Antalya Müzesi | Antalya Arkeoloji Müzesi Rehberi

Antalya Müzesi | Antalya Arkeoloji Müzesi Rehberi

Antalya Müzesi nerededir? Antalya Müzesi'nde sergilenen eserler nelerdir? Antalya Müzesi'nde nelere dikkat edilmeli? Müzede hangi bölgenin eserleri daha çok bulunuyor?

Antalya, kuşkusuz ülkemizde yaz aylarıyla beraber aklımıza ilk düşen yerlerden birisidir. Zaten sadece ülkemizin değil dünyanın en gözde turistik merkezlerinden de birisi.

Antalya ile özdeşleşmiş olan yaz ayları ve deniz-kum-güneş üçlüsü tartışılamayacak kadar güzel ve çekici tatilseverler için. Fakat Antalya hem mevsiminden hem de sahip olduğu tarihi, doğal ve kültürel değerlerle çok daha fazlasını hak ediyor. Aslında Antalya yaz aylarının da dışında ziyaret edilebilcek yeteri kadar çekiciliğe fazlasıyla sahip bir şehirdir.

Antalya oldukça köklü bir şehir. Tarih boyunca birçok uygarlık gelip geçmiş ve önemli izler eserler bırakmışlar. İl bazında baktığımızda Anadolu’nun eski uygarlıklarından Likya, Pamfilya ve Pisidia gibi üç önemli uygarlığın kesişim noktası.

Batısı Likya, doğusu Pamfilya ve kuzeyi ise Psidia toprakları olan Antalya, bunların duşında buralardan gelip geçen, hakimiyet sağlayan birçok uygarlığa da ev sahipliği yapmıştır. Pers, Büyük İskender, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Devleti genel anlamda Antalya’da iz bırakan devletlerdir. Fakat bunların arasında özellikle Roma ve Anadolu Selçuklu Devleti diğerlerine nazaran biraz daha ön plana çıkar.

Antalya’dan gelip geçen bu uygarlıkların eserlerini görebileceğiniz yer ise hemen Antalya merkezde bulunan Antalya Müzesi’dir(Antalya Arkeoloji Müzesi). Özellikle Roma döneminden kalan imparator, tanrı ve tanrıça heykelleriyle Dünya’nın en zengin Roma heykelleri müzelerinden birisidir. Müzede Perge Antik Kenti eserleri öne çıkar.

Müzenin Tarihçesi

Antalya Müzesi’nin ortaya çıkışı Anadolu’nun I. Dünya Savaşı sonrası yaşanan işgal dönemine kadar gider. Ülkemiz işgale uğradığında bunu fırsat bilen işgal kuvvetleri birçok tarihi eseri de kendi ülkelerine kaçırdılar.

Antalya bu dönemde İtalyanların işgali altında idi. 1919 yılında bir öğretmen olan Süleyman Fikri Bey’in tarihi eserlerin korunabilmesi amacıyla yaptığı girişimler sonucu müzenin temelleri atılmaya başlandı.

Kaymakamlığa başvurarak kendisinin “Asar-ı Atika” yani Tarihi Eser Memuru olarak atanmasını sağladı. 1922’de topladığı tarihi eserleri Antalya Kaleiçi’nde bulunan Alaaddin Camii’nde ardından Yivli Minare Camii’nde sergiledi ve muhafaza etti. 1972 yılına geldiğimizde ise müze günümüzde de bulunduğu binaya taşındı.

1988 yılında “Avrupa Konseyi Yılın Müzesi” ödülünü de alan Antalya Müzesi, Cumhuriyet’in de ilk müzelerinden birisidir. Müzede Alt Paleolitik Çağ’dan yani binlerce yıl öncesinden Anadolu Selçuklu dönemine kadar birçok eseri görebileceksiniz.

Müzenin Konumu

Antalya Müzesi, Antalya merkezde bulunuyor. Antalya’nın tarihi merkezi olan Kaleiçi’nden yaklaşık 2 km uzaklıkta. Konyaaltı Caddesi üzerinde bulunan müzeden sonra az ileride Antalya’nın Dünyaca ünlü plajı Konyaaltı başlıyor.

