Likya'nın Antik Kentleri

Likyanın Antik Kentleri

Likya Bölgesi neresidir? Likya'da hangi kentler bulunur? Doğası, tarihi, kültürü ve birbirinden önemli kentleriyle Likya'dan günümüze kalanlar nelerdir?

Likya, Dünya’nın en güzel coğrafyalarından birisinde, binlerce yıllık tarihi, eşsiz bir doğal güzelliği, benzersiz bir kültüre sahip ve her şeye rağmen hala gizemini koruyan bir bölgedir. Bazen şehirlerin devlet olduğu, bazen beylikler döneminin yaşandığı, Perslerin, Büyük İskender’in, Roma’nın eyaleti olmuş olan Likya; mitolojik kahramanları, efsaneleri ile görülmesi gereken yerlerden birisidir. 

Likya Bölgesi Neresi?

Anadolu’nun her bir köşesi farklı isimlerle adlandırılan bölgeler idi. Bunların arasında kuşkusuz en meşhur ve popüler olan Likya Bölgesi’dir. Peki neresidir bu Likya?

Likya, Antalya’nın batısında kalan ve Teke Yarımadası olarak adlandırılan bölgedir. Biraz daha ayrıntılı bahsetmek gerekirse batıda Dalaman Çayı’ndan başlayıp doğuda Antalya’ya kadar olan bölgedir. Aslında bahsettiğimiz bu noktalardan bir çizgi çekildiğinde tam güneyde kalan bölgedir Likya. Batısında Karya, kuzeyinde Pisidya, doğusunda Pamfilya ve güneyinde ise Akdeniz ile çevrilidir.

Batı Anadolu’da Bölgeler

Likya Birliği’nin kuruluşu için Mısır kökenli kaynaklarda MÖ 182 yılından bahsedilse de MÖ 167, Roma Senatosu’nun Likya’nın bağımsızlığına karar verdiği tarih, daha çok kabul görmektedir. Demokrasi örnekleri arasında en iyisi olarak adlandırılan ve 23 kentin büyüklüğüne göre oy hakkının bulunduğu bir sistemdir.

Likya Birliği’nin politik merkezi meclisin de bulunduğu Patara’dır. Ancak bu oy hakkına sahip olan kentlerden en büyük 6 tanesi 3 oy hakkına sahiptir. Zaten adı geçen bu kentlerin de Likya tarihinin temelini oluşturduğu ve önemli rol oynadığını söylenebilir. Belli dönemlerde Ksanthos’un, Patara’nın, Myra’nın başkentliğini yaptığı Likya kentlerine kısaca değinmeden önce Homeros, Heredot, Strabon gibi tarihçiler nasıl bahsetmişler Likya’dan bir görelim:

Homeros (MÖ 8. yy):

Homeros

“…Likyalılara Sarpedon’la kusursuz Glaukos komuta eder,

Gelmişler uzak Likya ülkelerinden,

Anaforlu Ksanthos’tan gemişler…”

İlyada II. 876-877

“…Ben ta uzaklardan geldim yardıma,

Anaforlu Ksanthos’tan geldim, uzak Likya’dan.

Sevgili karımı, yavrumu kodum orada,

Yoksulların göz dikeceği bir sürü mal mülk kodum.

Savaşa sürüyorum Likyalıları yine de

Kendim de en öndeyim işte bak...”

İlyada V. 479-484

Heredot (MÖ 484 - 420):

“Likyalılara gelince bunlar Girit’ten gelmedirler. Europe’nin oğulları olan Sarpedon ve Minos, Girit Krallığı için çatışmışlar, bir sivil savaş çıkmıştı. Minos, kendinden yana çıkanlar sayesinde kazandı. Sarpedon ve arkadaşlarını ülkeden sürdü; bunlar Asya’ya Milyas topraklarına göçtüler; çünkü Likyalıların bugün oturdukları topraklar eskiden Milyas’tı ve Milyaslılara Solymler denilirdi. O zamana kadar bu sürgünlerin başında Sarpedon vardı; geldikleri zamandaki adlarını taşıyorlardı. Likyalıların komşuları bugün de onları o adla, Termiller diye çağırırlar; Atinalı Pandion oğlu Lykos da kardeşi Aigeus tarafından sürülmüş, Sarpedon’un yanına, Termiller ülkesine gelmiş ve bundan sonra bu halklara Lykos’tan kinaye Likyalılar denilmiştir…”

