zenginleri arasından seçilirler. Tiberius Cladius Eurimnos su kemerlerinin yapımı için 2 milyon dinar ödeme yapar. M.S. 2. yüzyılda inşa edilen su kemerleri 924 metre uzunluğundadır. Basınç kuleleri ve konglomera denen taştan oluşturulan borularla suyu şehre taşırlar.

3. Bazilika

Tiyatronun hemen yanındaki gişeler antik şehre giriş yapabilirsiniz. Burada en dikkat çekici yapılardan birisi Roma döneminde ticari işlerin yürütüldüğü yer ve mahkeme olarak kullanıldığı düşünülüyor. Ortasında geniş bir salonu ve kenarlarında 2 dar nef ile 105 x 27 m. ölçülerinde olan bazilika Bizans döneminde birçok değişikliğe uğramıştır. Hristiyanlık ile birlikte genelde bunlar kiliselere çevriliyor.

4. Agora

Agora; bazilika, nymphaion (çeşme) ve 70 metre uzunluğunda olan stoa (dükkan) olarak adlandırlan yapıların tam ortasında bulunan yerdir. Kamu yapıları ve ticari mekanlarla çevrili bir ticari, sosyal, kültürel etkileşim alanı. Son dönemlerde yapılan kazılarda iki katlı dükkanlar ve bunların içinde sikkeler, kandiller, tokalar ve yüzükler malzemeler bulundu.

5. Nymphaion

Agoranın dar ucunda (kuzeyinde) bulunan bulunan 32 metre genişliğinde ve 15 metre yüksekliğinde olan anıtsal çeşme yapısıdır. Side’de kentin girişinde bulunan çeşmenin benzeridir.

6. Bouleterion

Agoranın kuzeybatısında, nymphaionun (çeşme) hemen arkasında bulunan meclis olarak kullanılan yapıdır. Normalde üstü kapalı olan bu yapının zaman zaman eğlenceler için de (odeon olarak) kullanıldığı düşünülüyor.

7. Stadion

Tiyatronun yanından kente girdiğinizde direk sağa dönüp dümdüz gittiğinizde yaklaşık 8 bin kapasitesi olan stadionu göreceksiniz. Aslında tam olarak görmek pek mümkün değil ama yeri oldukça net. Sadece üst kısım yapılar gözüküyor. M.S. 2. yüzyılda yapılan yapılardan birisidir.

Aspendos’a Ulaşım; Nasıl Gidilir?

Antalya’nın doğusunda Serik ilçesi sınırları içinde bulunan Aspendos, bağlı olduğı ilçeye yaklaşık 10 km uzaklıkta bulunuyor. Antalya’ya ise 47 km uzaklıkta. Antalya – Alanya Yolundan giderken Serik’i geçtikten sonra Aspendos ve Belkıs tabelalarını göreceksiniz. Günümüzdeki Belkıs Köyü içerisinde yer aldığından bu ismi de takip edebilirsiniz. Anayoldan içeri girdiğinizde sağınızda Köprüçay olacak şekilde devam ettiğinizde yol sizi Aspendos’a götürecek.

Aspendos ile özdeşleşmiş bir diğer yapı olan su kemerleri için ise Aspendos’a varmadan 500 metre kadar önce sola döndüp 1 km kadar gitmeniz gerekiyor. Gelmişken görmeden dönmeyin sonra pişman olmayın.

Popüler Yazılar

SÖZLEŞME

Bu internet sitesine girilmesi veya mobil uygulamanın kullanılması sitenin ya da sitedeki bilgilerin ve diğer verilerin programların vs. kullanılması sebebiyle, sözleşmenin ihlali, haksız fiil, ya da başkaca sebeplere binaen, doğabilecek doğrudan ya da dolaylı hiçbir zararlardan REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını, tarafımdan internet sitesinde E-Bültene üye olmak için veya başkaca bir sebeple verdiğim kişisel verileri, özellikle de isim, adres, telefon numarası, e-posta adresi, banka bilgisi, yaş ve cinsiyetle ilgili benzeri bilgileri kendi rızam ile paylaştığımı, REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun nin bu bilgileri kullanmasına muvafakat ettiğimi, bu bilgilerin 3.gerçek ve/veya tüzel kişilerin eline geçmesi ve bu şekilde olumsuz yönde kullanılması halinde ve/veya bu bilgilerin başkaca kişiler ile paylaşılması halinde REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını gayri kabili rücu, kabul, beyan ve taahhüt ederim.