Müzenin konumu için TIKLAYINIZ.

Müzenin Giriş Ücreti

Antalya Müzesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olduğu için Müzekart prosedürü geçerlidir. Yani Müzekart kullanabilirsiniz. 65 yaş üstü ve 18 yaş altı ile öğretmenler ücretsiz. Benim Müzekart’ım yok almak istemiyorum derseniz giriş ücreti 2020 yılı için 45 TL’dir.

Antalya Müzesi içerisinde 13 bölüm bulunuyor ki bunlardan birisi de diğer müzelerde görmeye pek alışkın olmadığımız Çocuk Bölümü. Kronolojik bir sırayla düzenlenmiş olan bu eşsiz müzede sırasıyla neler göreceksiniz onlardan bahsetmeye çalışalım.

Müzenin Bölümleri

1. Çocuk Salonu

Ülkemizdeki müzelerde genelde bu gibi bölümler bulunmuyor. Ama çocuklarda bulundukları toprakların ve ülkenin geçmişi hakkında merak uyandırmak ve müzeleri çocuklara da sevdirebilmenin en güzel yolu.

Çocuk Bölümü dediğimize bakmayın. Yaşınız kaç olursa olsun, içeri girdiğinizde çocuklardan daha çok siz merakla inceleyeceksiniz aslında. Ülkemizin ve tabii çoğunlukla Antalya’nın tarihi, doğal güzellikleri, bazı kültürel öğeleri küçük maketlerle çok güzel bir şekilde canlandırılmış.

Neler var peki? Bu renkli odaya girdiğinizde hemen sağdan itibaren sırasıyla Karain Mağarası, Çatalhöyük, Alacahöyük, Myra (Kaya Mezarları), Perge (Sütunlu Cadde), Patara (Deniz Feneri),  Aspendos Tiyatrosu ve Antalya’nın simgelerinden Yivli Minare ile Saat Kulesi canlandırılmış. Bunların ardından ise günümüzde ise yok olmaya yüz tutmuş zanaatlar ile alakalı canlandırmaları da göreceksiniz.

2. Tarihi Tabiat ve Prehistorya Salonu

Bu salon müzedeki en eserlerin sergilendiği bölümdür. Sadece tarihi eserler değil I. Jeolojik zamandan IV. Jeolojik zamana yaşamış bazı hayvanlar ve bitkilerin fosillerini de görebilirsiniz. Antalya Karain Mağarası, Burdur Hacılar Höyüğü başta olmak üzere Karataş ve Bademağacı kazılarından elde edilen birçok tarihi ilgi çekici materyal sergileniyor.

Herkesin bildiği tabir ile Taş Devri’nde yani Paleolitik Çağ’dan (M.Ö. 12 bin) günümüze kalmış ve insanların o dönemlerde hayatlarını sürdürebilmeleri için gerekli kesici, delici taş aletler salonun en ilgi çekici eserlerini oluşturuyor.

3. Seramikler Salonu

İnsanlık tarihi boyunca günlük hayatın en önemli araç gereçleri basit bir tabirle söyleyecek olursak seramik kaplar olmuştur. Seramikten yapılan malzemeler arasında sadece tabak, çanak amacıyla kullanılanlar yok tabii ki.

En yoğun kullanım alanı bu olsa da dini törenlerde, içki, su, yağ, parfüm koymak amacıyla ya da tuvalet vb. olarak kullanılmıştır. Birçok ihtiyaç için kullanılan malzemeler seramikten yapılırdı. Günümüzde de hala seramiklerin kullanıldığını hata bu yönde bir geriye dönüş olduğunu da söylemekte fayda var.