Strabon (MÖ 64 – MS 20):

“Oy hakkını paylaşan 23 kent vardır. Hangi kenti uygun gördüklerini seçtikten sonra her kentten temsilciler birleşerek orada genel bir kongrede toplanırlardı. Kentlerinin en büyüklerinin 3, orta büyüklükte olanların 2 ve geriye kalanların da 1 oy hakkı vardı. Keza bunlar aynı oranda yardımlaşmalar ve diğer komünyonlara (Kişisel harcamalarla yapılan kamu hizmeti) ödemeler yaparlardı. Artemidoros, en büyük altısının Ksanthos, Patara, Pınara, Olympos, Myra  ve Tlos olduğunu söylüyor. Kongrede onlar önce bir Lykiarkhes ve sonra birliğin diğer memurlarını seçerlerdi ve gene burada genel adalet kurulu oluşturulurdu...”

Likya Antik Kentleri

1. Andriake Antik Kenti

KaşKekova ve Demre turlarında çoğu zaman yanından geçtiğiniz belki de farkında bile olmadığınız müthiş bir tarih var Andriake’de. Likya’nın kadim liman kentlerinden Andriake’yi keşfetme zamanı geldi. Üstelik kurulan Likya Uygarlıkları Müzesi kesinlikle görmeden geçilmemesi gereken hayranlık uyandıran bir müze..

Turnikelerden giriş yaptıktan sonra biraz yürüyerek ulaşıyorsunuz kalıntıların olduğu yere. Gezinize ilk olarak Likya Uygarlıkları Müzesi’nden başlayıp genel bilgi edindikten sonra kalıntıları ve limanda bulunan yazıtlarla, Roma dönemi ticaret gemisinin canlandırmasını görmenizi tavsiye ederiz. Dönüşte ise agora, murex işlikleri, sarnıç, hamamlar ve kiliseler yolunuzun üzerinde yer alacak…

2. Antiphellos Antik Kenti

Antiphellos, günümüzde Kaş olarak adlandırılan kentin tam üstünde, Likya dilinde ise Habesos olarak adlandırılır. Kendisinden 10 kilometre kadar uzakta olan Phellos kentinin liman kenti olarak kurulduğunu düşünecek olursak; zamanla zengin bir kent haline gelmesi pek şaşırtıcı değil.

Ticaret ve süngercilik yüzyıllar boyunca bu kenti zengin etmiş. Tabii zamanla liman yerleşimi olmaktan çıkıp bir kent olan hüviyetine kavuşan Antiphellos’ta birçok yapı inşa edilir ki bunlardan günümüze kadar en sağlam haliyle kalanlar lahitler, kaya mezarları ve tiyatro.

3. Aperlai Antik Kenti

Günümüzde karadan ulaşımın olmadığı, adından çok da bahsedilmeyen küçük bir Likya kentidir. Bir liman kenti olan Aperlai, Kaş ile Kekova arasında Sıçak Yarımadası’nın başlangıcında, koyun en dibinde bulunuyor.

MÖ 5. yüzyıla tarihlenen kentten geriye kalan çok fazla bir şey yok ve biraz da bakımsız olduğunu söylemek lazım. Kekova’da olduğu gibi burada da kalıntıların bir kısmı denizin altında kalmış durumda. Tabii ulaşımının sıkıntılı olması bütün bunların olmasının sebeplerinden birisi olarak da görülebilir. Likya Birliği’nde 1 oy hakkına sahip olan dört kentin kurduğu küçük federasyonun da başında bulunur. Diğer kentler ise Simena, Apollania ve İsinda’dır.

4. Araksa Antik Kenti

Fethiye’ye 40, Seydikemer’e 15 km mesafede bulunan ve Likya’nın yükseklerde kalan antik kentlerinden birisidir. Seydikemer’e bağlı Ören Köyünde bulunan Araksa’da yoğun bir kalıntı görme şansınız olmasa da Likya kentlerinde görmeye alışkın olduğumuz kaya mezarlarını görebilirsiniz.

Likçe adı Araththi olan ve önemli kentleri barındıran Ksanthos Vadisi’nin üst kesimlerinde kalan Araksa, Hristiyanlık döneminin de piskoposluklarından birisidir.

5. Arykanda Antik Kenti

Finike – Elmalı yolu üzerinde bulunan Arykanda’ya ulaşmak için anayolda sağa doğru keskin bir dönüş yapıp tırmanmak gerekiyor. Finike’ye 35 km mesafede Arif Köyünde bulunan Arykanda, Likya’nın önemli kentlerinden birisidir. Luvice yüksek kayalığın yanındaki yer anlamına gelen Arykawanda adı ile adlandırılan kent Bey Dağları’nın güney yamacında bulunuyor. Luvice adında olduğu gibi yüksek kayalıkların tam yanında yer alıyor.

MÖ 2 binlere kadar giden bir tarihe sahip olan kentte kazı çalışları devam ediyor. Arykanda’da hem eşsiz bir manzara hem de birbirinde güzel ve önemli yapılar sizleri bekliyor. Restorasyon için üzeri kapatılmış taban mozaikleri, hamam kalıntıları, nekropolis, tiyatro, stadyum, agora ve bitişiğindeki odeon buraya gelmeniz için fazlasıyla yeterli olacaktır. Özellikle nekropolis alanı oldukça ilgi çekici olana Arykanda’da tapınak formlu anıt mezarların fazlalığı dikkat çekiyor.

6. Gagai Antik Kenti

Likçe’de Gaxi olarak adlandırılan, Rodosluların kurduğu söylenilen bir kenttir. Küçük Likya kentlerinden olan Gagai’de çok fazla bir şey görme şansınız yok. Hamam, su kemeri, tiyatro gibi yapılar var ama diğer kentlerde görecekleriniz gibi değiller. Neredeyse bir harabe halinde olan Gagai, Kumluca Mavikent mevkiinde bulunuyor.

7. Karymlassos Antik Kenti

Üzerinde bulunduğu Teke Yarımadası’nın otantik yerleşimlerinden biri oldu Kayaköy. Halbuki Likya Uygarlığı’nın da kadim kentlerinden biriydi ve adı “Karymlassos” idi. Likyalılar Fethiye’de Telmessos’u, Kayaköy’ün olduğu yerde ise Karymlassos’u kurmuşlardı. Böyle düşününce buranın binlerce yıllık bir geçmişe sahip olduğunu kavrıyorsunuz hemen.

Köyün geçmişinin M.Ö. 3000’lere gittiği biliniyor, lakin ele geçen en eski buluntular M.Ö. 4. yüzyıla gitmektedir. 5 bin yıllık köyün geçmişini hayal etmek bile heyecan verici. Amasyalı coğrafyacımız Strabon Karmylassos için “Sarp bir dağa ulaşılır. Burada dar ve derin bir derede iskan edilmiş bulunan Karymlessos bulunur..” gibi bir ifade kullanmıştır. (Geographika- Antik Anadolu Coğrafyası- Sayfa:247Strabon’un bu tespitinde Karymlassos’un Telmessos’a yakın olduğu açıkça ortadadır.