İnsalık tarih boyunca hep bir gelişim ve yenilenme içerisinde olduğundan üretilen bu seramik ürünlerde de çağına dönemine göre birçok farklılık da ortaya çıkar. Müzenin bu salonunda sırasıyla Geometrik Dönem (M.Ö. 9. -7. yy), Arkaik Dönem (M.Ö. 7.-5. yy), Klasik Dönem (M.Ö. 5.-4. yy), Hellenistik Dönem (M.Ö. 330-30), Roma Dönemi M.Ö. 1. yy – M.S. 4. yy) ve Doğu Roma (Bizans) Dönemi’nden (M.S. 5. yy – 15. yy) kalan eserler sergileniyor.

Burada görecekleriniz arasında ise kothon denen parfüm, yağ koymak olan amaçlı kaplar; lekythos denen yine yağ, su, parfüm koymak amacıyla kullanılan dar uzun, tek kulplu ve üzerinde figürlerin olduğu kaplar; Klasik Dönem’de içki koymak amaçlı kullanılan geniş ağızlı, kulplu yayvan kaplar; lazımlık; epinetron adı verilen ve kadın yün bükerken bacaklarını korumak amacıyla dizlerinin üstüne koydıkları seramik ürünler dikkatinizi çekecek olanlardan sadece birkaçı.

4. Bölge Kazıları Salonu

Müze, Antalya ve çevresinde bulunan höyük, mağara, antik kent gibi yerlerde yapılan kazılarda bulunan eserlere de ev sahipliği yapıyor. Bu açıdan bakıldığında Antalya’nın ülkemizin en zengin şehirlerinden birisi olduğunu söylersek yanlış olmaz diye düşünüyorum.

Bu kentler ya da höyükler uzun zaman dilimlerinde birçok uygarlığın egemenliğine girdiklerinden dolayı bu açıdan çok geniş bir yelpazede bu eserleri görebileceksiniz. Kimi seramik, kimi cam, kimi ise bronzdan vb. yapılan birçok nadide parçanın arasında tam ortada bulunan biri dikkatinizi çekecektir. Perge Antik Kenti’nde bulunan, M.S. 2. yy’a tarihlenen bronzdan yapılmış Attis heykeli salonun ortasında adeta "Bu bölümün kahramanı benim." diyor.

Karain Mağarası’nda bulunan binlerce yıllık kesici, delici taş aletler; Erken Neolitik Çağ’a tarihlenen Bademağacı Höyük eserleri; Erken Bronz Dönemi’ne tarihlenen Karataş-Semayük; Neolitik Çağ!a kadar giden tarihiyle Hacımusalar Höyük bu bölümün en eski eserlerine sahip yerlerdir.

Bunların dışında ise Kral Perikles’in şehri olan Limyra, Antalya şehrinin hemen yanıbaşında en düzenli Roma kentlerinden birisi olan Perge, Arykanda, demokrasinin ve Aziz Nicholas’ın doğduğu kent Patara, bir zamanların Likya başkenti Ksanthos (Xanthos), Demre’de bulunan Pataralı Aziz Nicholas Kilisesi’ne ait onlarca eser bu bölümün size gösterecekleridir.

5. İmparatorlar ve İmparatoriçeler Salonu

Müzenin en görkemli, ihtişamlı salonlarından birisi dersek herhalde abartmış olmayız. Bu bölüme girdiğinizde her tarafınızın heykellerle sarıldığını göreceksiniz ve bu heykeller çoğunluğu ise Roma İmparatorlarına ait olan heykellerdir. En güzel Roma heykellerini görebileceğiniz müze demiştik en başta. Bu salona özellikle Perge Antik Kenti’nin tam anlamıyla bir imzasını attığı da söylenebilir. Çünkü eserlerin hepsi M.S. 2. yy’dan ve Perge'ye ait.

Atalante Heykeli olarak da bilinen Dans Eden Kadın Heykeli, siyah ve beyaz mermerin birlikte kullanılması ile yapılmış ve en dikkat çekici eserlerden birisidir. Bunun dışında giyimli kadın, katip olarak adlandırılan heykeller de bulunuyor fakat özellikle en ilgi çekenler tabii ki imparatorlardır.