8. Ksanthos (Xanthos) Antik Kenti

1988 yılında Ksanthos (Xanthos) ve Likya’nın Kutsal Alanı olarak kabul edilen Letoon ile birlikte UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen kent;

Hititlerin Lukka ülkesinin Awarnası,

Likya ülkesinin Arinnası,

Likya’nın en büyük kentlerinden birisi,

Likya Birliği döneminde 3 oy hakkına sahip 6 kentten birisi,

Bağımsızlık uğruna ölüme giden onurlu bir kent...

Yukarıda sayılanlar bile Ksanthos’un neden bu kadar önemli olduğunu fazlasıyla anlatmaya yetiyor aslında. Ksanthos denince herkesin gözünde canlanan dikme anıt mezarlar olsa da şu an kentte bulunandan çok daha fazlasına sahip bir kent.

Ksanthos (Xanthos) Antik Kenti’nin ne kadar önemli olduğunu anlamak için ören yerine ek olarak British Museum’u gezmek görmek gerekir. Charles Fellows, 1838’de bölgede yaptığı gezi sırasında Ksantos’u keşfeder. Ksanthos (Xanthos)Likya ve Anadolu tarihinin en önemli parçaları daha o zamandan yurt dışına götürülmeye başlanılır. Götürülenler arasında en bilinenleri ise Nereidler Anıtı, Harpyler Anıtı ve Aslanlı Mezar’dır.

9. Kyaneai Antik Kenti

Kaş’a 25 km mesafede, Demre yönünde bulunan Kyaneai, MÖ 4. yy’a kadar giden bir geçmişe sahip. Özellikle bilicilik merkezi olarak kabul edilen pınar ve Apollon tapınağının da bulunduğu kent, Likya’nın önde gelenlerinden birisidir. Yavu Köyü mevkiinde bulunan Kyaneai ve çevresi Likya mezarlarının, lahitlerinin en yoğunlaştığı yerdir. Çok güzel lahitlerin yanı sıra, tiyatrosu en sağlam olarak görebileceğiniz yapıların başında geliyor. Bu belirgin yapıların dışında surlar, sarnıç, hamam gibi yapıların kalıntılarını da görebilirsiniz.

10. Letoon Antik Kenti

Letoon Antik Kenti, belki de Letoon Kutsal Alanı demek daha doğru burası için. Letoon, Anadolu’nun Dünyaca ünlü Likya uygarlığının dini merkezi olarak adlandırılan yerdir. Işık ülkesi Likya’nın UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan kentlerinden birisidir. Letoon, bu listeye 1988 yılında hemen yakınında bulunan komşusu Ksanthos ile beraber kabul edilmiştir.

Letoon, Likya bölgesinin kült merkezi olmasının yanı sıra mitolojik hikayeleri, şehre ismini veren tanrıça Leto ve ikiz çocukları Apollon ve Artemis adına yapılan yan yana tapınakları, kutsal suyu ve 3 dilli yazıtı ile Anadolu’nun Likya’nın izlerini günümüze taşıyan önemli bir merkezdir.

11. Limyra Antik Kenti

Finike merkeze oldukça yakın olan Limyra, Orta Likya kentlerinden birisidir. Likçe’de Zemuri olarak anılan Limyra, Likya Bölgesi’nin önde gelen ve iz bırakan kentlerinden de birisidir. Özellikle hikayeleri, kahramanları ve kalıntılarıyla mutlaka görülmesi gereken kentlerden olan Limyra’da çalışmalar hala devam ediyor.

Likya’nın ve Limyra’nın sembol isimlerinden birisi olan Perikle’nin de kenti olan limyra’da bir de adına yapılmış heroon yani anıt mezarı da bulunuyor. Tebursseli ve Xuwata mezarlarıyla da dikkat çeken Limyra, beylikler dönemi Likya’sının en güzel örneklerinden bir kısmına sahip denilebilir. Surlar, nekropol, tiyatro, heroonlar, Caesar’ın anıtı, piskoposluk sarayı ve kilisesi gibi birbirinden farklı dönemlerden ciddi eserleri barındıran kent, Likya Birliği döneminde 2 oy hakkına sahipti. Hristiyanlık ile birlikte Myra Metropolitliği’ne bağlı bir piskoposluk olarak tarih sahnesinde yer almıştır.