Anadolu’ya en çok gelen imparatorlardan olan Hadrian ve Trajan heykellerinin (Anadolu’daki kentlerde bu iki imparatora ithaf edilen birçok yapı var.) ağırlıkta olduğu bir salondur. Hadrian genelde çıplak olarak betimlenirken, Trajan üzerinde Medusa başı olan zırhı ile canlandırılmış. İkisi dışında bir de Caracalla heykeli bulunuyor.

Salonun tam ortasında ellerini birbirinin omuzlarına koymuş Üç Güzeller de burada sergileniyor. Üç Güzeller, Zeus ile Eurynome’nin kızlarıdır. Parlaklık, ışıltı ve güzelliği simgeleyen kızlar Kharitler olarak da bilinir.

Salonun bir diğer farklı kişisi ise Plancia Magna’dır. Marcu Plancius Varus adındaki Romalı senatörün kızı olan Plancia Magna, Hadrian döneminde Perge’de yaşadı. Artemis Tapınağı’nda rahibe olarak görev yaptı. Kentte kendisi ve ailesi nüfuz sahibi olduğundan kente büyük yarımlarda bulunup birçok yapının inşasına yardım etti. Öldükten sonra Pergeliler adına bir heykel ve yazıt diktiler.

Yazıta Plancia Magna için şunlar yazıldı: “Marcus Plancius Varus’un ve kentin kızı, Artemis rahibesi, üçüncü kez demiourgos olan, yaşamı boyunca Meter Theon Rahibesi ve Augustların Başrahibesi Plancia Magna’yı; Marcus Plancius Aleksandros hamisini heykel ile onurlandırmıştır.”

6. Tanrılar ve Tanrıçalar Salonu

Bir önceki İmparatorlar Salonundan çok daha ihtişamlı ve görkemli olan bölümdür. Ne de olsa Tanrılar ve Tanrıçalar Salonu. Yunan mitolojisinde adı geçen birçok önde gelen önemli tanrı ve tanrıçanın heykellerinin bulunduğu bölüme yine damgasını vuran Perge Kenti oluyor.

Aphrodite ve oğlu Eros, Tykhe, Avlanan Artemis, Athena, yanında kartalı ile Baştanrı Zeus, Zeus’un kıskanç karısı Hera, Kalkanlı Aphrodite, Asklepios’un kızı temizlik tanrıçası Hygieia, kaplumbağası ile Hermes, kibirlilere haddini bildiren Nemesis, Apollon ve Asklepios'u görebilirsiniz. 

Mısır tanrıçalarından İsis, bir Grek-Mısır tanrısı olan sabır, sır, sessizlik tanrısı Harpokrates (Mısır’da Horus ile ilişkilendirilir.)  yine Mısır tanrılarından Serapis, sırtında ve kolunda aslan postuyla Midas’ın eşek kulaklı olmasına sebep olan olayların kahramanı Marsyas bu bölümün eserleri.

7. Mozaikler Salonu

Antalya’nın doğusunun Pamfilya olarak adlandırılan bir bölge olduğuna değinmiştik. Bu salonun ortasında yerde açılan bölümde Pamfilya kenti olan Seleukeia’da bulunan mozaikler bu bölümde sergileniyor. Kentin agorasında bulanan ve “Filozoflar Mozaiği” olarak adlandırılan en dikkat çekeni.

Ayrıca bu bölümde tavlanın atası sayılabilecek Ludus Duodecim Scripta olarak adlandırılan oyunun oynadığı taş masa da bulunuyor. 12 Taş Oyunu olarak adlandırılan bu aoyun da oyuncular tavlada olduğu gibi 15'er taşa sahip ve 3 zar ile oynanıyor.

8. Başlar ve Portreler Salonu

Mozaiklerin bulunduğu alanın hemen yanında bulunan heykel başlarının bulunduğu bölümdür. Ayrı bir ismi olsa da kendine ait farklı bir salona sahip değil. Daha önceki salonlarda gördüğünüz tanrı-tanrıça heykellerinin bu defa sadece başlarınının sergilendiği yerdir. Perge’de bulunmuş olan Apollon, Artemis gibi tanrı ve tanrıçaların başlarını burada görebilirsiniz.