12. Myra Antik Kenti

Akdeniz kıyılarının en çok turist çeken kentlerinden Myra, sahip olduğu tiyatrosu ve kaya mezarları ile kendine hayran bırakıyor. Likya Uygarlığı’nın zengin kenti Myra 2500 yıllık geçmişi, Likya tipi görkemli mezarları, tiyatrosu ve tüm dünyaca tanınan Noel Baba’ya (Aziz Nicholaos) ev sahipliği yapmasıyla meşhur.

Myra isminin nereden geldiğine yönelik bir kaç iddia bulunmaktadır. Genel olarak bilinen anlamı “Yüce Ana Tanrıçanın Yeri.” Myra Antik Kenti kazı başkanı Prof. Dr. Nevzat Çevik, kentin ilk isminin “Muri” olduğunu söyler. Muri ismi zamanla da “Myra” olarak telaffuz edilmiştir.

Likçe yazıtlarda ise “Myrrh” olarak geçer kentin ismi.

Bir diğer rivayete göre de Kıbrıs Kralı Kinyras’ın Myrrha adlı kızının isminden doğar Myra.

Yine başka iddia; Myra ismi burada akan Myros Çayı’ndan gelmektedir. Myros Çayı günümüzdeki Demre Çayı’dır. Kentin isim kökeninin bu çay olduğu düşünülmektedir.

Ayrıca Myra isminin özel bir isim olabileceği de muhtemeldir. Fakat şunu belirtelim ki en parlak dönemi olan Likya Birliği üyeliği döneminde “En Parlak Kent” lakabıyla anılmış, bu ünvanla 6 büyük kentin de üstünde olduğunu hissettirmiştir.

13. Oinoanda Antik Kenti

Likya’nın kuzey sınırında bulunan bir kent olan Oinoanda, Hitit dönemine kadar giden köklü bir geçmişe sahiptir. Hititçe’de Wiyanawanda olarak adlandırılır. Kentte yapılan çalışmalar neticesinde yapılar MÖ 3. yy’a kadar gidiyor. Hititler, Likya ya da o dönemki tabir ile Lukka topraklarına dahil gösterse de MÖ 2. yy’da, civarında bulunan Kibyra, Balbura ve Boubon kentleri ile bir dörtlü ittifak kurmuştur. MÖ 84’te Romalı General Lucius Licius Morena bu ittifakı dağıtınca Likya’ya dahil olmuştur. Kentte Roma yapıları yoğun olmakla beraber, anıt mezar, agora, gymnasion, hamam, tapınak gibi yapılar görülecekler arasında.

14. Olympos Antik Kenti

Olimpos (Olympos) Antik Kenti, doğası, tarihi ve kültürüyle ülkemizin yanı sıra Dünyanın en önemli bölgelerinden birisi olan Likya’nın en önemli kentlerinden birisidir. Antalya’nın Kumluca ilçesinde bulunan bu kent aynı zamanda Likya Yolu’nun en gözde parkurlarından birisinin de geçtiği yerdedir.

Günümüzde Beydağları Milli Parkı sınırları içerisinde yer alan Olympos Antik Kenti ismini 2365 metre yüksekliğindeki Tahtalı Dağı’ndan alır. Eski ismi Olympos olduğundan kent de bu isimle adlandırılıyor.

Her ne kadar günümüzde kampçıların, gençlerin gözde yerlerinden birisi olsa da Olympos aslında Işık Ülkesi olarak adlandırılan Likya’nın önemli kentlerinden birisidir. O kadar önemlidir ki kurulan Likya Birliği’nin en büyük ve 3 oy hakkına sahip 6 kentinden birisidir.

15. Patara Antik Kenti

Patara Antik Kenti, Likya Bölgesi’nin Akdeniz’e açılan en önemli limanıydı. Üstelik Likya Birliğine’de başkentlik yapmış olan kent Akdeniz’in kıyısında, ihtişamlı yapıları ile asırlar boyu hayat sürmüştür. Akdeniz’deki ticaretin başşehri diyebileceğimiz Patara, Likya denince ilk akla gelen kentlerden biridir. Ayrıca Noel Baba olarak ün yapan Aziz Nikolas (Saint Nicholas)’ın doğduğu kenttir.

Fethiye ve Kaş’a bir adım ötedeki Patara’ya yolunuzu düşürmek için çok sebebiniz var. 2020 Patara Yılı ilan edilmesiyle de kentin önemi ve ziyaretçi sayısı hızla artıyor. Şayet Patara’ya giderseniz öncelikle kadim kenti gezip keşfedin, ardından 12 kilometrelik plajında Akdeniz’in sularında serinleyin. Dolu dolu bir gün geçireceğiniz büyülü bir yer burası…

16. Phaselis Antik Kenti

PhaselisAntalya sınırlarında bulunan Akdeniz kıyısında kurulu, yüzlerce yıllık geçmişe sahip bir antik kenttir. İsmi fazla bilinmez, çok ta anılmaz. Lakin son yıllarda özellikle de yüzmeyi tercih edenlerin adresi oldu Phaselis (Faselis).

Sizin de yolunuz Kemer tarafına düşerse mavi ile yeşili hapsetmiş güzelliği ile Phaselis Antik Kenti’ni mutlaka gezin. Bir tarafta Akdeniz’in masmavi suları bir tarafta Toroslar’ın yemyeşil doğası Phaselis’i farklı ve özel kılar.

Akdeniz kıyısında yer alan Phaselis kenti konumu itibariyle büyük önem arzetmekteydi. Phaselis’in kuruluşu ile ilgili efsaneye baktığınızda ise Dor kökenli Lakios adlı bir kolonist tarafından M.Ö. 691-690 yıllarında kurulduğu bilinmektedir.

17. Phellos Antik Kenti

Ulaşılması oldukça zor olan kentlerden birisi de Phellos’tur. Zaten ismi Yunanca’da taşlık anlamına geliyor. Vehinda ise kentin Likçe’deki adıdır. Likya’nın önemli kentlerinden birisi olan Phellos, ismi size Antiphellos’u çağrıştırabilir. Zaten Antiphellos yani Kaş, Phellos’un limanıdır. Ancak zaman içerisinde Phellos’un sarp, kayalık bir bölgede yer alması ve deniz ticaretinin gelişmesiyle liman Antiphellos daha önemli bir merkez haline gelmiştir.

Kaş’ın Çukurbağ Köyünde yer alan Phellos’a gitmek için yaklaşık 25-30 dakikalık bir yürüyüş yapmanız da gerekiyor. Çok fazla kalıntı yok ama lahit ve kaya mezarları görecekleriniz arasında. Tabii bir de çok güzel bir manzara…

18. Pınara Antik Kenti

Likya’nın en büyük kentlerinden birisi olan Pınara, Likya Birliği’ndeki 3 oy hakkına sahip 6 kentten birisidir. Hititlerin Pina, Likyalıların ise Pinale dediği kent, Fethiye’ye 45 km mesafede ve Minare Köyünde bulunmaktadır. Yolun son 3-4 kilometrsi oldukça sıkıntılı ve taşlık bir yoldan gidiliyor. Aracınız alçaksa yola girmemenizi tavsiye ediyoruz. Bu sebeple Likya’nın ulaşılması en sıkıntılı kentlerinden birisidir.