Burdan girişi olan bir de sinevizyon salonu var. Salonun girişinde tiyatrolarda bulunan çeşitli masklar duvarlara yerleştirilmiş ve sergileniyor.

9. F5 Çeşmesi Salonu

Perge Antik Kenti’nde bulunan Batı Caddesi ve F5 Çeşmesinin havuzundan çıkan heykellerin sergilendiği küçük bölümdür. Aphrodite ile Athena heykeli dışında 11 tanrı ve tanrıça heykeli bu bölümde sergileniyor.

10. Perge Tiyatro Salonu

Perge Antik Kenti’nin tiyatrosunda 1985 ve 1993 yılları arasında yapılan kazılarda bulunan heykeller, kabartmalar bu salonda sergileniyor. Kurban sahnelerinin olduğu frizler, tanrıların korkulu rüyası olan Typhoon’un canlandırıldığı frizler ve tam ortada bulunan Marsyas en dikkat çeken eserlerdir.

Bunların dışında İmparator Trajan, Hermes, Büyük İskender, Herakles ya da Herkül, Dionysos heykelleri dikkatinizi çekecek diğer eserler.

11. Lahitler Salonu

Müzenin en zengin ve dikkat çekici salonlarından birisi olan kısımda ölü gömme teknikleri arasında en yaygını olan lahitleri göreceksiniz. Lahitler, üzerlerinde bulunan kabartmalara, süslemelere göre farklı isimlerle adlandırılırlar. Girlandlı, Herakles Lahdi gibi…

Bu salonda bulunan lahitler yine Perge Antik Kenti’nden çıkarılmış ve 2. yy’a aittir. Bunların arasından üzerinde iki ucundan asılmış çiçek, yaprak şeklinde yapılan süslemeler girland olarak adlandırılırken ortasında ise bakışlarıyla taş eden Medusa başı bulunur. Köşelerinde ise öküz başları yine bu lahdin önemli özelliklerindendir.

Bir diğer dikkat çekici lahit ise Herakles lahdidir. Kenarlarında Herakles’in 12 görevinin eşsiz bir işçilikle anlatıldığı bu lahitlerin arasında en öne çıkan ise yurt dışına kaçırılırken İsviçre’de yakalanan Herakles Lahdi’dir. Yapılan girişimler sonucu 13 Eylül 2017 yılında ülkemize iade edilmiştir.

Bir diğer dikkat çekici ise kapağında ölen kişilerin tasvir edildiği düşünülen lahitlerdir. Aurelia Botiane Demetria Lahdi de buna en güzel örneklerden birisidir. M.Ö. 3. yy’da tarihlenen lahit 1997’de Perge’de bulunmuştur.

Ostothek adı verilen çocuk lahitlerini ve 3. yy'a tarihlenen Termessos'tan çıkarılmış Stephanos denen köpek lahdi de salonun ilginç buluntularındandır. 

Perge ile özdeşleşen bu salonda Likya bölgesinin önemli kentlerinden olan Limyra’nın kralı Perikles'e ait olan M.Ö. 4. yy’a tarihlenen heroon yani anıt mezarın kalıntıları da burada sergileniyor. Perikles, Likya'nın önemli kahramanlarından birisidir.

Müzenin simgelerinden birisi olan Yorgun Herakles Heykeli (Herakles Farnese) de burada sergileniyor. İki parça halinde olan heykelin üst kısmı 1970’ler bulunduktan sonra ABD'ye kaçırılıyor ve 1980’de ise 200 kg’lık alt kısmı Perge’de bulunuyor. Diğer kısmın Boston Müzesi’nde sergilendiği ortaya çıkınca uzun yıllar süren girişimler sonucu ait olduğu topraklara geri döner.