Akdağlar’ın (Kragos) eteklerinde bulunan Pınara, kayalık arazinin bulunduğu bir yere kurulmuştur. Özellikle kente yaklaşırken karşınızda kalacak kayalık, sarp tepenin üzerinde yüzlerce kaya mezarını göreceksiniz. Bir yürüyüşle bunların altta kalan kısımlarını daha yakından görebilirsiniz. Ama uygun bir yürüyüş parkuru olmadığını da unutmayın. Tapınak, agora, hamam gibi yapıların da bulunduğu kentte bir de küçük bir tiyatro bulunuyor. Tiyatroya gidip oradan yüzlerce kaya mezarını izleyebilirsiniz.

19. Rhodiapolis Antik Kenti

Antalya’nın Kumluca ilçesinin merkezine oldukça yakın olan Rhodiapolis, Sarıcasu mevkiinde yer alıyor. Bölgedeki diğer birkaç kentte olduğu gibi Rhodiapolis’in de Rodoslular tarafından kurulduğu ve bu sebeple bu isimle adlandırıldığından bahsedilir. Likçe yazıtlarda Wedrei olarak adlandırılan kent ile özdeşleşmiş ve Likya’nın en ünlü hayırseveri olarak adlandırılan Opraomas’ın kentidir.

MÖ 2. yy’da Likya’da gerçekleşen deprem sonrası hasar gören kentlere büyük miktarlarda bağışlar yapan ünlü bir hayırseverdir. Önemli restorasyon çalışmalarından geçen Rhodiapolis’te Kumluca ve sera manzaralı tiyatro, hayırsever Opraomas’ın anıt mezarı dışında kilise, hamam, gymnasium, agora, stoa, cadde ve anıt mezarlar görecekleriniz arasında.

20. Sidyma Antik Kenti

Seydikemer’e 50 km mesafede bulunan Sidyma, Likya’nın küçük kentlerinden birisidir. Konumu itibariyle biraz sapa kalan kent Dodurga Mahallesi’nde bulunuyor. Diğer Likya kentlerine nazaran daha yeni sayılabilecek bir yerleşim olan Sidyma, yaklaşık 2 bin yıllık bir kent. Burada en çok dikkatinizi çekecek olan kalıntılar nekropolde bulunan lahitlerdir. Likya tipi lahit örneklerinin yanı sıra, tiyatro, stoa, kilise gibi yapıların kalıntılarını da görebilirsiniz.

21. Simena Antik Kenti

Üçağız’ın doğu istikametinde kalan Kaleköy ağzınızı açık bırakacak kadar güzel. Tekne ile karşısına geldiğiniz an yamaçtan aşağı kurulu tarihle iç içe geçmiş muhteşem bir görsel karşılar sizi. Yağlı boya tablosunu andıran Kaleköy, Kekova bölgesinin en kıymetlilerinden.

Burada ilk dikkatinizi çekecek olan şey tepedeki kale oluyor elbet. Antik dönemin Simena Kenti burası, şimdilerin Kaleköy’ü. Simena Antik Kenti’nden günümüze ulaşan kalıntılar müthiş bir gizem katıyor buraya. Dikkatinizi çekecek ikinci şey ise suyun içindeki lahit oluyor. Kekova’nın reklam yüzü olan bu lahit yaşanan depremin sonucu olarak deniz suyunun içinde kalmış.

Simena, Likya’nın kıyı kentlerinden biriydi. Sahip olduğu konumun stratejik önemi itibariyle tepeye bir kale inşa edilmiş, savunma ve gözetleme buradan yapılmıştı...

22. Telmessos Antik Kenti

Likya Bölgesi’nin en batısında kalan kent Telmessos’tur. Aslında Telmessos olarak adlandırılan yer günümüzde Fethiye’nin ta kendisidir. Likçe Telebehi olarak adlandırılan Telmessos, M.Ö. 6. yüzyılda Pers egemenliğine girer ve ardından M.Ö. 333 ile beraber Büyük İskender, ardından Roma ve Bizans (Doğu Roma) ile beraber uzak diyar anlamına gelen "Makri" adıyla adlandırılır.

13. yüzyılda Menteşe Beyliği’yle beraber Bizans hakimiyeti sona erer. 1424’te ise Osmanlı topraklarına katılır Fethiye. Amintas’a ait olan Likya tipi kaya mezarları ve tiyatrosu görülmesi gereken en önemli kalıntılarıdır.

23. Theimussa Antik Kenti

Bazılarının Kekova Köyü dediği yer burası. Küçük, şirin, kendi haline, sakin ama bir o kadar da popüler. Antik dönemde Theimussa Antik Kenti’nin yer aldığı köydür Üçağız.

Theimussa Antik Kenti’nin geçmişi yaklaşık 2500 yıl geriye gidiyor. 25 asırlık bu antik kentin ayakta kalan bazı yapıları Üçağız köyünün içinde karşınıza çıkıveriyor. Özellikle lahitler ve kaya mezarları dönemin ölü gömme adetleriyle ilgili ipucu veriyor size. Genellikle Hellenistik ve Roma dönemi izleri taşıyan mezarların bakımsız hali gözlerden kaçmıyor.

24. Tlos Antik Kenti

Tlos Antik Kenti, Muğla’nın Seydikemer ilçesinde Saklıkent Kanyonu Milli Parkı’nın kuzeyinde Eşen Vadisinin yukarı kısımlarında bulunmaktadır. Genel olarak Antalya-Muğla sınırı olarak adlandırabileceğimiz bir konumda bulunan Tlos Antik Kenti’ne ziyarete gittiğinizde Fethiye, Saklıkent, Yakapark, Ksanthos, Letoon, Patara gibi birbirinden güzel tarih ve doğa harikası olan yerlerin tam ortasında bulunduğunuzu da unutmayın.

Nedir Tlos Antik Kenti diye soracak olursanız…

Hititlerin Dalawa’sı,

Lukka’nın Tlawa’sı,

Likya Birliği’nin 3 oy hakkına sahip 6 kentinden birisi,

Kimera’yı öldüren kahraman Bellerophontes’in kenti,

Likya tipi kaya mezarlarının en güzel örneklerine sahip olan kent,

2009 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde bulunan Likya kentlerinin en büyüklerinden biri…

25. Trysa Antik Kenti

Trysa Heroonu Frizi – Viyana Sanat Tarihi Müzesi

Likçe’de Trusn olarak adlandırılan Trysa, Likya Birliği’ne bağlı kentlerden birisidir. Diğerlerine nazaran biraz daha küçük olan Trysa’nın geçmişi MÖ 7. yy’a kadar gider. Kent ile ilgili çok fazla bilgi ve çalışma da yok. Ancak 19. yy’da Viyana’ya kaçırılmış olan Trysa Heroon’u en bilinen kalıntısıdır.

Demre’ye 15, Kaş’a ise 30 km uzaklıkta bulunan Trysa Antik Kenti’nde heroon, dışında tapınak, surlar ve lahitleri görebilirsiniz.

Popüler Yazılar

SÖZLEŞME

Bu internet sitesine girilmesi veya mobil uygulamanın kullanılması sitenin ya da sitedeki bilgilerin ve diğer verilerin programların vs. kullanılması sebebiyle, sözleşmenin ihlali, haksız fiil, ya da başkaca sebeplere binaen, doğabilecek doğrudan ya da dolaylı hiçbir zararlardan REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını, tarafımdan internet sitesinde E-Bültene üye olmak için veya başkaca bir sebeple verdiğim kişisel verileri, özellikle de isim, adres, telefon numarası, e-posta adresi, banka bilgisi, yaş ve cinsiyetle ilgili benzeri bilgileri kendi rızam ile paylaştığımı, REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun nin bu bilgileri kullanmasına muvafakat ettiğimi, bu bilgilerin 3.gerçek ve/veya tüzel kişilerin eline geçmesi ve bu şekilde olumsuz yönde kullanılması halinde ve/veya bu bilgilerin başkaca kişiler ile paylaşılması halinde REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını gayri kabili rücu, kabul, beyan ve taahhüt ederim.