M.S. 3. yy’a tarihlenen ve Patara’dan çıkarılan bir diğer lahit ise Şampiyon Lahdi olarak adlandırılıyor. Lucius Septimus Theronides adlı bir atlete ait olan lahdin üzerine kazandığı 7 uluslararası ödül taçları işlenmiştir. Yazıta göre Olympia, Pythia, Kapitolia, Aktia, Koina Asia, Hadrianeia ve Kaisereia oyunlarında şampiyonluklar kazanır. Bundan dolayı da kendisine olağanüstü anlamına gelen "paradoxos" ünvanı verilmiştir.

Apollon ve Musaları bu salonun bir diğer önemli eseridir. Perge’de bulunan ve 2. yy’a tarihlenen Musalar, Apollon’un ilham perileridir. Zeus ile tanrıça Mnomosyne’nin çocuklarıdırlar. Tanrıları nağmeleriyle eğlendiren tanrısal şarkıcılardır. Tam ortada bulunan Apollon'un sağ ayağının yanıdaki mermerin üzerinde ise ikiz kardeşi olan Artemis'in kabartması vardır.

12. Sikke, Küçük Eserler ve İkonalar Salonu

Antalya il sınırları içinde birçok uygarlık bulunduğundan bahsetmiştik. Bu uygarlıklara ait sikkeler müzenin üst katında sergileniyor. Likya Bölgesi sikkelerinin yanı sıra, Anadolu Selçuklu, Osmanlı ve Avrupalı Devletlere ait (13. – 18. yy) sikkelerin sergilendiği yerde hazine olarak ifade edilen buluntularda bulunuyor.

Side Definesi ve Aspendos Definesi çoğunlukla sikkelerden oluşuyor.

Korydalla Definesi (Sion Hazinesi), Antalya’nın Kumluca ilçesinde bulunan Korydalla Antik Kenti’nde 1963 yılında bulundu. Define içerisinde 6. yy’da Justinianus döneminde İstanul’da  (Konstantinopolis) yapılan eserler de bulunuyor.

Define altın ve gümüşten yapılan kilise eşyaları, ikonografik eşyalar, levhalar, küçük sütunlar ve kaidelerden oluşuyor. Definenin bir kısmı Antalya Müzesi’nde iken bir kısmı da Washington’da Dumbarton Oaks Müzesi’nde bulunuyor.

13. Anadolu Selçuklu Sikkeleri Sergisi Salonu

Antalya, Anadolu Selçuklu Devleti’nin önemli şehirlerinden birisidir. Zaten şehirde bulunan kalıntılara bakıldığında Selçukluların şehirdeki ağırlığı hemen göze çarpıyor. Dolayısıyla Selçuklulardan kalan sikkeler, müzenin üst katında basıldıkları dönemlere göre sıralanmışlar. Anadolu Selçuklu Sikkeleri Sergisi müzenin özel bir kolksiyonudur.

Popüler Yazılar

SÖZLEŞME

Bu internet sitesine girilmesi veya mobil uygulamanın kullanılması sitenin ya da sitedeki bilgilerin ve diğer verilerin programların vs. kullanılması sebebiyle, sözleşmenin ihlali, haksız fiil, ya da başkaca sebeplere binaen, doğabilecek doğrudan ya da dolaylı hiçbir zararlardan REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını, tarafımdan internet sitesinde E-Bültene üye olmak için veya başkaca bir sebeple verdiğim kişisel verileri, özellikle de isim, adres, telefon numarası, e-posta adresi, banka bilgisi, yaş ve cinsiyetle ilgili benzeri bilgileri kendi rızam ile paylaştığımı, REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun nin bu bilgileri kullanmasına muvafakat ettiğimi, bu bilgilerin 3.gerçek ve/veya tüzel kişilerin eline geçmesi ve bu şekilde olumsuz yönde kullanılması halinde ve/veya bu bilgilerin başkaca kişiler ile paylaşılması halinde REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını gayri kabili rücu, kabul, beyan ve taahhüt ederim.